35- "İhanete Boyalı Hançer"

8.7K 327 146
                                    

Merhabaaa! Epey uzun ve heyecanlı bir bölüm oldu. Sizi oyalamak istemiyorum. Koşun, okuyun!

Bu arada bebeklerim, yorumlarınız oylarınızdan daha önemli benim için.

Lütfen yorumlayın.

Şebnem Ferah - Bu Aşk Fazla Sana

Starset - Dark On Me

Starset - Dark On Me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

35. Bölüm

Sarf ettiği her söze bir göz yaşı borçlandım içimde. İncittiği her zerrem için defalarca özür borçlandı bana. Sonsuza dek sarılsa, ödeyemezdi belki de.

Arkasını dönüp gittiği o anın fotoğrafını astım zihnime. Dönüp dolaşıp baktım ona. Her defasında bana yeniden sırtını dönüyordu.

Hiçbirinde dursun istemedim.

Hiçbirinde gitsin istemedim.

Giderken baktığı o gözlerindeki duyguyu evirdim çevirdim anlamaya çalıştım. Her sokağında bahar rüzgârları esen bu gönlümü Ankara sokaklarının kuru ayazına çeviren o bakışa bir isim bulamadım. Öyle bir andı ki, kalbimin kırıkları göğüs kafesime batıyor, aldığım nefesleri yarıda kesiyordu. Harflere sığmayan bir hüzün yüreğimin en orta yerine düşmüş, bedenimi kıvrandırıyordu.

Bileğim buz gibi dokunuşa tepki olarak bedenimi ürkütünce gözlerim, bir kâbusu terk etmek ister gibi etrafında tanıdık bir yer aradı. O yer, Cesur'un kahverengi gözleri olduğunda hissettiğim sıkıntıyı atmak isteyerek nefesimi bıraktım. En son kanayan dudağını bir bez yardımıyla silen elim hâlâ aynı yerdeydi ama görevini yapmıyordu. Bakışlarım, yüzünün yanındaki bileğimi parmak uçlarıyla tutup beni uyandıran Cesur'un eline kaydı. Bileğimi bırakmadan elimi indirdi ve dizimin üzerine koyarken elimdeki bezi aldı. Artık göz yaşımı akıtmam için yalvaran duygularımla boğuşurken, boğazımdaki yumrunun geçmesi için nefesimi bile kontrollü alıyordum.

"Ellerin titriyor."

Sesini duyunca yüzüne baktım. "Kanıyor." Telaşlı halde kalktım yerimden. "Bez getireyim."

"Saye." sesiyle durup ona döndüm. Onu endişelendirmemek için "Hemen geliyorum." dedim hızlı hızlı. Cevap vermedi, yüzümü izledi. Dudağı kanıyor olmasaydı neden öyle baktığını kesin sorardım. Mutfağın ışığı açıktı, çekmecelerden birkaçı gibi. Önemsemedim, açık olan çekmeceye uzandığım an, az önce de buradan aynı şekilde bez aldığımı hatırladım. Allak bullak olan beynime lanet okudum, gözlerimi birbirine bastırıp sertçe ittim çekmeceyi. Doğruldum, iki avucumu da tezgâha yaslayıp ağırlığımı ellerime verdim. Dilimi dudaklarımda gezdirdim bir süre. Ne yapacağımı düşündüm. Böyle bir durumda ne yapılırdı?

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin