"Fury, kim bu Kara Mamba?"
"Bu kadının kim olduğunu bir Türk teşkilatı içindeki sayılı üst düzey yönetici bir de düşmanları biliyor. Tabi, düşmanları onun Kara Mamba olduğunu öğrendikten sonra ölüyorlar, o ayrı konu."
"Şehir efsanesi gibi bir şey ya...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Boooolca yorum bekliyorum.. İyi okumalar 😘
Tony tutulmuş boynunu ovalarken asansörden indi ve odasına yürümeye başladı. Lidya taşındığından beri daha çok çalışıyor, sadece yemek yemek için garajdan çıkıyordu. Eskisi kadar kötü değildi. Lidya bu şehirde bir yerlerdeydi dolayısıyla Tony kendine dikkat ediyordu. İyi görünüyordu. Eskisi gibi.
Lidya'nın odasının önünden geçerken içeri bir göz attı. Bir hafta öncesine kadar her köşesi Lidya'ya aitken şimdi, sanki Lidya burada hiç yaşamamış gibi duruyordu. Lidya'ya dair ne varsa gitmişti. Oda artık ruhsuz bir şekilde duruyordu. Gülüşleri, bağırışları duvarda çınlamamış, o yatakta bir yılan gibi kıvrılmamış, bordo rujunu o aynada sürmemiş, birbirlerinin tenine ilk kez burada dokunmamışlar gibi..
"Banyonuz hazır efendim." Jarvis'in sesi Tony'yi düşüncelerinden ayırırken Tony yürümeye devam etti. Koca bir katını kendine ayırdığı bu kule artık ona dar geliyordu. Tony kendini burada rahat hissetmiyordu. Nefes almaya geri dönmek için Lidya'ya gitmeye bir bahane bulmalıydı.
Tony odasının kapısını kapatıp banyoya ilerledi ve hızla kıyafetlerini çıkarmaya başladı. "Yeni üssün planı hazır mı Jarvis?" "Evet efendim, sadece onayınızı bekliyor." Tony kendini sıcak suyla dolu olan küvete bırakırken yanıtladı Jarvis'i. "Güzel. Şimdi de Lidya'ya gitmem için bir bahane düşün J." Tony odada hakim olan sessizlikle kendini rahatlamaya bıraktı. Jarvis'in arka planda bir şeyler düşündüğüne çok emindi. Ondan iyi bir bahane beklemiyordu. Ama belki biraz eğlenirdi.
"Yeni Avenger üssünü bayan Ulusoy'un evine yakın bir yere konumlandırırsak bahaneye ihtiyacınız kalmaz efendim." Tony kapattığı gözlerini açıp kısa bir saniye düşündü. Bu, normalde tam Tony'lik bir hareketti. Tony istediği her an, her saniye ona ulaşabilir ve saçma bahanelere gerek duymazdı. Ancak Tony başını sağa sola salladı.
"Lidya kafa dinlemek istiyor Jarvis. Ben yeni üssü ona yakın bir yere yaptırırsam onun keyfini kaçırırım sadece. Onu göreceğim diye onu mutsuz edemem. Ayrıca eğer Lidya'yı kızdırırsak üssü ateşe verir; mısır patlatıp evinden izler." "Haklısınız efendim." Tony için daha gerçek bahanelere ihtiyaç vardı. Belki, küçük bir ihtimal, Lidya'nın kalbini ısıtacak bir taneye.
*** Lidya topuklu ayakkabılarını girişte çıkartıp zemine öylece bıraktı. Zeminden yükselen ısı ayaklarını rahatlatırken elindeki çantayla kağıtları dolabın içine bırakıp kaşe paltosunu çıkardı ve yerine astı. Çantayı eline alıp odasına yürürken kağıt yığınını da salondaki koltuğun üzerine bıraktı. Aklında aynı anda dönen sayısız düşünce vardı. Hepsinin de can sıkıcı olması pek işine gelmiyordu.
Odasına ulaştığında giyinme odasına geçip üzerine siyah bir tayt ve bol bir kazak giydi. Çantadan telefonunu alıp tekrar salona yöneldi. Bu sabahki ilk durağı hastane olmuştu. İyi bir kadın doğum uzmanıyla görüşmüş ve iç açıcı sonuçlar almamıştı. Zihnini kurcalayan büyük sorulardan biri buydu. Zaman geçtikçe Lidya anneliğe uzaklaşıyordu, biliyordu. Ruhunu yakıp geçiyordu bu gerçek.
