🌼Bölüm 24: Verilen Sözler

3.2K 132 73
                                    

Merhabalar arkadaşlarrr, bir bölümde daha birlikteyiz. Öncelikle şehitlerimiz için çok üzüldüm, başımız sağolsun. Bitmiyorlar, asla kötülükleri tükenmiyor. Analarının, babalarının, eşlerinin, kardeşlerinin dokunmaya bile kıyamadığı askerlerimizi, masum ve elinde silah olmayan vatandaşlarımızı gözlerini kırpmadan katlediyorlar. Bu kadar onursuz ve gurursuzlar.

Allah şehitlerimize rahmet, geride kalanlara ise sabır ihsan etsin. Devletimize, askerimize ve bizlere de güç versin ki artık kurtulalım bu illetten. Daha fazla canımızı yitirmeyelim. Bugün çok üzgün uyandım bu haber yüzünden. Bu yüzden de bölüm düzenleme işim biraz uzadı bunun için lütfen kusura bakmayın. Aslında paylaşmayı da düşünmemiştim ama düzenli olacağına karar verdiğim ve sizlere de öyle söylediğim için sözümü tutmak adına paylaşıyorum.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, eğer böyle yorum az olmaya devam ederse istemeden de olsa yorum sınırı koymak zorunda kalacağım çünkü gerçekten düşüncelerinizi çokkkk merak ediyorum.

Hepinizi çok seviyor ve öpüyorum. İyi okumalar. 🌼🌼🌼

Fakat bu defa, bu kez gördüğüm rüyamdan sonra kesinlikle emindim. Şimdi, bunun, bu rüyamın gerçek olacağını biliyordum. Ve artık bir şeyden daha emindim. Emir'e, geçmişimde ne varsa hepsini anlatıp, hepsini geride, ardımda bırakıp yoluma bakacaktım. Önümdeki yolu Emir'le beraber yürüyecektim. Rüyada yaptığım gibi artık kaçmayacak ve kendimi Emir'in huzur kokan kollarına bırakacaktım.

Bırakma beni Komutan.

Sabah yatağımda doğrulduğum zaman rüyamın beni terk etmediğini hissediyordum. Ellerimi yatağa koyup kafamı kaldırdım ve derince bir nefes aldım. Bu sabah bambaşka uyanmıştım sanki. Bu sabah daha bir aşık, daha da özgüvenli ve daha cesurdum. Ozan'dan, peşimdeki tüm insanlardan daha az korkuyordum çünkü Emir'e olan güvenim artıyordu her geçen gün. Rüyamın da elbette bunda faydası vardı.

Yataktan kalkıp saçlarımı düzelttim aynanın karşısında. Banyoya ilerleyerek elimi yüzümü yıkadım ve kolumdaki saate baktım. Saat 12 olmuştu, asla bu saate kadar uyumazdım ben. Tabi, şu anda tayin işleri henüz devam ettiğinden dolayı bu saatte uyanmam çok normaldi. İşim başladığı zaman erkenden uyanmaya devam edecektim. Banyodaki aynadan, yüzümdeki renklere göz gezdirdim. Birkaç günde delicesine çok şey yaşamış ve hepsini de atlatmayı, en azından bir şekilde üstesinden gelebilmeyi başarmıştım. Henüz yaşadıklarımı atlattığımı düşünmüyordum.

Banyodan çıkınca kardeşimin odasına kafamı uzattım. Mışıl mışıl uyuyordu o da. Taşınma telaşı yüzünden fazlasıyla yorulmuş olmalıydık ikimiz de.

Ece uyuduğu sırada ben de mutfağa giderek kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladım. Kahvaltılıkları sofraya bıraktım, yumurtaları haşlanması için ocağa koydum. Onlar hallolduktan sonra ben odama ilerleyip eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Bir sürü kıyafetim olduğunu tam bu anda fark ettim. Bir çoğunu da giymiyordum. Bu yüzden de ihtiyacı olanlara vermek amacıyla birkaçını köşeye ayırdım.

Yarım saat kadar sonra Ece uyanıp seslenerek evin içinde beni aramaya başladığında odamdan çıkıp heyecanla kardeşime doğru yürüdüm. Sesinin telaşlı olduğunu fark edemeyecek kadar heyecanlanmıştım. Gördüğü rüyayı çok merak ediyordum ama o pek memnun görünmüyordu bu durumdan. Yanına yaklaşıp kafamı eğerek sağ elimi omzuna koydum.

"Günaydınlar papatya, ne oldu günün aymamış gibi duruyor."

Ece kolumun altına iyice sıkışarak dibime kadar girdi. Ben de kolumun altında duran kardeşime iki elimle sıkıca sarıldım.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin