Selamlar ayol fsdlflsd. Kısa bir geçiş bölümü ile geldim. Şey dediğim gibi geçiş bölümü oldu ayol merak etmeyin bir kaç gün içinde 34 gelir. Profilimde ki Harry kurgum olan Skin'i okursanız sevinirim. Bana ulaşmak için Instagram hesabımı takip edebilirsiniz [@rihfectt] Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın bölüme geçebilirsiniz.
Dinleyin: Hurts - Stay
****
''Hayır Lucy. İzin vermiyorum. ''
Harry bir kez daha başını iki yana sallayıp konuştuğunda ofladım. Sadece Finn veya David'i arayıp olanlar hakkında bilgi alacaktım. Merak ediyordum ve bilmek istiyordum o kadar.
''Harry olanları soracağım sadece. Onunla konuşmayacağım bile. ''
''Lucy hayır. O pezevenk isterse ömür boyu hapis yesin umurumuzda olmayacak.''
Ona karşı çıkacağım sırada bundan vazgeçtim. Daha geçenlerde ona istemediği yalvardığı halde veda konuşması yapan bendim gerçi. Şimdi durumu beni ilgilendirmemesi gerekti ama elimde değildi işte merak ediyordum.
''Zaten bana banyo yaparken de bayıldığını söylemediğin için sinirliyim. Beni daha fazla sinirlendirme. ''
Başımı Harry'ye çevirip kucağında daha rahat bir pozisyon aldım ve boynuna kolumu dolayarak yanaklarına ufak öpücükler kondurdum. Kıkırdayıp belimi sıkıca kavradığında başımı boynuna koydum ve kokusunu içime çektim. Sessiz bahçemizde öylece otururken Daniel gelmediği için şükrediyordum. Bizi böyle yakın gördüğünde 'Çocuk nasıl yapılır gösterin' diyordu ve gerçekten Daniel ile bu konularda uğraşmak aşırı zordu.
Derin bir nefes alıp Harry'nin kokusunu içime çekerken gözlerimi kapadım. Son zamanlarda oldukça tuhaf hissediyordum. Sanki bir şey olacak ve birden her şey alt üst olacak gibi. Bir kez daha yaşanacak kötü olay karşısında ne yapacağımı biliyordum. Ama kolları arasında bulunduğum adamı bırakmak istemiyordum. Gerçekten ondan hoşlanıyordum ve onu bırakmak istemiyordum.
''Harry eğer olurda bir gün seni bırakırsam bunu gözlerinin içine söyleyene kadar isteyerek yaptığımı düşünme olur mu?''
Kıkırdadı.
''Senin beni bırakmayacağını biliyorum güzelim. Biliyorsun ki bende seni bırakmayacağım. Ama yine de için rahat olsun unutmam. ''
Gülümsedim. Diyecek bir şey yoktu. Onun beni sevmesi ve bana değer vermesi beni dünyanın en özel kadını gibi hissettiriyordu.
''Seni böyle düşünmeye iten ne?''
İç çektim.
''Bilmiyorum son zamanlar da bütün bu güzel şeyler bitecekmiş gibi geliyor. ''
''Güzelim eğer bir gün beni bırakmak istersen buna izin vermem anladın mı? Çünkü benim seni bırakma niyetim yok. ''
Sadistçe gülümsediğinde yutkundum.
''Ta-Tabi. ''
Daha fazla konuşmadan başımı omzuna koyduğum sırada arsız elleri bacaklarımda gezintiye çıktığında yutkundum. Eteğimin içine kayan elinin üzerine elimi koyduğumda hızla ayağa kalktı ve beni bileğimden çekiştirerek açık bahçe kapısından içeri çekti. Aceleci tavırları beni güldürürken merdivenlerin başına geldiğinde bana döndü ve sertçe dudaklarıma yapışıp bedenimi kucaklayarak bacaklarımı beline sardı. Bir eliyle sıkıca beni tutarken diğer eli ile duvardan destek alarak basamakları yavaşça çıkıyordu. Dudaklarımız adeta savaş içindeydi. İnleyip dudaklarımı araladığında ağzımın içine kayan dilini hissedince öncekine göre daha sesli bir şekilde inledim. Dudaklarımızı ayırıp sırtımı sertçe duvara yasladığında merdivenlerden düşme korkusunu bir kenara iterek nefes-nefese dudaklarına yaklaştım. Başını geri çekip fısıldadı.
''Sessiz ol Daniel uyanmasın güzelim. ''
Dudaklarımı ısırıp başımı salladığımda güldü ve kalan son basamakları çıkarak odasına ilerledi. Bu sırada bende boynuna ve çenesine ufak öpücükler konduruyordum. Bedenim alevler içine düşmüş gibi yanıyordu. Üzerimizde ki kumaş parçalarına rağmen bedeninin sıcaklığı ise beni daha zora sürüklüyordu. Aceleci tavırlarla tişörtünü çıkarmaya çalışırken sırtım bu sefer odanın kapısına çarpıldığında kıkırdadım ve tişörtünü hızlıca çıkardım. Sırtımı kapıdan çekip kulpu kavrayıp aşağı çektikten sonra odanın içine girdik. Ayağıyla kapıyı kapatıp koşar adımlarla yatağa ilerlerken haline gülmekle yetindim. Beni sertçe yatağa yatırıp üstüme çıktığında beklemeden üzerimde ki tişörtü çıkardım. Karnıma kadar sıyrılan eteğimi iç çamaşırımla beraber yırtarcasına çıkaran ve yunan tanrılarına benzeyen Harry'nin karnıma değen uzun saçlarını geriye atarken bedenimi hafif kaldırdım ve sırtıma giden ellerinin soğukluğu ile titredim. Kopçamı hızlıca açıp sütyeni kollarımdan hızlıca çekip çıkardığında elimi boynuna sardım. Karnımdan göğüslerime doğru yol alan öpücüklerine karşılık kısık sesle inliyordum. Sadece çok kısa bir zaman sonra pantolonunun arka cebinde ki telefonum gürültüyle çalmaya başladığında Harry sıkı bir küfür etti ve elini arka cebine atıp telefonu çıkardı. Ekrana bakıp kaşlarını çattığında kollarım üzerinde doğruldum ve ekrana baktım. Bilinmeyen Numara yazısı kocaman ekranda yanıp sönerken telefonu alıp aramayı yanıtladım.
''Alo?''
Kısa bir süre karşı tarafın cevap vermesini beklerken Harry tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
''Sevişirken perdenizi kapatmayı unutmayın. ''
Telefon yüzüme kapandığında başımı hızla pencereye çevirdim. Gerçekten perde açıktı. Fakat sorun bu değildi sorun bizi birinin izliyor olmasıydı. Şaşkınca pencereye bakmaya devam ederken merak içinde bana bakan Harry'ye döndüm ve konuştum.
''Harry''
Dedim güçsüzce.
''İzleniyoruz. ''