🌼Bölüm 3: İnat Keçi

8K 361 39
                                    

Flashback
Hastanedeki seslerin nereden geldiğini anlamak için odamdan çıktım. Dar koridorumuzu hızlıca arşınlayıp, geniş koridora çıktım. Koridorda koşan birkaç asker gördüm.
"Hocam acele edin."
Bir yandan askerin peşinden koşarken bir yandan neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kafamızı eğerek koşuyorduk.

Alt kattaki sığınağa indirdi hızlıca. Sığınağın kapısını açar açmaz gördüğüm manzarayla neler olduğunu anladım. Sonunda olmasından korktuğum şey oluyordu. Burada her gün olabilmesi muhtemel olan şey.

Herkesi, tüm hastaları ve sağlıkçıları buraya toplamışlardı. Odanın içinde bizi korumak için duran askere yöneldim.
"Neler oluyor burada?"
"Hocam, yerinize geçin. Sıkıntı yok."

Sesimi biraz daha kıstım.
"Kimseye bir şey çaktırmayacağım. Neden hepimizi buraya topladınız?"
"Hastanenize bir terörist hasta kıyafetleriyle girmiş. Aldığımız istihbarata göre büyük bir eylem hazırlığındalar. Söyleyebileceklerim bu kadar. Gerisi beni aşar."

Elimi kafama koydum çünkü telefonumu odamda unuttuğum aklıma gelmişti. Haberlere çıkarsa bu olay, Ece delirecekti. Bir şekilde iyi olduğumu bildirmem gerekiyordu. Genel dahiliye uzmanımız Esra hocanın yanına gittim. O sırada bir hastasının serumunu tutup iyi olacağını tekrar ediyordu.
"Esra, telefonum yukarıda kaldı. Kardeşim.. ölür meraktan. Telefonunu-"

Der demez telefonunu bana uzattı. Gözlerimle teşekkür ettim. Kardeşimin numarasını hafızamdan tuşladım ve aradım. Lakin sığınakta olduğumuz için telefon çekmiyordu. Odanın her yerini dolandım ama işe yaramadı. Kapıdaki askere yeniden yanaştım.

"İki dakika dışarı çıkmam lazım. Lütfen."
"Olmaz, doktor hanım. Her an biri vurabilir sizi. Biz sizi korumaya çalışıyoruz."
"Anlıyorum, gerçekten ama kardeşim. Ulaşamazsa meraktan ölür. İki dakika ulaşmam lazım yalvarırım."

Asker suratındaki ifadesini hiç değiştirmedi. O anda düşündüğüm tek şey şuydu. Bir amacı yok, çıkarı yok. Dışarı çıkarsa benimle beraber ölebilir. Bizi burada korumaya çalışırken ölebilir. Şehit olabilir. Ailesi, sevdikleri belki sevdiği kadın kahrından mahvolabilir. Yeni doğmuş bebeği yetim kalabilir. Ama gözlerinde korkudan eser yok. Söz konusu vatan olunca hepimiz aynıyız galiba.

Asker arkasına döndü ve eliyle yanındaki askere bir hareket yaptı. Yerine hemen başka biri geçti.
"İki dakika."
"Sadece iki dakika. Teşekkür ederim."

Yukarı adım adım çıkarken her yerden kurşun sesleri duyuyordum. Burası mahşer yeri gibiydi. Çok yakındalardı. Asker beni kendiyle duvar arasına aldı ve bana arkasını dönüp silahıyla etrafını taradı. Ben de bu sırada Ece'yi aradım.
"Kimsini-"
"Sus ve dinle sadece.  Haberlerde ne görürsen gör korkma. Ben iyiyim tamam mı?"
"Ne oluyor abla?"
"Zamanım yok, anlatamam zamanım yok. Kapatıyorum. Sadece iyiyim bunu bil. Ben iyiyim."

Telefonu kapattığım sırada karşıdan yardım edin diye koşarak gelen bir kadın gördüm. Saçı başı birbirine girmiş, her yeri kan olmuştu. Üstündeki pembe tişört kıpkırmızı görünüyordu. Sürekli olarak yırtılan eteğine takılıp yalpalıyordu ve düşmemek için duvardan tutunarak ilerlemeye çalışıyordu.

Asker görmemişti tam zıt tarafa bakıyordu. Kadının arkasında ona silah doğrultan bir teröristi gördüm. Fakat zavallı kadın yaralıydı ve koşamıyordu. Eğer yardım etmezsem ölecekti. Terörist beni görmeden kadına doğru hızlıca koştum. Kurtarmak istiyordum. Asker benim koştuğumu görünce peşimden koşmaya başladı. Kadını omzumun altına alıp hızlıca merdivenlerin oraya ittim. Fakat tam o sırada omzumdan vurulmuştum. Omzumun acısıyla neye uğradığımı şaşırmıştım fakat hedefinden çıkmak zorundaydık. Duvarın arkasına kadınla beraber düştük. Hedefinden çıkmıştık ama ikimiz de yaralıydık. Üstelik omzum çok acıyordu. Yüzümü buruşturup elimi omzuma götürdüm. Fakat bu canımı daha da acıtmıştı. Asker teröristin işini gördükten sonra yanımıza geldi.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin