Canlarım, hepinize merhaba! Sizden bir şey rica etmek istiyorum. Hikayenin okunma sayısına oranla oy sayısı düşük. Oylamayı unuttuğunuz bölümler varsa oylayabilir misiniz? Sizi seviyorum, iyi okumalar🖤😘
"Lidya nerede?" Natasha okuduğu dergiden başını kaldırıp Tony'ye baktı.
"Steve'le antrenman yapıyorlar." Tony derin bir nefes aldı.
"İyi bari." Tony cebinden telefonunu çıkarırken Natasha kaşlarını çatmıştı. Bir işler çeviren Tony Stark'ı kilometrelerce öteden tanırdı.
"Ne demek iyi bari? Ne işler çeviriyorsun Tony?" Tony ukala bir sırıtma takındı.
"Önümüzdeki hafta Lidya'nın doğum günü. Bir parti organize etmeyi düşünüyorum ama önce Meriç'i arayacağım.""Neden?"
"Eğer ailece kutlama gibi bir gelenekleri varsa engel olmak istemiyorum. Ailesinin de gelmesini istiyorum. Belki ortak bir şeyler ayarlarız. Burada az kişinin olduğu bir parti onların da rahat etmesini sağlar." Natasha anladığına dair kafa sallarken konuştu.
"Ona ne hediye aldın?" Tony sırıttı.
"Sürpriz."Natasha ona göz devirirken Tony onun meraklanmasından oldukça keyiflenmişti. Daha fazla vakit kaybetmeyip telefonundan Meriç'i aradı.
"Alo, Meriç müsait misin?" Tony arkadan birkaç hışırtı duydu.
"Bir ameliyata gireceğim, acil miydi?" Tony onu fazla meşgul etmemesi gerektiğini anladı ve hemen konuya girdi."Lidya'nın doğum günü için planladığınız bir şey var mı? Ben bir şeyler organize etmek istiyorum. Burada bir parti olsa kuleye gelir misiniz?" Meriç anında itiraz etti.
"Hayır Tony sakın yapma." Tony onun bu şekilde karşı çıkmasına bir anlam veremedi. Sanki suç işliyormuş gibi bir tavırla konuşmuştu.
"Sorun ne?"
"Ablam doğum gününün kutlanmasından nefret eder Tony. Sakın bir parti falan ayarlama. Ayrılık sebebiniz bile olabilir, çok ciddiyim. Her şeyi göze alıp ayarladığında bile gelmez."Tony oldukça şaşkındı. Kim doğum gününün kutlanmasını sevmezdi ki?
"Neden peki?"
"Bunu benim anlatmam doğru olmaz. Ablam anlatmak isterse anlatsın. Şimdi kapatmam gerek."
"Tamam Meriç. Teşekkür ederim."
"Rica ederim, hoşçakal." Tony telefonu kapattığında ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Meriç onu sevmiyordu belki ama böyle bir konuda da yalan söylemezdi.Tony şimdi ne yapacağına dair bir çıkmaza düşmüştü. Parti için birçok düşüncesi vardı. Hediyesinin siparişini bir ay önce vermişti. Ama Meriç bu kadar ısrarla hayır diyorken bir parti yapmak da saçma olurdu. Derin bir nefes aldı. Lidya'nın ne yaşadığını ona nasıl soracaktı?
***
Lidya Steve'in karnına sağlam bir tekme geçirdi. Steve'in dengesi hafifçe kaybolsa da düşmedi. Steve ona bir yumruk savurduğunda Lidya eğildi ve bundan ustaca sıyrıldı. Bir saate yakın bir süredir çalışsalar da ikisinin de birbirini yenmeye yaklaştığı söylenemezdi. İkisi de hala ayakta dimdik duruyor ve diğerini yere sermenin fırsatını kolluyordu.Steve için Lidya sürprizlerle dolu bir kadındı. Onu bir saattir yere serememiş olmak kendisini şaşırtmamıştı. Lidya'nın hem onlara benzeyen hem de hiç benzemeyen bir dövüş tarzı vardı. Her şeyden önce bir asker gibi dövüşüyordu ve Steve'in en çok keyif aldığı antrenmanlardan biriydi. Lidya'nın çevik ve zekice hareketleri onu şaşırtıyor ve ona hala bir şeyler öğretiyordu.
"Yeter bu kadar! Rogers bana lazım!" İçeri giren Bucky üzerine ikisi de durup dövüşmeye bir son verdi.
"Siz iki ihtiyar biraz tuhafsınız." Steve ve Bucky ona aldırmazken Lidya sakince ringden çıkıp duş almak için odasına çıktı. Duşunu alıp üzerini giyerken telefonunun titrediğini duydu. Hızla dolabına ilerleyip şifreyi girdi ve görev telefonunu aldı. Ona arayacak tek bir kişi vardı."Efendim?"
"Mamba müsait misin?"
"Müsaitim, dinliyorum."
"Kimliğinin açığa çıkmadığını biliyorduk. Ancak Rus gizli servisi senin hakkında daha çok şey biliyor olabilir." Lidya yatağına otururken kaşlarını çattı.
"Ne biliyor olabilirler?"
"Çıktığın birkaç görev hakkında ayrıntı biliyorlar gibi duruyor. Hala teyit ettiriyorum ancak yakında Igor ile bir görüşme yapman gerekebilir."Lidya, Rüzgar onu görmese de kafa salladı. Bir Rusya yolculuğu şu an en istemediği şeydi.
"Tamamdır komutanım. Sizden haber bekliyorum."
