🌼Bölüm 25: Kardelen Çiçeği

3K 120 59
                                    

Merhabalar, arkadaşlar. Yeni bölümde beraberiz. Hepinizi çok seviyor ve öpüyorum. İyi okumalar dilerim, oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🌼🌼🌼

Dudaklarımız ayrıldığında, alınlarımız birbirine yapıştı. Burnu benim burnuma değiyor, nefesi ise nefesime karışıyordu. Nefes seslerimizin arasında konuşmaya başladı Emir.

"Kalbimin komutanı olmaya hazır mısın?"
"Bırakma beni Komutan."
"Asla!"

Emir benden ayrılıp kolumu tuttu. Elleri fazlasıyla sıcaktı ya da sanırım ben fazla üşümüştüm. Yanındayken başka hiçbir şeyi düşünmediğim için üşüdüğümü hissedememiştim. Emir de bunu fark ettiği için sanırım, üzerinde giydiği ceketi çıkartıp yavaşça omuzlarımdan üstüme bıraktı. Bense gözlerimi onun gözlerinden çekmiyordum. Emir yaptığı işe odaklanmıştı.

"Üşümüşsün, hava güzel diye düşünmüştüm ama akıl edememişim üşüyeceğini." Sırtımdaki ceketin omuz kısmına kafamı yaslayıp kokladım. Güzel kokusunu doya doya içime çektim. Artık biri anlayacak diye düşünmek zorunda değildim çünkü sevdiğim adamın kendisi zaten her şeyi biliyordu. Artık benimleydi ve kokusunu içime rahatça çekebilirdim. Benim için hava hoştu lakin aklıma gelen düşüncelerle sordum.

"Bunu bana verdin ama, ya sen üşürsen?" Kafamı olduğu yerden kaldırıp gözlerine bakmıştım şimdi. Tek eliyle yüzümdeki saçlarımı çekip kulağımın arkasına sıkıştırdı. Gözleri, elini takip ediyordu. Sonra da takip edilen elini yanağıma koyup bir adım bana yaklaştı.

"Ben bu anı bir yerden anımsadım sanki." Gülme sırası bendeydi. Hatırlıyordum bu anı ben de. Dudaklarımı ısırırken, hastane önündeki o an gözümde canlanıverdi. Üzerindeki parkasını çıkarıp üzerime sermişti üşümeyeyim diye, ben kan kaybından donarken. Bu yüzden omuzlarımı silktim, daha fazla ısrar etmedim ve ceketin kollarını da geçirip üzerime giydim.

"Havanın soğuk olduğunu akıl edememen iyi olmuş aslında, ben bu kokuyla beraber huzur buluyorum sanki. Yıllardır bulamadığım o huzuru." Emir elini çenesine koyup dudaklarıyla oynarken, değişik bakışlarla bana bakıyordu. Ne düşündüğünü kestirmek her zaman kolay değildi. Ben tahmin edilebilir biriysem, o ters köşelerin adamıydı. Birbirimize taban tabana zıt, ama bir o kadar da aynıydık.

"Şaraptan değil mi, şaraptan tabi ya. Sen çabuk sarhoş oldun." Şimdi de benimle dalga geçiyordu ama sanırım haklıydı da. Normalde olsa, biraz da içmemiş olsam, benim böyle bir laf etmem imkansızdı. Kesinlikle utanıp sıkılır ve asla söyleyemezdim. Şimdi biraz içki biraz da güzel bir gecenin varlığından dolayı bir cesaret gelmiş olmalıydı.

Şimdi Emir'in sırtına hafifçe vururkense  gülüyordum. Bu utancımı da onunla beraberken yenmek, hatta tamamen yok etmek istiyordum. Emir, benim bu hareketime hafifçe güldü sonra da sırtımdan tutarak hafifçe kendine çekti, fakat sonra sıkıca sardı kollarıyla beni. Ben de ellerimi belinden sardım ve kafamı göğsüne bıraktım. Emir benim saçlarımdan öptü. Her zaman bana dokunduğu zamanlarda olduğu gibi çok nazik ve çok güzel davranıyordu. Pamuklara sarıp, kırılmayayım diye kendinden bile koruyordu beni.

"Her şey çok güzel olacak, değil mi Emir?" Bu, aslında benim için bir soru niteliğinde değildi. Cevabının evet olmasını beklediğim bis sözde soruydu. Ondan sadece onay bekliyordum. Evet demesini ve beni rahatlatmasını istiyordum.

Sözde soruma ne cevap vereceğini bilemeden oracıkta öylece durdum. Kolları belimdeyken, elleri, parmak uçları hafifçe saçlarımda gezinirken zaten huzurun içindeydim hatta ta kendisiydim fakat ondan ayrıldığım zaman korkularım gelip beni yeniden buluyordu.

"Her şey güzel olacak mı, ya da belki bir gün olabilir mi, inan bunu ben de hiç bilmiyorum. Ama her şeyin bizim için güzel olması için elimden ne gerekiyorsa yapacağıma dair sana söz verebilirim." Yüzünü görmesem bile, ifadesini gözümde canlandırabiliyordum. Gözleri kapanmıştı kesin, güzel günlerimizi düşünüyordu. Ama içinde bir kuşku ve korku vardı bir yandan. Biliyordum, hissediyordum. Her ne kadar bizden kimin ne istediğini ben bilmesem bile o biliyordu. Ve bildiği şeyler onu beni korumaya itiyordu. Bildiği şeylerin onu korkuttuğunu bilsem de ona güveniyordum. Beni tüm kötülüklerden koruma çabasını görüyor, anlıyor ve ona güveniyordum. Bu yüzden, şimdilik bana bu da yeterliydi.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin