İyi okumalar😘
"Tony yeter. Gidiyorum ben."
"Hey! Tüm gün bana yardım edeceğini söyleyip saat daha öğleni bile bulmadan gidemezsin!" Lidya Tony'ye göz devirdi. Christine sarışınından kurtulmalarının üzerinden bir hafta geçmişti. Dün bir göreve gitmişlerdi. Bunun dışında haftaları şaşırtıcı şekilde sakin geçmişti. Lidya da bugün Tony'ye zırhları için yardım edeceğine söz vermişti. Ancak Tony Stark, yine fırsatçılıktan yanaydı."Sabahtan beri sana yardım etmeye çalışıyorum Tony! Ama senin tek yaptığın beni öpmeye çalışmak!" Tony gülmesini zor engelledi ve Lidya'yı masayla kendi arasında sıkıştırdı. Aslında Lidya bu sıkıştırmadan rahatlıkla kurtulabilirdi ama pek de istemiyordu. Yüzünüzün az ilerisinde size muzip bakışlarla bakan, sırıtan ve size dokunmak için can atan bir Tony Stark varken kurtulmayı pek de istemiyorsunuz.
"Benim suçum mu?" Lidya kaşlarını çattı.
"Beni öpmek için fırsat kollaman benim suçum mu?" Tony oldukça rahat bir tavırla omuz silkti.
"Evet. Tabiki senin suçun." Sağ elinin baş parmağı ve işaret parmağıyla Lidya'nın çenesini kavradı.
"Dolgun dudakların oldukça yoldan çıkarıcı görünüyor. Sürdüğün dudak kreminin tatlı kokusu da tadını merak etmeme sebep oluyor. Yani tamamen senin suçun."Lidya, dudaklarının sinsice kıvrılmasına engel olmadı.
"Eğer dudak kremimin tadını merak ediyorsan.." Tony'ye biraz daha yaklaştı ve o da baş parmağını Tony'nin dudaklarında gezdirdi.
"Kremi odamdan alıp kullanabilirsin Tony. Dudakların tahriş olmuş görünüyor." Tony'nin aklındaki tek fikir onu öpmek olduğu için bu cümleye göz devirdi.
"Hiç zevkli değil."Onların birbirlerine bu meydan okumasını Jarvis böldü.
"Bayan Ulusoy, odanızda telefonunuz çalıyor." Tony'nin kaşları çatıldı ve Lidya'ya masanın üzerindeki telefonu işaret etti.
"Bu senin telefonun değil mi?" Lidya omuz silkti.
"Evet benim. Odamdaki de görev telefonum." Tony'nin kaşları şaşkınlıkla havalanırken Lidya devam etti."Bir görev telefonum olduğunu zaten biliyordun Tony. Bu garaja adımımı attığım ilk gün söylemiştim bunu sana. Neye şaşırdın?" Tony'nin aklına o gün geldi.
"Adım, Lidya."
"Demek adın o kadar gizli değil artık?"
"Senin için hayır." Tony sırıttı.
"Demek sadece benim için gizli değil? Güzel. Peki telefon numaran da buna dahil mi?"
"Numara işi biraz karışık." Tony, elini çenesine yaslayıp gülümsedi.
"Demek karışık. Anlat, bayılırım karışık şeylere."
"Görevden göreve koşuyorum ya ben, kendi telefonumu çok az kullanabiliyorum. Görev için verilen telefonu kullanıyorum sürekli."Tony hatırladığı şeylerle kafa salladı.
"Evet söylemiştin. Ama sen görevden ayrılınca ben, telefon da gitmiştir diye düşünmüştüm." Lidya başını sağa sola salladı.
"Gitmedi. Ve şimdi müsaade ederseniz bay Stark, odama çıkıp gelen aramaya bakacağım. Belki bir göreve gideceğim." Tony onu bırakmak yerine sıkıca sarıldı ve başını onun boynuna koydu. Derin bir nefes alıp Lidya'nın kokusunu ciğerlerine çekti."Bensiz göreve gitmenden nefret ediyorum. Ayrıca daha dün görevden döndük. Gitmesen?"
"Buna üssümle konuşmadan karar veremem." Tony başını onun boynundan kaldırıp yüzüne baktı.
"Yakışıklı olan üssün mü?" Lidya güldü.
"Evet. Yakışıklılığı beni hiç ilgilendirmeyen üssüm." Tony bu cümle üzerine daha fazla uzatmadı."Dikkat edeceğine söz ver." Lidya gülümsedi ve Tony'nin saçlarını okşadı.
"Söz." Uzanıp Tony'nin dudaklarına güzel bir öpücük verdi.
"Belki geldiğimde sizden özür dilerim bay Stark?" Tony sırıttı.
"İyi bir özür olsa iyi olur Lidya." Lidya, ondan uzaklaşmadan önce son hamlesini yaptı ve garajın kapısına yürüdü. Tony'nin gözleri ardına dek açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Mamba
Fanfiction"Fury, kim bu Kara Mamba?" "Bu kadının kim olduğunu bir Türk teşkilatı içindeki sayılı üst düzey yönetici bir de düşmanları biliyor. Tabi, düşmanları onun Kara Mamba olduğunu öğrendikten sonra ölüyorlar, o ayrı konu." "Şehir efsanesi gibi bir şey ya...