Like a renaissance

3.9K 427 265
                                    

İyi okumalar😘

Natasha ve Lidya kumarhaneden içeri girdiğinde birkaç kişinin bakışları onları buldu. Yan yana yürüyen oldukça güzel ve iddialı bu iki kadın dikkatleri kolayca üzerlerine çekiyordu.
"Mekanının alev alacağına olan inancım tam." Kulaklıktan Clint'in sesini duyunca gülümsediler.

Önce bara geçip kendilerine birer içki aldılar ve bir masa oyununu izlemeye başladılar. Geride kalan bir hafta boyunca tüm bu mekanizmaların çalışma prensiplerini öğrenmişlerdi. Oturacakları masaları ayrı ayrı çalışmışlardı. Şans oyunları çalışma ve ezberleme prensibine göre kazanılmıyordu ama birkaç ufak dokunuş yardımıyla, bu ufak dokunuşun adı Wanda'ydı, tüm oyunları kazanacaklardı.

Bir saate yakın bir gözlemin ardından iki güzel kadın harekete geçmeleri gerektiğini düşünüyordu.
"Hangisinden başlayalım?" Lidya daha küçük oyunları işaret etti.
"Direk büyük masaya oturmak yürek ister." Tamamen birlikte hareket edecekleri için oyuna biri katılıyor ama diğeri hemen yanında durup oyun hakkında fikirlerini kısık sesle söylüyordu.

İlk eli kazandıklarında birbirlerine ukala sırıtmalar yolladılar. Masadaki oturan rakipler genel olarak erkekti ve sandalyelerinin arkasında mini etekli kadınlar duruyordu. Arada sevgililerine şans öpücüğü veriyor ve bir ellerini daima adamların omuzlarında tutuyorlardı. Arkalarındaki kadınlara rağmen adamlar aç bakışlarını Lidya ve Natasha'nın üzerinden çekmiyordu.

İkinci eli de yardımsız kazandıklarında daha fazla riske girmediler. Lidya kahverengi peruğunun bir tutamını kulağının arkasına attı ve Natasha'ya döndü.
"Başka masaya geçelim mi Natalia?" Natasha gülümseyerek onu onayladı ve elinden tutup kaldırdı. Daha büyük bir masaya ilerlerken söylendi.
"Adamların nasıl bozulduğunu gördün mü?" Lidya güldü.
"Bu kadar küçük bir oyun için hem de."

Yanlarından geçen garsondan iki Martini alıp daha büyük bir masaya geçtiler.
"Bu masadaki herifleri hiç gözüm tutmadı. Dikkat edin." Steve'in sesi üzerine Lidya masada bakışlarını gezdirdi. Onun ne dediğini anlayan Natasha Lidya'yı dizlerine çekti. Lidya itiraz etmeden otururken Natasha güldü.
"Böyle de daha iyi değil mi Anthony?" Tony sessiz kalırken Wanda'nın kartları dağıtması üzerine onlar da oyuna döndüler. 

Wanda gerektiğinde Lidya ve Natasha'nın zihnine giriyor ve onlarla bu şekilde konuşuyordu. Bunun dışında Tony'nin yardımıyla oyunu oynuyorlardı. İşlerin ciddileşmesiyle ikisi de gerilirken dikkatlerini oyuna vermeye çalışıyorlardı. Onların gerildiğini fark eden Tony kendini belli etti.
"Sakin olun hanımlar. Tony Stark'ın sponsorunuz olduğunu unutmayın."

Natasha hafifçe gülümsedi ve elini dizinde oturan Lidya'nın beline sardı. Bu kez Tony homurdandı.
"Senin kaybettiğin paraları ödemeyeceğim Natasha." Lidya bir eliyle Natasha'nın saçını hafifçe oynayıp Tony'ye cevap verdi ama Natasha'ya konuşuyormuş gibi görünüyordu.
"Sakin ol hayatım." Tony için bu görüntü daha beterdi.
"Ben sakinim sevgilim. Şimdi ellerini Natasha'dan çek."

Lidya sırıtarak elini çekti ve oyuna döndü. İlk el bittiğinde Nat ve Lidya kazandıkları için mutlulardı. Lidya uzanıp masanın üzerindeki para göstergelerinin hepsini kendilerine çekti. Adamlar hem onlara yiyecekmiş gibi bakıyor hem de kıskançlıktan kuduruyordu. Bu esnada Lidya ve Natasha'nın bu eli de kazanması başkalarının dikkatini çekmişti. Oturdukları masa çoktan birkaç izleyici kazanmıştı. Erkekler beğeniyle kadınlar ise kıskançlıkla bu ikiliyi süzüyordu.

Nat ve Lidya kendi aralarında fısıldaşarak ikinci eli de oynadılar. Bu elde Wanda'nın yardımına bolca ihtiyaç duymuşlardı. Onları izleyenlere asla çaktırmıyor birbiriyle konuşuyor gibi hallediyorlardı. İkinci el de sona erdiğinde masadaki adamların yüz rengi değişirken Lidya, kazandıkları ilk 6 haneli rakam üzerine tatlı bir kahkaha attı. Natasha sırıtarak Lidya'nın döndü.

Black Mamba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin