"Fury, kim bu Kara Mamba?"
"Bu kadının kim olduğunu bir Türk teşkilatı içindeki sayılı üst düzey yönetici bir de düşmanları biliyor. Tabi, düşmanları onun Kara Mamba olduğunu öğrendikten sonra ölüyorlar, o ayrı konu."
"Şehir efsanesi gibi bir şey ya...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu, elimdeki hazırda olan son bölümdü. Önümüzdeki hafta ne olur bilemem (:
İyi okumalar😘
Lidya göğsüne yatırdığı minik bebeğin sırtını sıvazlarken arada alnına minik bir öpücük bırakıyordu. Küçük kızın eliyle Lidya'nın parmağını sıkıca kavraması bile Lidya'ya huzur veriyordu. Lucy birkaç saat önce doğum yapmıştı. Meriç ve Wanda, Eddie'yle ilgilenirken Lidya da Lucy dinlensin diye küçük yeğenine bakıyordu. Göğsünde mışıl mışıl uyuyan bebekten oldukça hoşnuttu. Bu minik bebeğin annesinin adını taşıyor oluşu Lidya'ya ayrı bir huzur veriyordu. Bu huzura çok ihtiyacının olduğunu şu an fark ediyordu.
Son zamanlarda aklının da bu denli karışık oluşu ona pek kolaylık sağlamıyordu. Tony'nin hastaneye gelmesini beklemiyordu. Hala onun için en ufak bir şeyde anında kıta değiştirmesi Lidya'yı şaşırtmıştı. Tüm o güven zırvalıklarından sonra hala ona bu kadar değer veriyor olması Lidya'yı zorluyordu. Ona olan sevgisiyle ona güvenmeyişinin bu kadar çelişkili olmasına diyecek hiçbir şeyi yoktu.
Tony'nin onu şaşırtmasına karşın Sinan ve Oğuz onu yanıltmamıştı. Söz konusu kendisi olduğunda ikisinin de ne kadar korumacı davrandığını biliyordu. Lidya'nın buna ihtiyacının olup olmaması önemli değildi. İkisinin de onu düşünmeyi bırakmayacağını biliyordu. Bu, aralarındaki yıllanmış dostluktan kaynaklıydı. Bu yüzden onları arayıp hiçbir şey söylememişti. Söyleyecek bir şeyi yoktu.
Eğer onları arayıp neden bundan bahsetmediklerini sorsa, ona Tony'yi sormadıklarını söyleyerek avukatlara taş çıkartan bir savunma yapacaklarını biliyordu. Bu yüzden gerek duymadı.
Lidya cebinde titreyen telefonu Marry'i rahatsız etmeden aldı ve arayana baktı. Gördüğü isimle gözlerini devirirken aramayı hızlıca yanıtladı ancak sesini kısık tutmayı ihmal etmedi. "Tüm güzel anlarımın katilisin Fury." Fury tabiki ona aldırış etmedi. "Tebrik ederim, yeğenin doğmuş." "Teşekkür ederim." Lidya onun sadece tebrik için aramadığını biliyordu tabiki. Konuyu da biliyordu aslında.
"Sözleşmenin bitişi yaklaşıyor. Bunu konuşabilir miyiz?" Lidya derin bir nefes aldı. "Sözleşmemi yeniletmeyeceğim, bu fikre alışsan iyi olur. Ama yine de konuşalım diyorsan yarın için bir toplantı ayarlayabiliriz." "Harika. Yarın öğleden sonra seni ofisime bekliyorum." Lidya ona veda edip telefonu kapattı. Bir tarafı sözleşme için hala gergindi, diğer yanı ise sonunda özgür kalacak olmanın rahatlığını yaşıyordu. Artık tam anlamıyla kendi için yaşamaya başlayacaktı.
*** "Lidya sen hep bir asker olarak yetiştin, sen bu işi bırakamazsın. Bağımlı gibisin." Lidya derin bir nefes aldı. Önündeki masaya dirseklerini yasladı ve Fury'ye baktı. "Neyin ne olduğu umrumda değil Fury. Ben artık kendi hayatımı yaşamak istiyorum." Fury de en az onun kadar kararlıydı. En iyi ajanlarından birini kaybetmek istemiyordu. Bir de ona bağlı olarak Iron Man'i geri istiyordu. Gergin bir Tony değil.
