Profilimde ki Harry kurgum olan Skin'i okursanız sevinirim.
****
Zayn karşımda beni öylece süzerken ifadesiz bakışlarımı ondan çekmiyordum. Hastalığımı bildiğini söyledikten sonra ki yarım saattir tek yaptığımız, sessizce birbirimizi izlemekti. İkimizinde konuşmaya niyeti yok gibi duruyordu ve açıkçası ben konuşmayı pek istemiyordum. Onun bu hastalıktan hiçbir şekilde haberi olsun istemiyordum ancak o, bir şekilde bunu öğrenmişti.
Ona bunu nasıl öğrendiğini, kimden öğrendiğini sormak istesem bile şuan sessiz kalmak çok daha mantıklı geliyor gibiydi. Sessiz geçen dakikaların ardından ela irisleri kahverengi gözlerimden uzağa, karşısında ki duvara sabitlenmişti. Kuru dudaklarını diliyle ıslatıp boğazını temizledikten sonra başlıyoruz diye geçirdim içimden.
''Hayatına girdiğim günden beri sana yaptığım tek şey zarar vermek değil mi?''
Beklemediğim bir giriş olduğu için bir süre afalladım. Tek kaşımı kaldırıp kısa bir süreliğine onu süzdükten hemen sonra, konuşmama izin vermeden devam etti.
''Biliyorum normal bir hayatın olsun, normal biri yanında olsun istiyorsun hatta çok daha fazlasını. Sen normal olmak istiyorsun bensiz olmak istiyorsun ve inan bana, bunu bende istiyorum...''
Duraksayıp birkaç saniye bekledi ve bende bu sırada sessizliğimi korudum.
''Bunu bende istedim senin mutlu olmanı, seni mutlu görmeyi ama yapamadım. Biliyorum birçok hatam oldu ve bu hataların hiçbiri affedilmez bunu biliyorum ama bazı gerçekleri birde benden duymanı istiyorum sadece, buna izin verecek misin?''
Bakışlarımızı keskince birleştirdiğinde gözlerinde ki karmaşaya şahit oldum. Yüzüne mutsuz olduğunu belli eden bir ifade yerleştirmiş ve ifadesiz bakan gözlerini yalvarırcasına gözlerime dikmişti. Ben onun kadar vicdansız ve kalpsiz biri olamadığım için kurumuş dudaklarımı araladım ve çatlayan sesimle konuştum.
''Bana bilmediğim her şeyi anlat öyleyse.''
Cevabım karşısında oturduğu deri koltuktan hızlıca kalktı. Zayıf bedenini dizimi yasladığım sehpaya bıraktı ve beni kendine yakın tuttu. Tüm bu gerçekler adı altında anlatacağı şeyleri gerçekten merak ediyor, konuşmanın sonunda hastalığımı nasıl öğrendiğini söyler diye umut ediyordum. Doktoruma ulaşmak gibi bir duruma girmezdi çünkü doktorumu tanımıyordu. Francia asla ama asla Zayn'e hastalığımdan bahsetmezdi fakat annem, Zayn'i severdi. Aklıma şuan için bu durumu bir tek annemden öğrenebilme ihtimali gelirken, birkaç dakika süren sessizliğin ardından konuşmaya başladı.
''Daisy ile en başlarda beraber olduğumda evliliğimizin içinde bulunduğu kötü durum, bu ilişkiyi doğru gibi hissettiriyordu. Onunla olduğum bütün anlarda mutluydum ve eve gelmek istemiyordum, bu doğru ancak bu zamanla değişti. Zamanla bir şeyler yoluna girmeye başladı ve biz eskisi gibi olmaya başlamıştık. O zamanlardan birinde Daisy ile ayrılmayı ve yolumuza devam etmeyi düşündüğüm zamanlardan birinde o bütün her şeyi mahvetti. Evlilik yıldönümümüzde sana onunla olan fotoğrafımı atmasaydı ben ondan o gün ayrılacaktım zaten. ''
Uzun konuşmasından dolayı duraksayıp soluklanırken geçmiş tıpkı bir film şeridi misali gözümün önünden hızlıca geçiyor, kalbimin sızlamasına yol açıyordu. Öte yandan öğrendiğim şey Daisy'ye olan nefretimin tıpkı bir çığ gibi büyümesine sebep olmuş ve onu bularak öldürme istediğini içimde uyandırmıştı.
''Eğer o gün Daisy sana fotoğrafımızı atmasaydı belki günün birinde bu ihaneti öğrenirdin ama sonuçlar bu kadar ağır olmazdı. Parçalara ayrıldık ve dört bir yana dağıldık Lucy. Bu yolda en çok yarayı alan ve parçalara ayrılan sensin bu su götürmez bir gerçekten fakat, bende tükendim Lucy.''