7. BÖLÜM
Zihnimde birçok gemi yaşadıklarımın ağırlığıyla batarken düşüncelerimi taşıyan sandallar birer birer kıyıya yanaşıyordu. Bundan sonra neler yaşanacağına dair bin bir farklı senaryo kurup her birine kötü son hayal ettim.
Güneş tam tepedeydi ve önce çıplak omuzlarımı yakıyordu. Arka bahçede kollarımı önümde bağlı bir biçimde otururken sonunda sessizliği bozan Cesur'u hayrete düşerek dinledim. "Ne?" dedim yerimden fırlayarak. Konuşulanlara ve normalleştirilmesine inanamamıştım. "O kadar kurşunun tepemize yağacağını biliyordunuz yani?"
Cesur, "Tam olarak öyle değil." diye düzeltti. "Etrafında olduğumuzu göstermemiz gerekiyordu. Başka türlü deliğinden çıkmalarını bekleyemezdik." Uzun ve rahat bir nefes alırken arkasına yaslandı. "Tehlikeliydi ama işe yaradı."
Hiç istifini bozmayan, sanki sabah yürüyüşünden gelmiş kadar rahat görünen Savaş'a çevirdim kafamı.
"Ölüyorduk az daha?"
"Ama ölmedik." dedi uzatmadan. Yine sesine bomboş bir tını yerleştirmiş, kaşlarının altından umursamaz bir bakış atmıştı. Sahte bir kahkaha atarken saçlarımı sertçe kaşıdım. "Ben mi ödleğin tekiyim yoksa siz mi aptalsınız?"
"Ne istersen onu say." diye devam etti. "Burada böyle kafa açacağına dua et de iş bitene kadar polisler seni bulamasın."
"Umurumda değil!" diye bağırdım ikisinin de karşısında dikilirken. Umurumdaydı. "Ne halt oluyorsa olsun..."
Cesur, "Saye, bence biraz sakin olmalısın." diye söze girdiğinde hışımla ona döndüm. "Öyle mi?" dedim alayla. "Neden? Muhteşem planınız işe yaradı, bak. Silahı vermişler polise. Çok sürmez hak ettiğim yere defolur giderim." Bana savurduğu tehditleri hatırlayınca da bir anda Savaş'a baktım. "İstediğiniz de bu değil miydi zaten?"
Kurduğum cümleler yine ona ulaşmadan duvarlarına çarpıp tuz buz olduğunda ufuklardaki Saye ne bekliyordun ki diyerek güldü halime. Cesur yerinden kalktı sözlerimin üzerine. Kolumdan tutup ona bakmamı sağladı. Yüzündeki ifadeden anlaşıldığı üzere o da pek hoşnut değildi bu durumdan.
"Sen orayı hak etmiyorsun." dedi ikna edici bir sesle. "Sadece bir telefon bekliyoruz. İşleri bitecek ve emin ol seni oraya göndermeyeceğim."
Hâlâ uyumadığım için artık iyice kızaran gözlerimi ona diktim. Her cümlesi umut veriyordu ve gerçek olmasını öyle çok isterdim ki... Savaş kristal bardağı masaya sertçe bıraktığında irkilip ona baktım. Gözlerini masaya dikmişti, bize bakmıyordu. Çenesi kaskatı olmuştu ama duygularının önüne çektiği set yine onu koruyordu. Kolumu Cesur'dan çekip boğazımı temizledim. Karnıma giren ağrı kıvrandıracaktı neredeyse ama yine de tuttum kendimi. Elimi karnıma koyup yutkundum, yeniden pansuman yapılması da gerekiyordu ama şu an bunu birinden isteyecek değildim. Bir an önce kardeşimi arayıp iyi olup olmadığını öğrenmek, güvende olduğunu bilmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİLAL
Misterio / Suspenso"Benimle oynarken iyi düşün." diye fısıldadı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "Sanki yenilmeyi istemiyorsun." 🔥 Henüz 20'li yaşlarında, çiçeklerle kaplı duvarların üzerinde şa...