İşda geldim fslkdjfs. Çok uzun yazı yazmayacağım aceleyle yazdım ve pek bir şey yazmayacağım twerk yapan fillerim flşsdfs. Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur fşlsdlfs. Profilimde ki Harry kurgum olan Skin'i okursanız sevinirim. Bana ulaşmak için instagram hesabı'mı takip edebilirsiniz [@rihfectt]. Eveeet. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın bölüme geçerbilirsiniz.
Dinleyin: Beyoncé - I Was Here.
****
Bir kız çocuğunun ilk aşkı, ilk kahramanı her zaman babası olmuştur. Hatta çoğu zaman söylediğimiz ilk kelime bile 'Baba' olmuştur. Elbette baba olmak kolay bir şey değildir. Bir gerçek baba vardır bir de sözde baba. Benim babam gerçek baba sıfatını alamayacak bir insandı. Beni her türlü kötülüğün içine sürükleyen ve her gece yatmadan önce tanrıya ondan kurtulmam için dua etmemi sağlayan bir babaydı. Çocukken babama âşık biriydim. Ailemizde babasına en düşkün çocuk bendim ve babamda bana düşkündü. Anneme olan ilk ihaneti aramızda ki güçlü bağı zayıflatmıştı. Tek anneme değil bana da ihanet etmişti babam. Bana aşkım der saçlarımı okşardı hep. Ama ihanetini öğrenince bunları o yapmak istese de ben yaptırmamıştım. Bana seni annenden daha çok seviyorum derdi. Benimki de çocukluk işte babamı herkesten kıskanırdım. Onun hataları bana asla bir yanlış gibi gelmezdi. Zamanla büyüyordum ve ailede konuşulan şeyleri dinlemek istiyordum. Doğal olarak aile ortamında öğrenmiştim onun hem anneme hem de bana ihanetini. Sonra bağlarımız zayıfladı babamla. Geri geldiğinde eskisi gibi olamadık. Ona kahramanım demek içimden gelmiyordu. Annemi anlıyordum. Babama olan sevgim anneme geçiyordu ve ben anneme bağlanıyordum. Babam yüzünden çok üzülmüştüm. Hatta bir keresinde hiç unutmam sınıf öğretmenim henüz ben ikinci sınıfa giderken sınıf içinde yapılan tiyatro türü canlandırmaya güldüğüm için 'neden gülüyorsun ki senin babanda annene aynısını yaptı başka bir kadınla beraber' demişti. O gün canım çok yanmıştı ve ilk kez o gün babamdan nefret etmiştim. Tüm bu olanlara rağmen ona nefret beslemezken o çocukların kahkahaları ve öğretmenin benim yüz ifademi görünce zafer kazanmış sırıtması aklımın en derin köşesinde duruyordu.
Babamdan ikinci kez nefret ettiğimde beni hiçbir şekilde dinlemeden döverek evden attığı zamandı. Gençtim ve hata yapıyordum. Beni affetmedi. Ben onu affetmiştim ama babam etmedi. O gün beni evden attığı gün babamdan ikinci kez nefret etmiştim.
Ve babamdan üçüncü nefret edişimde yaşından utanmayıp annemi ve beni bırakıp eski sevgilisine gittiği gündü. O gün babama olan üçüncü nefretim asla silinmeyecek şekilde işlemişti benliğime. Onu yıllar sonra karşımda daha çökmüş bir vaziyette görmek beni şaşırtmamıştı. Yaptıklarının cezasını günden güne çökerek ödüyordu. Her suçun bir bedeli vardı ve oda bedelini ödüyordu.
''Neden geldin?''
Sesimi bulduğumda sertçe sordum. Bu hareketime doğal olarak şaşırmamıştı. Yutkunma sesiyle yutkunduğunu anlamış ve ona tek kaşımı kaldırıp bakmaya başlamıştım.
''Lucy, Ne kadar büyümüşsün kızım. ''
Alayla güldüm. Saçmalıyordu.
''Ben büyümedim doğal olarak değiştim. Şimdi soruma cevap ver neden geldin?''
Yorgunca gülümsemesini bana sunduğunda çocukken bu gülümsemesine hayran kaldığım için kendimden nefret ettim.
''Senin keyfini bekleyecek kadar boş vaktim yok. Ya konuş ya da git buradan. ''
''Ben sadece seni görmeye geldim Lucy. İngiltere'ye geldim ve seni görmeden gitmek istemedim. ''
Alayla güldüm.