Merhabalar arkadaşlar, bölümlerin düzenli olması için, öbürü biter bitmez yenisine başlamıştım vee bu da bitti. Geçen bölüm herkes bu gizemli 'genç adam'ın kim olduğunu bilmiş. Açıkçası bu beni çok mutlu etti demek ki dikkatli takip ediyorsunuz, zira şehit abiden baya önceki bölümlerde bahsetmiştim. Bu yüzden hepinize çok teşekkür ediyorum ve çok öpüyorum. 🌼🌼
Oy ve yorumlarınıza ba-yı-lı-yo-rum. Bu hikayeye oy ve yorum amaçlı başlamadım aslında. Bayadır aklımda olan bir kurguyu hayata geçirmek istemiştim ama yorumlarınızı okudukça o kadar mutlu oluyorum ki gerçekten, demek ki sizler de beğenerek okuyorsunuz diyorum ve daha hevesle, durmak yorulmak bilmeden yazmaya devam ediyorum. 🌼🌼
Oy ve yorum sınırı koymak niyetim yok esasen, istediğiniz zaman, iyi ya da kötü yorumlarınızı her an bekliyorum. Eleştirileriniz, şurada şöyle olmuş diye uyarmak istediğiniz yerler varsa onlara da açığım, hatam varsa düzeltebilirim. Hikayede açık bulursanız lütfen söyleyin, ya yeniden düzenlerim ya da ileride ona bir kapı açarım. 🌼🌼
Sizleri çok seviyorum, yalnız olmadığımı, Bahar ve Emir'in de yalnız olmadığını hissettirdiğiniz için de çok minnettarım. Bir sonraki bölümde, en çok yorum yapana bölümü ithaf etmek istiyorum, bakarsınız hepinizi etiketlerim bu yazarınızın işi belli olmaz 😂😂🤭🤭🌼🌼
İşin özü ve kısacası, SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM ve hepinize kucak dolusu öpücüklerimi yolluyorum, lütfen beni ve karakterlerimi yalnız bırakmamaya devam edin. 💜💜💜💜💜
Çok konuştum sanırım 🤭🤭 sizi artık bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar diliyorum, oy ve yorumlarınızı esirgemeyin 💜💜🌼🌼
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamamıştım. Hava aydınlanmış, neredeyse gündüz olmak üzereydi. Saat sabah 7-8 gibi olduğunda, ben odadan çıkmadan önce Emir bana evin tam adresini ve orada, eşyalarımı nakliyeden alıp eve taşıyarak bana yardım eden askerlerden birinin telefon numarasını da vermişti. Bu askerin adının Halil olduğunu öğrenmiştim ama tüm isimleri aklımda tutmamın imkansız olduğunu biliyordum.
Emir'in odasından çıkmadan evvel valizimin içinden rastgele bir pantolon ve bir de tişört alıp, Emir'in odasının banyosunda hızlıca giyinip çıkmıştım. Kanlı pantolonu ise, eve giderken çöpe atmayı düşünüyordum. Onu her gördüğümde bugünü anımsamak benim için hiç hoş bir durum olmayacaktı çünkü.
Giyinip banyodan çıktığım zaman, Emir bana öyle bir baktı ki, neredeyse oracıkta can veriyorum, ölüyorum sandım. Bir insan bir insana ancak böyle güzel bakabilirdi zaten.
Emir'e, olabildiğince hızlı bir şekilde yanına geri döneceğimi söyledim sonra da valizlerimi alarak kendi hastane odama ilerledim. Burayı otel gibi kullandığımızı anladığımda kıkırdadım. Beni böyle gören deli sanabilirdi.
Odaya girdiğim zaman kardeşimin çoktan uyanmış olduğunu gördüm. Odayı ve eşyalarımızı toparlıyordu ben girdiğimde. Kapıdan girdiğim an bakışları bana döndü, sonra valizlere bakınca, gözleri fal taşı gibi açıldı.
"Aa, valizlerimiz."
Valizleri odanın girişine bırakıp içeri girdim ve yatağın üzerine oturdum. Ece de karşımdaki koltuğa oturmuştu."Evet valizlerimiz gelmiş, Emir abin her şeyi halletmiş. Evimizi de öyle."
Ece, oturduğu yerden valizlere bakarken, ben lafımı söyler söylemez valizlerden gözünü çekip şaşkın ama bir yandan meraklı bir şekilde bana baktığında omuzlarımı silktim. Bakışlarıyla, 'nasıl yani?' dediğini görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duy BENİ
Romance"Gerçekten sevebilir misin beni?" dedim, vereceği cevaptan korkarak. Tüm içtenliği ve merhametiyle gözlerimin içine baktı. Ellerini yanaklarıma koydu. "Bütün ömrümü, kalbimi yollarına serebilecek kadar çok severim seni. Yeter ki kaçma benden, yaşan...