"Kesinleşince haber veririm." Lidya telefonu kapatıp eski yerine geri koydu. Odasından çıkıp bir şeyler yemek için aşağı indi. Bu sorunu şimdilik düşünmeyecekti.Salona girdiğinde kaşlarını çattı. Salon fazlasıyla kalabalıktı. Tüm ekip koltuklarda oturuyor ve Mamba'nın daha önce görmediği iki adam daha vardı. Biri sarı saçlı, kırmızı pelerinli ve yanında çekiç tutan tip; diğeri simsiyah saçlı, yeşil gözlü, elleri kelepçeli, boynunda güçlerini kullanmasını engelleyen tasması olan bir tipti.
Thor onu gördüğünde ayağa kalktı.
"Siz, leydi Mamba olmalısınız." Lidya bu seslenişe güldü.
"Evet benim." Lidya kendisine uzatılan eli tutarken Thor konuştu.
"Ben Thor, Odin'in oğlu." Thor, Lidya'nın elinin üzerine kibar bir öpücük bıraktı. Lidya'nın bakışları diğer adamı bulurken Thor açıkladı.
"Ve kardeşim Loki."
"Üvey."Loki onu düzelttiğinde Thor iç çekti. Loki ise karşısındaki güzel kadını inceliyordu. Lidya onlara aldırmadan Tony'nin yanına oturduğunda Loki'nin bakışları Tony'ye kaydı. Tony, onun az önceden beri Lidya'yı süzdüğünü fark etmişti. Kendisini sinir edecek bir şey yapmamasını umuyordu. Ama Loki, bunu çoktan sezmişti.
"Kardeşin burada mı kalacak Thor?" Lidya'nın sorusunu Thor'dan önce Loki cevapladı.
"Neden merak ediyorsunuz leydim? Yoksa beni odanızda mı ağırlayacaksınız?" Loki'nin yüzündeki şeytani sırıtıştan salondaki birçok kişi rahatsız olmuştu. Loki'ye zerre kadar güvenleri yoktu. Lidya omuz silkti."Eğer rahat edeceksen, tabiki benim odamda kalabilirsin. Ben Tony'yle kalırım." Lidya bu cevabı sadece Tony'nin huzursuz olmasını engellemek için vermişti. Loki'yi öldürecekmiş gibi bakıyordu. Tabiki fesatlık lordu işleri asla kolaylaştırmıyordu.
"Sizi odanızdan etmek istemem. Hem sizinle daha rahat ederim."
"Biraz sussan iyi olur Loki." Thor dişlerinin arasından konuştuğunda Loki oldukça keyif alıyordu. Lidya'yı huzursuz etmek istiyordu ancak Lidya'nın rahat bünyesi ona şans tanımıyordu."Loki burada kalmayacak. Tesseracti alıp Asgard'a geri döneceğiz."
"Keşke biraz daha kalsaydık Thor." Artık Thor da Loki'yi öldürmek ister gibi bakıyordu.Asansör kapılarının açılmasının ardından Maria elindeki siyah, küçük sayılabilecek bir çantayla salona girdi. Yüzündeki memnun olmayan ifade Fury'nin tesseracti vermeye pek gönüllü olmadığını gösteriyordu.
"Eğer bir kez daha elinizden kaçırırsanız bu iş pek iyi sonuçlanmayacak Thor. Haberiniz olsun."Thor mahçup bir gülümseme sunarken Loki ise bir dünyalının tehdidini pek de dikkate almış görünmüyordu. Ancak dikkate aldığı başka biri vardı. Kendi kadar siyah saçları olan, mavi gözleri ışıldayan ve lakabı yılan olan bir kadın fazlasıyla dikkatini çekmişti. Lakabı yılan olan bir kadının nasıl iyi tarafta olduğunu anlamıyordu. Ve bu kadar güzel bir kadının neden Tony ile birlikte olduğunu da anlamıyordu. Ne bulmuştu bu ölümlüde?
Lidya, Loki için bile güzel bir kadındı. Ancak Loki kendi mükemmel bedenini bir insancığa layık göremeyecek kadar kibirli bir adamdı. Az önce tek yaptığı şey Tony'yi sinir etmekti. Hem belki ileride bu kadını hipnoz edip kendi tarafına çekerdi. Avengers da çabucak dağılırdı?
Thor çantayı aldığında Loki'yi de ayağa kaldırdı.
"Hoşçakalın çocuklar!"
"Bir dahaki sefere tek gelirsen hoş kalmamızın bir anlamı olur Thor." Tony yine dilini tutamamıştı. Bizde Hulk var, cümlesine güveniyordu. Loki ise yüzündeki şeytani sırıtmayı Lidya'ya çevirdi."Hoşçakalın leydim. Bu beni son görüşünüz olmayacak, temin ederim." Lidya'nın kaşları şaşkınlıkla havalanırken Thor onu salondan çıkardı. Herkes bir an için ne diyeceğini bilemedi. Konuyu Clint kapattı.
"Akşam yemek yapacak mısın Lidya?"Nifak tohumları serptiğim minik bir geçiş bölümü🙃😈
Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Mamba
Fanfiction"Fury, kim bu Kara Mamba?" "Bu kadının kim olduğunu bir Türk teşkilatı içindeki sayılı üst düzey yönetici bir de düşmanları biliyor. Tabi, düşmanları onun Kara Mamba olduğunu öğrendikten sonra ölüyorlar, o ayrı konu." "Şehir efsanesi gibi bir şey ya...