You should stop, Lidya

4.1K 400 531
                                    

📍Arkadaşlar bir İnstagram hesabı açtık. Eğer takip etmek isterseniz belda.white hesabından ulaşabilirsiniz.

⚠️Bölüm sonu müstehcen sahneler içerir. Rahatsız olacakların okumaması rica olunur.

İyi okumalar😘

Lidya gözlerini hafifçe araladığında bir süre nerede uyuduğunu kavramaya çalıştı. Yüzünün biraz ilerisinde parlayan ark reaktörü onu gülümsetti. Gözlerini tamamen açtığında Tony'nin yatağında, onun göğsünde uyuduğunu tescilledi. Dün geceye dair hatırladığı son şey sırtını Tony'ye yaslayıp uyumasıydı. Tony onu buraya taşımıştı. Bacaklarında hissettiği çıplaklık hissiyle Tony'nin üzerini değiştirdiğini fark etti.

Başını kaldırıp yavaşça Tony'nin hizasında yattı. Onu uyandırmamaya çalışmış olsa da Tony'nin uykusu çok hafifti. Tony kahverengilerini araladığında Lidya'yı görüp gülümsedi.
"Uyuduğum en iyi uykuydu." Lidya onun sabah sesine iç geçirmemek için zordu. Tony Stark'ın oldukça boğuk, uykulu ve seksi sabah sesi..

"Benimde."
"Bunu daha sık yapmalıyız." Lidya güldü.
"Bakarız."
Lidya yüzünü yıkamak için yataktan kalktığında üzerindeki, kalçalarının altında biten Tony'nin tişörtüne baktı. Bakışlarını Tony'ye çevirdiğinde onun da keyifle kendisini izlediğini gördü.
"Bana sormadan üzerimi mi değiştirdin?"

Tony sırıttı. Aslında bu tuhaftı. Tony Stark'ın yanında, onun tişörtünü giymiş bir kadın uzanıyor ama aralarında bir şey geçmiyor. Üstüne üstlük ondan habersiz üzerini değiştirmesine kızıyordu.
"Evet ve görüyorum ki çok iyi yapmışım." Lidya gözlerini kısarak ona baktı.

"Cezalısınız bay Stark. Tişörtünüze el koyuyorum." Tony yatakta keyifle ona baktı.
"Sürekli böyle dolaşacaksan bütün tişörtlerimi alabilirsin hayatım." Buna Lidya da güldü.
"Şansını zorlama." Lidya Tony'nin banyosuna ilerleyip yüzünü yıkadı ve odaya dönüp kıyafetlerini aldı.
"Niye kalçalarıma bakıyorsun Tony?"
"Beni öldürmen üç saniye almayacak olsa bu soruya dürüstlükle cevap verirdim. Ama şu an baktığımı inkar edeceğim."

Lidya ona kahkaha atıp kendi odasına geçti ve üzerine daha normal bir şeyler giyip kahvaltı için aşağı indi. Salonun ortasında duran kırmızı karanfillerden yapılma devasa çelenkle bakışlarını ekibe çevirdi.
"Bu ne böyle?" Clint güldü.
"Sana gelmiş. Türkiye'den." Lidya yüzünü buruşturdu. Bunu Oğuz'un yolladığına adı kadar emindi. Çelengin önünde durduğunda üstündeki yazıyla kendi kendini onayladı.

Güneşimi kaybettim, günlerime doğman gerek..

"Oğuz bir kere şaşırt be." Lidya Türkçe kurduğu bu cümle üzerine diğerlerinin tuhaf bakışlarına maruz kaldı. Ancak hemen sonra Oğuz'un yolladığını açıklayıp, çelengin üstündeki yazıyı çevirmeyi es geçti. Oğuz her yıl doğum gününde ona tuhaf -ya da utanç verici- hediyeler yollamayı gelenek edinmişti. Her ne kadar bu geleneği Lidya başlatmış olsa da..

Çelengi boş verip mutfağa geçti ve kendi için kahvaltı hazırlamaya başladı. Hemen sonra mutfağa Clint girdi.
"Lidya kahvaltı mı hazırlıyorsun?" Lidya bu soru üzerine güldü.
"Evet ve dur tahmin edeyim, kesin sen de açsın değil mi?" Clint yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle ona baktı.
"Nereden bildin?" Lidya ona göz devirdi ve işine devam etti. Kısa bir süre içinde kahvaltısını hazırlayıp masaya yerleşti.

Onlar kahvaltı yaparken Tony, üzerindeki takım elbiseyle mutfağa girip kendine kahve yapmaya başladı.
"Şirkete mi?" Lidya'nın ona kendi çatalıyla uzattığı domatesi uzanıp yerken kafa salladı.
"Geç döneceğim galiba." Lidya onu onayladığında Tony kahvesini alıp mutfaktan ayrıldı. Clint de masada yiyecek bir şey kalmadığı için ayaklanırken Natasha mutfağa girdi. Lidya onun yüzündeki şüpheli ifadeyi hemen tanıdı.

Black Mamba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin