🌼Bölüm 5: Yanarız

7.6K 291 16
                                    

Odamda bir paket buldum. Paketin ne zamandır orada durduğunu sormak için, yeniden Açelya'nın yanına gitmiştim ki, daldıkları sohbeti bölmek istemedim. Odama yeniden girip paketi açmaya yeltendim.

İçinden siyah bir çerçeve çıktı. Çerçeveyi ters çevirince gördüğüm şeyle ise, kalbimin hızına engel olamadım. Mıhlanmış gibi olduğum yerde donakaldım. Bugün daha ne kadar kötü olabilirdi ki? Beni yeniden bulmuştu işte. Canımı yeniden yakmak için.

Paketin içindeki çerçeveden çıkan, bir nottu. Arkasında Ece'yle benim gülen yüzle bir fotoğrafımız vardı. Notta aynen şunlar yazıyordu.

"Seni bulmam zor olmadı, hiç olmamıştı. Sadece istediğin zamanı sana vermek istedim. Şimdi kaçış yolların tıkandı, güzellik. Artık kabul etme vakti.
-Ozan"

Kafamı geriye yaslayıp, içimden edebileceğim tüm küfürleri ettim. Ozan, eski bir aile dostumuzun oğluydu. Babamın arkadaşıydı babası ve çok da yakınlardı. O zamanlardan beri beni sevdiğini söylerdi ama bence sevmenin ne demek olduğunu bilmiyordu, onun yaptığı kafasını takmaktı. Ve yaptığı şeyler bana, yapacağı şeylerin fragmanını veriyordu. Ece'ye bunu yine belli etmemem gerekiyordu. Ozan'dan çok korkardı çünkü. Kekelememeye ve korkmamaya özen göstererek kızların yanına çıktım.

"Açelya, bu.. paket. Ne zaman geldi?"
Bana dönen bakışlarla kendimi daha da toplamaya çalıştım. Ece, anlardı.

"Hocam, yani iki üç gün oldu geleli ama ben uğrarsınız nasılsa diye haber etmedim. Özür dilerim, önemli miymiş?"

Önemli mi? Canımı ya kendinin yapmaya, ya da almaya niyetli bir adam göndermiş. Hiç önemli değil tabi ki.

"Değil, değil sorun yok."
Kafamı toplamam lazımdı. Ne için gelmiştim ben buraya?
"Açelya, şey. Bölüyorum kusura bakmayın da,"
"Aşk olsun hocam. O nasıl laf estağfurullah. Buyurun."
"Bir hastam gelecekti. Abr yaptırmak için. Bu sabah kimse uğradı mı?"

Açelya aklını zorlar gibi düşündü. Çok Zeki bir kızdı. Düşündüğüne göre, hiç kimse uğramamıştı. Ah, komutan. Bugün ikinci kez deli ediyorsun beni.

"Peki. Açelya, Ece sana emanet. Benim ufak bir işim var. Geleceğim. Buradan sakın çıkmayın."
Neler olduğunu anlamaz gözlerle bana baktılar. Bense açıklama yapacak halde değildim. Her şey üst üste geliyordu, her şey. Ama bitti, seni bulacağım Emir Eroğlu.

Klinikten çıkıp arabaya binince Elçin'i aradım.
"Bahar hocam?"
"Acelem var, abin evde mi?"
"Gelmedi hocam, söyledim ya."

Rahatlığına hayran kalmıştım. Benim kardeşim ortalarda olmayacak ben de yok işte diyeceğim.

"Hocam, ben alıştım buna artık," dedi sanki içimi okumuş gibi. Şaşırdım.
"Gelmez, aramaz, mesaj atmaz. 2 gün geçer evde olur. Açıklama yapmaz. O böyledir işte. Değildi ama artık böyle."

"Ben.. ben sana yardım edeceğim Elçin. Geri dönecek abin. Ama eve gelirse söyle, kliniğe uğrasın olur mu?"
"Gelirse, elbet söylerim. Teşekkür ederim hocam."

Telefonu kapattım. Arabayı sağa çekip derin bir of çektim. Başımı direksiyona yaslayıp düşünmeye başladım. Gelmiyordu, daha tanıyı koyamamıştım ben nasıl tedavi edecektim ki bu adamı?

Düşün, Bahar düşün. Bulacaksın bir yol. Nerede olabilirdi bu adam? Önce kapımda bitip sonra yok oluyordu. Sanki hiç var olmamış da, kocaman bir hayal görmüşüm gibi. Elçin'den gelen mesaja döndüm o anda. Emir'in numarasını yollamıştı. Bunu telefonuma kaydettim. Elçin'e mesaj atıp bir saat sonra adresini attığım parkta buluşalım diyerek yola koyuldum. Umarım gelirdi çünkü sinirden ne yapacağımı bilemiyordum. Yarım saat sonra o parkta, banktaydım. Hızlı adımlarla yanıma gelen kıza baktım. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin