Profilimde ki Harry kurgum olan Skin'i okursanız sevinirim.
****
''Toplantılar bitti efendim bu gün için herhangi bir işiniz yok.''
''Tamam, çıkabilirsin.''
''Efendim bu arada kapıda bir beyefendi var, kendisi babanız olduğunu iddia ediyor sizinle görüşmek istiyor. Randevusu olmadığı halde giremeyeceğini belirttim fakat ısrarla sizi görmek istiyor. ''
Elimde ki kalemi çevirmeyi bırakıp asistanıma baktığımda yanlış bir şey söylemiş gibi yutkunduğunu gördüm. Ancak bunu umursamadım çünkü şuan tek umursadığım babamın tekrar neden buraya geldiği ve benimle görüşmek istediğiydi. Bunca derdimin içinde birde onunla uğraşacak olmak şimdiden beni yormuştu. Ancak iç çekip başımı sallayarak konuştum.
''Yollayın, gelsin.''
Asistanım başını sallayıp odadan çıkınca yanımda ki bardağı aldım ve içinde bulunan tüm suyu tek seferde içip bitirdim. Kısa bir süre sonra kapı çalındığında duruşumu düzelttim ve başımı dikleştirip gelmesini söyledim. Kapı yavaşça açılıp babamın yüzü gözüktüğünde yutkunmadan edemedim. Mahcup bir tavırla içeri adımlayıp arkasında ki kapıyı kapatırken her bir hareketini izliyordum. Sağ elinde tuttuğu çiçekleri gördüğümde yutkunmadan edemedim. Beyaz papatyalar son derece canlı ve güzel duruyordu. Küçük çocukken arada bana papatyam derdi ve pikniğe gittiğimiz zamanlar bana papatya toplayıp bunlardan taç yapardı. En son yaptığı taç hala bende duruyordu, evet kurumuş berbat bir hale gelmişti ancak babamdan bana kalan belki de son güzel anıydı. Onu görmek bana sadece acı veriyordu. Bunları hatırlamak beni hüzünlendirdiği sırada babam çoktan karşıma geçmişti bile. Ona elimle koltuğu işaret ettiğimde içten bir gülümsemeyle önce elinde ki papatyaları uzattı. Yüzümde en ufak bir mimik oynatmadan papatyayı alıp masaya bırakırken ellerini ovuşturmuş ve beklentiyle yüzüme bakıp bir şey dememi istemişti. Ancak ben bu isteğini yerine getirmeden katı bir sesle konuştum.
''Neden buradasın?''
''Kızımı görmek istedim ve bir şeyler duydum.''
''Bir kızın olduğu şimdi aklına geldi demek.''
''Lucy hasta olduğunu biliyorum.''
Aniden söylediği şey karşısında gözlerinin içine baktım. Gözlerinde gördüğüm saf acı şaşırmama yol açtı. Babamın benim içinde bulunduğum duruma gerçekten üzülmesini beklemezdim. Yani demek istediğim sanırım babamın benim için endişelendiği ve üzüldüğü tek zaman, henüz çocukken yere düştüğüm anlar olsa gerekti. En azından ben öyle düşünüyordum. Uzun zamandır insanlara ve onların samimiyetlerine kesinlikle güvenmiyordum. Şu yaşıma kadar kime güvendiysem genel olarak sırtımda ki bıçak izlerine bir yenisi daha eklenmişti. Babamsa hepsinden farklıydı. Hayatımda ki ilk aşkım olması gereken adam bana kaldıramayacağım şeyler yaşatmış ve beni belki de ona en çok ihtiyaç duyduğum zamanda bırakıp gitmişti. Belki babam benim yanımda olsaydı Zayn bana bunları yapamazdı hatta Zayn belki hayatıma bile girmemiş olurdu. Ancak babam her zaman kendini düşünen bencil herifin teki olmuştu. Ona baktıkça kalbim acıyor ve nefesim daralıyordu.
''Hasta mı? Saçmalıyorsun bu sanırım benimle konuşabilmek için yeni taktiğin.''
İnkar ettiğim sırada ister istemez sinirlenmiştim ve babam zeki bir adamdı benim yalan söylediğimi elbette anlamıştı. Ancak ben itirazımı sürdürmekten yanaydım.
''Muayene olduğun doktor benim yakın arkadaşlarımdan birisi ve bana haber verdi.''
Bunu gerçekten beklemiyordum. Babamın çevresi genişti evet ama bu kadar olduğunu tahmin etmezdim. Bende ki şans koskoca ülkede gidip babamın arkadaşına muayene olmuştum. Donmuş kalmıştım adeta kısa bir süre bakıştıktan sonra başımı iki yana sallayarak konuştum.