Peace✌🏻

4.6K 440 191
                                    

"Barışı severim, ama olursa işsiz kalırım." -Tony Stark.
İyi okumalar😘

İlk toplantının aksine bu kez toplantı odasında sadece Mamba ve Fury vardı. Bunun olmasının sebebi iki tarafında tüm şeffaflığıyla konuşacak olmasıydı. Mamba iki ülkede de çalışıyorsa bazı şeyler net olmalıydı.
"Bu ısrarcılığım seni şaşırtıyordur." Mamba onayladı.
"Şaşırmadığımı söylemek saçma olur. Dün peşime taktığın adamlardan sonra."

"O adamları atlatacağını biliyordum. Bunu bir test olarak algılama. Bir sınırının olmadığını ya da oldukça yüksek limitlere dek çıkabildiğini biliyorum. Ama benimde nereye kadar gidebileceğine dair bir fikrim olmalı." Lidya anlayışla kafa salladı.
"Burada nasıl çalışıyorsunuz ya da neler yapıyorsunuz bilmiyorum. Ancak ben içinde olduğum ekip için tüm tehlikeleri göze alabilirim. Bana güvenen insanları asla yarı yolda bırakmam. Bu konudaki hassasiyetimin sebebi de bu.

Türkiye bana güvendi bunca yıl. Onları ömrümün sonuna dek yarı yolda bırakamam. Eğer bana güveniyorsanız sizi, ekibi de yarı yolda bırakmam. Bunun için bir ayrımın olması şart. Birbiriyle çelişen görevlerde olamam. Eğer anlaşma imzalanırsa bu ekip için her şeyi yapabilirim. Türkiye'yi karşıma almak dışında her şeyi. İki tarafı da yarı yolda bırakamam."

"Haklısın, anlıyorum. Peki Türkiye için göreve gitmen gerektiğinde?"
"Eğer gerekiyorsa kimseye görünmeden, kimsenin haberi olmadan gideceğim. Sizden istediğim de bunu sorgulamamız. Neredeydin, neden gittin, neden geç döndün gibi sorgulamaları es geçeriz. Sizi zor durumda bırakmam. Sözleşmede bir yıl burada olacağım yazıyor. Burada çalıştığım bir yıl olsun. Türkiye için göreve gittiğim zamanlar hariç bir yıl."

"Pekala. Dünkü maddenin dışında içine sinmeyen bir şey var mı Mamba?"
"Hayır yok."
"Peki anlaşmayı imzalayacak mısın?"
"Evet." Lidya anlaşmayı son kez gözden geçirip imzasını attı, ardından kağıdı Fury'ye uzattı. Fury kağıdı dosyaya koyup ayağa kalktığında Lidya da kalktı. Fury tokalaşmak için elini uzattı.
"Ekibe hoş geldin, Mamba."
"Hoş buldum Nick Fury."
"Diğerlerinden bir farkın yok artık. Onlar neyse sen de o'sun." Lidya tebessüm edip çantasını aldı ve ofisten çıktı.

Fury-Mamba rekabeti bir süre rafa kalkmış gibiydi. İçerideki anlaşma, aynı zamanda bir ateşkes demekti. İkisi de pişman olmayacaklarını biliyorlardı. Fury zeki bir adamdı ve eninde sonunda onu ekibine almayı başarmıştı. Lidya, kendisini tutuklattığı için hala Fury'ye kızgın olsa da onun yaptığı bazı şeyleri biliyordu ve saygı da duyuyordu. Ancak bunu Fury'nin bilmesine gerek yoktu.

Lidya Avengers salonuna girdiğinde bakışlar ona döndü. Tony merakla konuştu.
"Ne yaptınız?"
"İmzaladım." Herkes memnun bir gülümseme takınırken bu duruma Clint en çok sevinen olmuştu. Leziz Türk yemekleri aklında dört dönüyor, kalp atışlarını hızlandırıyordu.
"Aramıza hoş geldin Mamba."
"Hoş buldum, teşekkürler."

Lidya Tony'nin yanına oturdu ve bundan sonrası hakkında konuşmaya başladılar.
"Hemen buraya taşınmalısın. Hatta şimdi gidip eşyalarını alabiliriz."
"Sakin ol Tony. Bugün taşınamam. Önce Meriç'le konuşayım."
"Ne zaman taşınacaksın?"
"Yarın daha olası bir ihtimal." Lidya ekibe dönüp devam etti.

"Evet, bana kendinizden bahsedebilirsiniz. Ya da merak ettiğiniz şeyler varsa cevaplayabilirim." Birbirlerine dair bir şeyler öğrenme olayının karşılıklı olacağını biliyordu. Clint hemen lafa atladı.
"Yemek yapar mısın? Türk yemekleri falan?" Lidya gülerken diğerleri göz devirdi. Natasha ona laf söylemekte gecikmedi.
"Kara Mamba hakkında merak ettiğin tek şey bu mu yani?" Clint omuz silkti.
"Merak ettiğim tek şey bu değil ama önceliğim bu."

Lidya konu uzamasın diye cevap verdi.
"Yemek yaparım genelde. Hazır yemek yemeyi ya da salatayla geçiştirmeyi sevmem." Clint memnuniyetle gülümseyip diğer sorusuna geçecekken Nat araya girdi.
"Adın ne?" Lidya'nın duymayı beklediği ilk soru buydu.
"Lidya. Lidya Ulusoy." Şimdi Lidya'nın herkeste daha güvenilir bir imajı vardı.

"Beni Hydra'dan aldıktan sonra neden ülkene götürmedin? Bunu yapabilirdin." Lidya Bucky'nin sorusuna kafa salladı.
"Yapamazdım. Ülkece yapamazdık. Bizde askerlik, polislik gönüllülük esasına dayanıyor. Evet profesyonel askerler olarak maaş alıyoruz ama kimse asker olmaya zorlanmaz. Merhametli bir toplumuz ve bizde böyle bir şeyin olması söz konusu bile değil."

Tony dışında herkes şaşkındı. Medyanın yansıttığından oldukça farklı bir imaj söz konusuydu. Tony bunu Türkiye'de kaldığı zaman fark etmişti ancak Avengers, Mamba'nın sayesinde fark edecekti.
"Kara Mamba ve sen çok farklısın Lidya. Öyle değil mi?" Wanda'nın Lidya'nın genel imajını kast ederek sorduğu soru üzerine Lidya güldü.
"Görevin getirdikleriyle özel yaşantım çok farklı evet."

"İki ülke için de çalışmak senin için zor olmayacak mı?" Lidya kafasını sağa sola salladı.
"Çok acil durumlar olmadığı sürece buradayım. Yani iki ülkeye değil de sadece Avengers'a çalışıyor gibi olacağım. Ayrıca Fury'yle gizlilik sözleşmesi de imzaladık. Görevlerin içerikleri vs durumlar için. Yani çift taraflı çalışmam söz konusu değil. İçiniz rahat olsun."

"Tuhaf bir şekilde içimiz rahat Lidya. Seni çok iyi tanımıyoruz evet, ama yaptıklarınla sana güveniyoruz." Lidya gülümsedi. Böyle bir atmosferin biraz zaman alacağını düşünüyordu. Ana hoşuna gitmediğini söylemek yalan olurdu.
"Teşekkür ederim güveniniz için. Aynı taraftaysak bizim için sorun olmayacağını söyleyebilirim."

Lidya bir süre yeni ekip arkadaşlarıyla oturup sohbet etti. Onun ekipte olması herkesi keyiflendirmişti. Ama bariz olarak Tony ve Clint'i daha çok. Tony, Lidya artık yanında olduğu için daha mutluydu. Hem onu sürekli görebilecek hem de başına bir şey geldiğinde okyanus aşması gerekmeyecekti. Lidya için okyanus aşmak sorun değildi ama onun iyi olduğunu görene dek Tony'nin ömründen ömür gidiyordu.

Lidya eve gittiğinde bir taraftan yemek yaparken diğer taraftan da eşyalarını toparlıyordu. Bavullarının hepsini açmadığı için şanslıydı. Yerleştirdiği birkaç parça eşyasını toparlıyordu. Meriç'in bu duruma kısmi olarak üzüleceğini biliyordu. Meriç'ten daha çok üzülecek kişi kesinlikle Eddie'ydi. Her gün Lucy'ye Lidya'yı aratıyor ve bugün görüşüp görüşemeyeceklerini soruyordu. Lidya da büyük bir üzüntüyle işi olduğunu söylüyordu.

Tony ise kendi odasının hemen yanındaki odayı Lidya için hazırlatmaya başladı. Tabiki onu olabildiğince kendine yakın tutmaya çalışacaktı. Lidya her ne kadar diğer kadınlar gibi onun ağzına düşmese de. Tony odayı özenle hazırlatıyordu. Onun zevkini çok iyi bildiği için ona göre düzenliyordu. Lidya abartılı şeyleri sevmezdi. Ama Tony, onun seveceği birkaç detay ekletiyordu.

Meriç eve girdiğinde doğrudan kokuların geldiği mutfağa yöneldi.
"Ev mükemmel kokuyor!"
"Aç mısın?"
"Abla ben ne zaman doydum?" Lidya onun bu haline gülüp yemekleri koymaya başladı.
"Teklifi kabul ettin değil mi bugün?" Lidya iç çekti.
"Ettim. Ama üzülme dolapta bir haftalık yemek var." Meriç kahkaha attı ve ablasının beline sarıldı.

"Bana yemek yapman için kuleye bile gelirim. Hiçbir güç beni senin yemeklerinden ayıramaz."
"Sadece yemeklerim için geleceksen gelme Meriç."
"Abla şaka yapıyorum. Tatlıların için de gelirim." Lidya ona dirsek attığında Meriç iki büklüm oldu.
"Valla sadece senin için geleceğim, söz."
"Aferin. Geç otur şimdi yemek yiyeceğiz."

Meriç ona göz devirip masaya oturdu.
"Yarın bende seninle geleyim de Tony Stark'a ayağını denk almasını söyleyeyim."
"Onun Iron Man olduğundan haberin var değil mi?"
"Ne yapayım yani? Bende Kara Mamba'nın kardeşiyim. Yılanlık genimizde var."

Meriç karakteri benim gerçekteki çok yakın arkadaşım ve onun bölümlerini yazarken 32 diş sırıtmadan edemiyorum🙃

Bu hafta bölüm geldi ama önümüzdeki hafta gelebilecek mi emin değilim😞

Oy verip yorum yapmayı unutmayın, sizi seviyorum😘

Black Mamba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin