🌼 Bölüm 33: Kaçan Kovalanır Mı?

1.8K 116 88
                                    

Merhabalar arkadaşlar nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir ve sağlığınız yerindedir. 🌼🌼

Bu bölüm biraz daha kısa diğerlerine göre, diğeri bomba gibi gelecek ama emin olun 💣🌼🌼

Geçen bölüm oy sayısı yine düştüğü için bu bölüm üzülerek oy sınırı koyuyorum. Haftaya pazar gününe kadar sınır geçilmezse bir hafta daha uzayacak bölümün gelmesi. İstediğim de çok bir şey değil zaten, sadece emeklerimin karşılığı.  45 oy geçilirse haftaya pazar bölüm gelecek. Geçilmez ise gelmeyecek.

Yorum sınırı da koyacağım, 40 yorum bekliyorum bakın hedeflerim de öyle büyük değil arkadaşlar. Bölüm başı 100-200 okunmaya sadece 30 -40 sınır istiyorum. Dipnot; kendi yorumlarımı saymayacağım bunların arasında. Gerçekten bunu yapmayı hiç istememiştim ama mecbur kalıyorum. Beni hiç yalnız bırakmayan okuyucularımdan da çok çok özür diliyorum gerçekten. 🙏🙏

45 oy
40 yorum

Sizi seviyorum, oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar 🥰🥰

"Bahar çok öfkelisin, inan bana haklısın da. Sana daha önceden anlatması için her şeyi yaptım ben." Salim konuşurken gözlerim ona dikilmişti.

"Daha önceden söylemesi.." ağzımdan alaycı bir gülümseme kaçtı. "Keşke hiç bana yaklaşmasaydı Salim."

Salim tek elini saçına atıp gözlerini acıyla kıstı. "O iş öyle değil işte be Bahar."

Karşımda duran iki adamın bana ne anlatmaya çalıştığını gözlerinden okumaya, anlamaya çalışıyordum çünkü ikisinden de hiçbir ses çıkmıyordu.

"Ne öyle değil Salim? Bir laf ettin madem, gerisini de getir."

Salim elini saçlarından çekmeden önce yüzünü buruşturdu. Daha sonra saçlarını bırakıp masadaki peçetelikle oynamaya başladı. Şu anda ikisi de yüzüme bakamıyordu fakat bakmam da gerekmiyordu. İçlerini yiyip bitiren bir şeyler olduğunu görmemek imkansızdı. Söylemek istemedikleri ya da doğru olup olmadığını sorguladıklarını hissediyordum.

"Bahar sana bunu bizim anlatmamız hiç doğru olmaz. Ama eğer gelip de Emir'e kendin sorarsan-" Elimi kaldırıp Salim'i durdurdum. Sözlerine devam etmesini gerçekten de hiç istememiştim. Benden istediği şeyi yapmam mümkün değildi. Benim geri dönüp, bir de ona her şeyi sormamı istiyordu.

Benim peşimden gelmemiş, kimseye de arattırmamış bir adamın yanına, o şehire geri dönmek istemiyordum. Kendimi ne kadar gizleyip saklasam da seven insan bütün engelleri aşabilirdi çünkü. Yine de tamamen hatayı onda aramıyordum bu konuda. Sonuçta bulunmak istemeyen bendim. Tüm gururumu da yanıma alıp uzaklara gitmişken, söylemedikleri yüzünden bizim aşkımızın sonumuzu getiren bu adamın yanına geri dönmeye niyetim yoktu. O kadar gurursuz bir insan hiç olmamıştım hayatımda.

"Benim oraya geri dönüp, 'hadi bana bunları anlat' dememi bekliyorsun benden yani öyle mi Salim? Hatayı yapan ben değildim, bu yüzden ayağına kadar gidip de bu soruyu sorması gereken de ben değilim. Siz beni bulabildiyseniz o da bulmuştur. Neden kendi gelip anlatmıyor peki bana? Çok seviyor, çok acı çekiyor evet tahmin ediyorum fakat sizin yerinize neden karşımda sevdiğim adam yok? Hadi bana bunu açıklayın."

Alp, Salim'in koluna dokunup gözlerini hafifçe açıp kapattı. Salim ise gözlerini önüne çevirip peçetelikten bir peçete çıkarttı. Eline aldığı peçetenin köşelerini kıvırmaya başladı. Sonra ise Alp konuşmaya başladı.

"Bahar, sen de haklısın ama inan bana onun da kendine göre haklı sebepleri vardı. Saklamamalıydı, kabul ediyoruz biz bunu. Salim de ben de yalvardık anlat diye. Korkuyordu, tam da bunun olmasından delicesine korkuyordu. Çekip gitmenden, onu sensiz bırakmandan korkuyordu. Şu anda ise karşına gelmiyor çünkü seni ne denli üzdüğünü biliyor. Onu görmek istemediğini düşünüyor  çünkü sen bulunmak istemedin. Haksız mıyım?"

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin