Red - Pieces ✨
Madrigal - Dip ✨10. BÖLÜM
Gökyüzünü esir almış gri bulutlardan dökülen yağmur damlaları sert zemine çarpıyor, çarpmanın etkisiyle sıçrayıp küçük birikintiye karışıyordu. Şeffaf tanecikler, siyah aracın filmli camlarından süzülürken adeta yardım dileniyordu. Aydınlanmaya yüz tutmuş günün serinliği açıkta kalan kollarımı üşüttüğünde ellerimle sıvazlayarak ısınmaya çalışınca Savaş klimayı çalıştırmayı yeni akıl etmişti. Daha dakikalar öncesinde yaşananlardan sonra ikimiz de tek kelime etmeden yola koyulmuş ve bir saat sürmeyen yolculuktan sonra yine Savaş'ın evine gelmiştik. Çantam ve arabam Savaş'ın talebi üzerine buraya getirilmişti ve ben de onları alıp çıkacak, anlaşmaya uyacaktım.
Durdurduğu arabadan inmek için kemerimi çözdüğümde, "Polis arama emrini kaldırdı." dedi yüzüme bakmadan. "Ellerinde seni suçlayan hiçbir delil yok."
Söyledikleri benim için müjde niteliğindeydi ama öyle bir ses tonuyla söylüyordu ki bütün kelimeler birbiriyle çarpışıp etkisiz hale geliyordu.
"Teşekkür e-"
"Etme." diye kesti sözümü. Gözleri ön camı temizleyen sileceklerdeydi. "Bir anlaşma yaptık ve ben de şartını yerine getirdim."
Başımı salladım o bakmasa da.
"Şimdi sıra sende." dedi bomboş bir sesle. Aniden bana döndü ve katı bir altını andıran renge sahip gözleriyle bir süre baktı. Bir şey diyecek sandım ama susup korkutucu bir sakinlikle önüne döndüğünde dudaklarımı zorlayarak gülümsedim.
"Beni hayatında ikinci kez görmeyeceksin." dedim onun lafını kullanarak. Başını onaylar biçimde aşağı yukarı salladı.
"Şu andan itibaren..." diye mırıldandı. "...tıpkı bir ölü gibi."
Sustum. Keşke elimde olsa ve zihninin içindekileri okuyabilseydim. Öyle bir gövde gösterisiydi ki bu, kendini ikna edecek geçerli bir sebebi olsa beni öldürmeyi bile ister gibiydi. Sırf bir kez daha karşısına çıkmayayım diye herkesi karşısına alacak gibi.
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve uzanıp kapıyı açtım. İnce ince yağan yağmur damlalarının beni ıslatmasına izin vererek bahçenin içinden otoparka doğru yürümeye başladım. Beyaz arabama binip kapısını sertçe kapattım. Göğüs kafesimi rahatlatmak isteyerek derin bir nefes çektim içime. Ellerimi direksiyona sıkıca sardım ve dikiz aynasından göz ucuyla ardıma baktım. Savaş kılını bile kıpırdatmamıştı, gitmemi sabırsızlıkla beklediğini biliyordum, hiçbir sözünü kendime bir daha hatırlatmayacaktım. Bugün, bu an benim miladımdı. Hayatımdaki her şeyi yeniden yoluna sokabilmem için önümde hiçbir engel yoktu.
1 GÜN SONRA
Deri, havuç pantolonumun altına giydiğim siyah stilettolar attığım her adımda yankılanıyordu. Minik el çantamı iki elimle tutup asansörün önünde durdum. Kapı ince bir çınlamayla açıldığında tam karşımızdaki aynaya benimle beraber Cesur'un da duruşu yansıdı. Siyah dantelli braletin üstüne giydiğim salaş gömleğin sadece alttan iki düğmesini kapatıp uçlarını pantolonumun içine sıkıştırmıştım. Tam ortadan ayırdığım sarı saçlarım dalgalar haline dökülüyordu. Görüntümü beğenince duruşumu biraz daha dikleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİLAL
Mystery / Thriller"Benimle oynarken iyi düşün." diye fısıldadı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "Sanki yenilmeyi istemiyorsun." 🔥 Henüz 20'li yaşlarında, çiçeklerle kaplı duvarların üzerinde şa...