15- "Kimliği Belirsiz Duygular"

14.9K 591 94
                                    

15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

15. BÖLÜM

Kalkıp yürüyebilecek gücü kendimde hissediyordum ama iki kolun arasında taşınıyor olmak daha tercih edilebilir geldiğinde hiç istifimi bozmadım.

"Uyuma." diye emretti Savaş. Gözlerim kapalıydı ama ikide bir tehdit ettiği için zaten uyumam mümkün değildi. Çatık kaşlarımın altından mırıldandım. "Bana emir verme."

Bir anda dizlerimin altındaki ellerini çekince ayaklarım pat diye yere düştü. Refleksle küçük bir çığlık attım ve bir iki adım sendeledikten sonra doğruldum.

"Yavaş!" diye bağırdım ani hareketine kızarak. Hastanenin tam önündeydik ve aydınlanmak üzere olan gökyüzünün altında bana sevimsiz bakışlar attı.

"Madem laf yetiştirecek kadar kendindesin, yürüyebilirsin."

Hiç bekleme gereği duymadan arabaya doğru yürüyünce peşinden gittim.

"Ayrıca 3'tür seni kucağımda taşıyorum. Bir daha ki sefere sen taşıyacaksın beni."

Arabasına homurdanarak bindi, ben de hızlı bir şekilde binip kapıyı sertçe çarpınca bana baktı.

"Ne?" diye somurttum.

"İntikam almaya çalışıyorsan şimdi zamanı değil. Alternatif arabamız yok."

"Ha bir de o var." dedim aklıma yeni gelince. Sonra tehditkâr bir bakış attım. "Arabamı oradan umarım çektirmişsindir Savaş. Kırık camlarıyla çalınmaya pek bir müsait çünkü."

Daha yeni mi aklına geldi der gibi baktı.

"Çoktan servistedir."

"Aferin." dedim ve bakışlarımla da ödüllendirdim.

Çalıştırdığı arabayı hareket ettirirken göz ucuyla baktı.

"Pardon?" dedi dalga geçer gibi bir sesle. "Senin dilin bayağı uzadı sanki?"

"Ben acıktım." diye lafını kestim. "Bir yerde duralım yoksa bayılacağım."

Sanki küfretmişim gibi bir anda suratıma kötü kötü bakmaya başladı.

"Sen mışıl mışıl uyurken bütün gece başını beklettin bana." diye azarladı. "Bir hastasın, bir acıkıyorsun...çocuk gibisin."

"Sanki ben gel dedim sana."

Canıma susamış gibi laf yetiştiriyordum. Zaten arada bir öldürücü bakışlar atarak sinirli sinirli soluyordu.

"Bundan sonrasını tarif et. Eskişehir'e girdik, çok uzak mı buradaki evin?"

"Ev değil, ofis." diye düzelttim. Cümleme devam edemeden araya, "Her ne haltsa." diye girdiğinde gözlerimi devirdim. "Az bir mesafede." dedim ruhsuz bir sesle.

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin