İs it a date?

5.8K 477 270
                                    

Canım çok bölüm atmak istedi. Bende size minik bir sürpriz yapayım dedim🙃
İyi okumalar 😘

Tony gelene kadar Lidya arabanın yanında volta atıp durdu. Tony gelince ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Tony'nin spor arabalarından biri görüş açısına girdiğinde düşünmek için zamanı olmadığını fark etti. Hissettiği gibi davranmak o kadar da kötü bir fikir değildi sanki?

Tony'nin arabası Lidya'nın önünde durdu. Tony arabasından inip güzel gülümsemelerinden birini Lidya'ya yolladı. O, Lidya'ya ilerlerken Lidya da gülümsedi. Hoş geldin demenin saçma olacağını düşündü.
"Geldiğin için teşekkür ederim."
"Heyecanlanmadığımı söyleyemeyeceğim." Tony, muzip sırıtmasıyla Lidya'ya sarıldı. Bu kokuyu unutmaktan korkuyordu. Lidya'nın dudağının kenarına bir öpücük bırakıp ayrıldığında göz kırptı. Lidya, bu öpücüğü kesinlikle çok sevmişti.

"Bilirsin, genellikle ben randevuya çağırırım." Lidya onun omzuna vurdu.
"Tony.. pişman etme beni." Tony, kolunu onun omzuna atıp birlikte arabaya yöneldiler.
"Tony Stark'la randevuya çıkıp pişman olan görmedim henüz." Arabanın kaputuna oturdular. Lidya bagajdakileri kaputa koymuştu. Tony, şaraba gülümserken Lidya laf sokmadan edemedi.

"Randevuya çıktığın o kadar kadının pişman olup olmadığını hatırlıyor musun gerçekten?" Tony, şarabı bardaklara koyarken konuştu.
"Kendime güveniyorum diyelim." Lidya çikolatanın bir parçasını ağzına atarken konuyu uzatmamaya karar verdi.

"Seni buraya niye çağırdığımı bilmiyorum."
"Pişman mısın?" Lidya kafasını sağa sola salladı.
"Hayır. İlk defa hiç düşünmeden istediğim bir şeyi yapmanın tuhaflığını yaşıyorum sanırım." Tony, hemen yanında oturan kadının yüzünü daha iyi görebilmek için onun saçlarını kulağının arkasına aldı.
"Oldukça iyi yapmışsın. Açıkçası seni tekrar göremeyeceğimden endişeliydim. Gerçi hala endişeliyim."

Lidya ona yaklaşıp başını omzuna koydu. Tony'yi hissetmeyi seviyordu. Hem artık bir yola çıkmıştı, nasıl hissediyorsa öyle davranmalıydı değil mi? Tony de kolunu onun beline sarıp dudaklarını Lidya'nın alnında tuttu. Hangi ara bu kadar yakın olduklarını bilmiyorlardı. Ama ikiside bu kadar huzurluyken  bunu sorgulamayacaklardı. Tony, bunun bir veda olmasından korkarken; Lidya, bunu bir başlangıç olarak görüyordu. Lidya bir sohbet başlatmak için konuştu.

"Kulede her şey yolunda mı?" Tony güldü.
"Normal ama eskisi gibi değil."
"O ne demek?"
"Üstümüzde tuhaf bir etkin var. Steve ve Natasha hala o denizden nasıl çıktığını tahmin etmeye çalışıyorlar. Sam, Shield'den nasıl kaçtığını düşünüyor. Wanda, tehlikeli görevlere rağmen nasıl topuklu ayakkabı-etek sevdiğini düşünüyor. Herkesin üstünde bu kadar tuhaf bir etki bırakmana karşılık henüz tanışmadığın Thor, mjolniri kaldırabilecek misin, merak ediyor. Bir de Clint turşu olayını hala atlatamadı."

Lidya kısık sesli bir kahkaha attı.
"Turşu olayını ben de atlatamadım. Hayatımda yediğim en berbat turşuydu." Bunun üzerine Tony de güldü. Lidya merakla ona döndü.
"Peki sen? Senin üzerinde nasıl bir etkim var?" Tony, Lidya'nın boştaki elini tutup hızla atan kalbinin üstüne getirdi.
"Böyle bir etkin var." Lidya hissettiği kalp atışlarına gülümsedi, kendi kalbinin de bundan pek bir farkı yoktu. Bu sırada Tony ona doğru eğildi.

"Hiç durmadan günlerce öpebilecekmişim gibi bir etkin var." Ve Lidya'yı öpmeye başladı. Onu gördüğü ilk andan beri aklından çıkmayan dudakları öpebildiği için mutluydu. Nefes almak için ayrıldıklarında Lidya başını onun boynuna koydu. Aklında, bugüne dek Kara Mamba olduğunu bilenlere sormaktan korktuğu o soru vardı. Diğerleri umrunda olmasa da Tony'nin ne düşündüğünü bilmeliydi. Başını Tony'nin boynundan kaldırıp ona baktı.

"Seni korkutuyor muyum?"
"Ne? Hayır. Neden?"
"Bilmem. En iyi düzeyde eğitim almış bir asker.. gözünü kırpmadan suçlu öldüren biri. Gözünü kırpmadan adam öldürüyor."
"Sen de söylüyorsun. Suçluları öldürüyorsun, masumları değil."
"Haklısın. Ama yine de.. bana korkunç geliyor bazen." Tony gülümsedi.

"Bu hikaye bana çok tanıdık geliyor."
"Nereden?"
"Bizim ekipteki herkesin böyle bir hikayesi var. Natasha, red room'da yetişmiş. Kötülerin tarafındaydı. Clint'in görevde öldürmesi gereken biriydi ama Clint onu bizim tarafa çekti. Onu oradan kurtardığı için en yakın dostudur, ona yaşama şansı verdiği için de tabi. 

Oldukça sert, merhametsiz görünür ama tam tersi. Bizden ne kadar nefret ettiğini söylese de kıyamaz, merhametlidir. Ama bunu yüzüne söyleyemiyorum tabi. Natasha Romanoff, bacak arama tekme yerim diye korkuyorum."

İkisi de güldüler.
"Steve günümüzün mücadele şeklini beğenmiyor pek. Yanlış şeyi yaptığını düşünüyor. Ama en iyi yaptığı şeyi yapmaya devam ediyor. Sam, en yakın arkadaşını bir görevde kaybetmiş ama onu kurtarmak adına hiçbir şey yapamamış.

Wanda ultron olayında onun tarafındaydı. Silah üretimi yaptığım zamanlarda evleri bombalanmış Sokovia'da. Benim ürettiğim silahlarla. Dolayısıyla ikiziyle birlikte Benden nefret ediyorlardı. Yaptığı büyüyle hepimize en büyük korkumuzu gösterip bizi mahvetti. Ama sonra bizim yaptığımızın doğru olduğunu görüp bizim tarafımıza geçti. İkizi bu olayda öldü."
"Sen? Sen peki?"
"Silah üreticisiydim, biliyorsundur. Hiçbir zaman silahlarımın yanlış kişilere geçebileceğini düşünmedim."

"Ama bu senin suçun değil. Babanın ortağı yaptı."
"Ona da ben güvendim. Kontrol etmeliydim silahların kime satıldığını. Ayrıca o silahları birini öldürmek için kusursuz hale ben getirdim. Her şeyi kusursuz yaparım. Bir şeyi yapmasam olurmuş. Gerçi bana pek şans tanınmamıştı. Babamın mirasıydı ve devam ettirmek zorundaydım. Ama bu, masumların benim yüzümden öldüğü gerçeğini değiştirmiyor."

"Ama hatanın farkındasın ve o yoldan vaz geçtin. Şimdi zırhların var ve masum insanları korumak için elinden geleni yapıyorsun." Tony, onun saçlarına bir öpücük bıraktı.
"Evet. Ama hepimizin karanlık bir dönemi var ve bu yüzden beni korkutmuyorsun. Kimseyi korkutmazsın."

Lidya, tekrar onun boynuna sokulduğunda homurdanarak geri çekildi.
"Normalde asla böyle biri değilim." Tony kaşlarını çattı.
"Nasıl değilsin?"
"Böyle. Sürekli sarılmak isteyen, birinin kolları arasında olmak isteyen biri değilim." Tekrar Tony'nin boynuna yerleşti.
"Ama senin yanında sürekli burada olmak istiyorum." Tony onu daha sıkı sardı. Lidya bacaklarını Tony'nin tek dizinin üzerinden geçirip sarkıttı.
"Ben hiç şikayetçi değilim."
"Bende."

"Sanırım artık daha normal şeyler yapmak istiyorum."
"Ne yapacaksın?"
"Önce istihbarattan ayrılacağım. Sonra da normal yaşamaya çalışacağım."
"Kuleye, benim yanıma, yerleş. Birlikte zırh yaparız." Lidya güldü.
"Senin normalinin bu olması peki?" Tony de güldü. Onun en normal aktivitesi zırh yapmaktı.

"Zırh yapmayı sevmediysen çocuk da yapabiliriz. Dünyanın kusursuz genlerime ihtiyacı var." Lidya gülse de onu uyarır gibi konuştu.
"Tony."
"Ne? Gayet güzel olur bence. Evleniriz sonra çocuk. Tabi önce de olabilir, sen nasıl istersen. Adı ne olsun?" Lidya kıkırdadı.
"Ciddiyim Lidya. Cevap ver."
"Imm.. Darcy?"
"Darcy Stark.. güzel. Başka?"
"Daniel."
"Daniel Stark. Bak gördün mü? Artık çocuklarımızın adı da hazır. Bir de köpek alırız."

Lidya gülümsedi. Daha huzur veren bir şey bulamazdı sanırım.
"Kulağa hoş geliyor." Tony ona baktı.
"Gerçekten mi? Hadi başlayalım." Elini tutup ayağa kalkmaya başlayan adamı durdurdu.
"Tony."
"Ne? Güzel bulduğunu söyledin."
"Her güzel bulduğun fikri hemen uygular mısın sen?"
"Genelde."
"Ama bunun biraz beklemesi gerek."
"Ah, peki."

Lidya dayanamayıp onun dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Tony onu kucağına çekti. Bu kez Tony onun boynuna kafasına koydu. Minik öpücükler bırakırken boğuklaşan sesiyle konuştu.
"Bu kokuyu unutmak istemiyorum."

Benim tatlı çiftim🧡
Bunlar güzel günlerimiz
Daha beter olacak her şey🎶

Oy verip boooolca yorum yapmayı unutmayın 🙃😘

Black Mamba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin