🌼Bölüm 44: Fırtına Öncesi 'Mutluluk'

1.6K 75 81
                                    

Merhabalar arkadaşlar. Yine yine yine yoğun bir haftadan sonra sizlerleyim. Sanırım kafam da çok dolu bu aralar o yüzden gecikiyor bölümler. Bu bölümü de bir defa yazdım ama bir baktım hiçbiri kaydedilmemiş. O kadar üzüldüm ki oturdum sabah beri yeniden yazmaya uğraşıyorum. Amaaa sizlere değer. Yanlışlarım olursa affola..🌼🌼🌼

Sizleri çok seviyorum ve hepinize iyi okumalar diliyorum. Lütfen... lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Gerçekten güzel düşüncelerinize çok ama çok ihtiyacım var..🌼🌼🌼🌼

Akşam yemeğimiz çok keyifli geçmişti. Tek sorun, yarışı bizim kaybetmiş olmamızdı. Emir ve Elçin, ağızlarına attıkları her bir lokmada bize laf sokmayı ihmal etmiyorlardı. Gün sonunda, hepimiz evlere gitmek için ayaklandık. Hesabı da Alp ben ve Sevda ödedik.

Emir, elini belime atarak beni kendine çekti. Restorandan çıktığımızda hava biraz soğumuştu bu yüzden de üzerindeki parkayı çıkartıp yavaş ve hızlı hareketlerle omuzlarıma bıraktı. Üzerinde sadece kısa kollu yeşil tişört kalmıştı ama üşümüyor gibi duruyordu. Sanki camdan yapılmış gibiydi. Daha sonra elini omzuma atarak yeniden beni kendine çekti. Kapının dışında herkes bir araya gelince, eve dönme planları başladı. Emir beni eve bırakacaktı fakat aynı evde olduğumuz için Sevda'ya da teklif etmeyi düşünüyordu. Omzumdan sarkan elini tutup biraz aşağı doğru çektim ve kafamı yukarı kaldırıp yüzüne baktım. Aramızdaki boy farkından dolayı kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum. O da kafasını hafifçe aşağı doğru eğip gözlerimle buluştu. "Bırak da Salim getirsin onu eve, belki yolda baş başa bir şeyler yapmaya karar verirler." Emir kafasını yeniden kaldırıp, tamam anlamında aşağı yukarı salladı. Daha sonra bir tek benim duyabileceğim bir sesle konuştu. "Seni bir yere götüreceğim, birer kahve içer miyiz?"

Kafamı olur anlamında sallarken beni nereye götüreceğini merak ediyordum. Herkesle tek tek sarılıp vedalaştıktan sonra Sevda'ya yaklaşıp Emir ile bir şeyler yapacağımızı söyledim. Sevda biraz duraksadı, arkasına dönüp Salim'e bir süre baktı daha sonra da yeniden bana dönüp çekimser bir tavırla kafasını salladı. Elimi onun omzuna koyup sabahki söylediklerimi düşünmesini öğütledikten sonra Emir'in açtığı kapıdan arabaya bindim.

Benden sonra Emir de arabanın önünden dolandı ve sürücü koltuğuna oturdu. Gözlerim onu takip ediyordu tüm hareketleri boyunca. Emir ise elbette benim onu izlediğimin farkındaydı. Arabaya bindikten sonra derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. "Seni izlemek bana o kadar iyi geliyor ki, ömrüm boyunca bunu yapabilirim." Vitesin üzerinde durmakta olan elini olduğu yerden kaldırdı ve elimi tutup dudaklarına götürdü.

"Sen bir de, senin beni izlediğini biliyor olmanın zevkini bilsen.." Gözlerimi kapatıp gülümsedim sonra da onun elini benden çekmesini bekledim. Elini çektikten sonra ben de önüme döndüm ve emniyet kemerimi takıp Emir'in beni götürdüğü yere doğru gitmeye başladım.

Arabanın içinde ikimiz de çok sessizdik, Emir tüm dikkatini yola vermişti ben ise bu defa ona değil, önüme bakıyordum. Önüme bakıp ardımızda kalan geçmişi düşünüyordum. Yaşadıklarım, Açelya'nın bana olan tavrı, haklılık ve haksızlık payımı bir teraziye koymaya çalışmam.. Ben acıdan önümü göremez bir haldeyken, kaçar gibi apar topar gitmiştim bu şehirden. Nereye gideceğime bile arabada, yolda karar vermiştim. Tek istediğim buradan uzaklara gidebilmekti, Emir'den olabildiğince uzağa gitmek istemiştim. Her şehirde, geride birilerini bırakmıştım ben. Ardımda bırakmadığım tek kişi kardeşimdi. Yine de bunu Açelya'ya yapma hakkım yoktu çünkü bana çok güvenmişti. Bana gerçekten güvenmişti. Tıpkı benim Emir'e güvendiğim gibi..

Beraber çok şey yaşamıştık. Her ne kadar beni üzse de, canımdan can da kopartsa, nefesimi de kesse.. o benim hep yanımdaydı. Sevgisi kalbimde, gözleri gözlerimde, dudakları da dudaklarımdaydı. Sanki hep benimle gibiydi, ben onu yanımda yaşatmıştım. Emir benden hiç ayrılmamıştı. Hayal meyal de olsa iyi şeyleri hatırlıyordum. Azdı ama çok güzeldi. Bana ormanın içinde romantik bir ortam yarattığı günü asla unutamıyordum mesela.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin