🌼Bölüm 47: Gözleri Aşka Gülen

1K 64 56
                                    

Merhabalarrr, buluşmayalı uzun zaman oldu çünkü 42 oyda kaldık resmen! Nasılsınız, neler yapıyorsunuz? Sizleri çok özledim 🌼🌼

Az evvel 45 oya ulaştığımızı görünce bölümü erkenden yayınlamaya karar verdim, yarını bekleyemedim 🌼🌼

Bir sonraki bölüm de 45 oy ve 45 yorumdan sonra gelecek arkadaşlar. Bu defa sadece 45 oyu yeterli buldum, yorumlar maalesef 34'ü geçemedi fakat bu bölümde öyle yapmayacağım. 🌼💜

Sadece 45 oy ve 45 yorum istiyorum arkadaşlar. 90 bin okunmalı bir kitabın 45 oy-yorum istemesi çok komik geliyor bana. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin 🥰🌼

Sizi şimdi bölümle baş başa bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz. Hepinizi çok seviyorum 🌼💜❤️

Sabah yeni bir güne uyanıyor olmak bana çok yorucu gelince istemsizce kaşlarımı çattım. Normalde her sabah aynı saatte çalan alarmımla beraber anında gözlerimi açabiliyorken şu anda açamıyordum. Kendimdeki bu değişime hayret ederek kafamı yastıktan zorla kaldırdım ve ayağa kalktım. Pencereyi açıp kendime gelmeye çabalarken Sevda'nın aniden yükselen sesiyle irkilerek bir adım geriye kaçtım. Sabah erkenden kalkmak hiç ona göre değildi. Bu yüzden de onun sesini duyuyor olmak beni şaşırtmıştı.

"Bahar!" Koşarak odama doğru geldiğini adım seslerinden anlayabiliyordum. "Kalk kalk!"

Ne oluyor dercesine kapıya doğru döndüm ve odama giren neşe dolu kızı incelemeye başladım. "Bugün haftasonu!" Ellerimi iki yana açıp neler olduğuna anlam vermeye çalışırken aynı anda kaşlarımı da kaldırmıştım. Bugünün hafta sonu olmasının nasıl bir anlam ifade ettiğini bilmiyordum.

"Kahvaltı hazırladım sana. Benden erken kalkarsın sanmıştım, sen normalde bu kadar uyumazdın. Hadi kalk, bugün Elçin'in düğünü için kıyafet bakmaya gidelim!" Ellerimle ona yavaş işareti yaptıktan sonra yatağıma oturdum. Kendimi çok halsiz hissetmem de bu durumda bana hiç yardım etmemişti.

Sevda neler olduğundan endişelenince yatağa, benim yanıma oturdu. Elini alnıma dayayıp ateşimi yokladı. "Ateşin de yok, ne oldu sana?" Kafamı bilmiyorum dercesine iki yana salladıktan sonra bedenimi geriye atıp yatağa yeniden uzandım. Sevda kolumdan çekiştirerek yattığım yerden beni kaldırırken beraber gülmeye başlamıştık.

Biraz sonra kendimi daha iyi hissedip ayağa kalktığımda beni sarsan hafif bir baş dönmesiyle karşılaştım. Elimi alnıma koydum ve benden önce odadan çıkan Sevda'nın peşinden yavaş adımlarla odadan çıktım.

"Yediğim bir şey dokundu herhalde bana," Sevda mutfağın derinliklerinden bana seslenirken ben elimi yüzümü yıkamak için banyoya girmiştim. "Herhalde!"

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendimi daha da iyi hissettim. Banyodan çıkıp mutfağa, çok güzel kahvaltıya baktım. Bir anda karnımın guruldadığını duyunca Sevda da ben de gülmeye başladık. "Acıkmışsın!"

Beraber keyifli bir şekilde kahvaltı ettikten sonra ortalığı beraberce topladık. Üzerimizi giyinip hazırlandıktan sonra da düğün elbiselerimizi seçmek için dışarıya çıktık. Arabayla, meydandaki büyük çarşıya gittik. Burada çok güzel elbiseler satan dükkanlar vardı. Merkeze varmamız yaklaşık kırk beş dakikamızı alsa da buna rağmen biz hala keyifliydik. Gidene kadar müzik dinleyip bağıra bağıra eşlik ederken çok eğleniyorduk bu yüzden de yolun uzunluğunu hiç dert etmemiştik.

Yolda giderken Emir aradığında telefonu hoparlöre verip konuşmaya başladım. "Bahar, neredesin güzelim?" Direksiyonu sağa çevirdim, sonra da yoldan dikkatimi ayırmadan konuşmaya başladım. "Sevda ile merkeze doğru gidiyoruz. Elçin'le Alp'in düğünü için kendimize kıyafet seçeceğiz." Sevda'ya dönüp göz kırpınca Sevda'nın ağzından bir gülücük çıkmıştı. Bu sırada Emir'in homurdanma seslerini duyarken ben de kikirdemeye başladım. Sevda dayanamayıp söze girdi.

Duy BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin