Ekim ayının sonlarına doğru oldukça sert esen bir rüzgar vardı havada.
Uçsuz bucaksız nerde olduğu belli olmayan bir kasaba öyle bilinmez bir yerdeydi ki kasabada yaşayanlar dışında adını bilen pek yoktu.Uzun bir yolun sonunda karşınıza çıkabilecek ilk şey mavi ve üzerinde "rain kasabası" yazan bir tabela olurdu. Kasabanın girişinde geniş bir meydan karşılıyordu sizi meydanın tam ortasında mermer su şelalesi duruyordu , sonbaharı temsil eden yapraklar suyun üzerinde yüzüyordu.
Biraz daha ilerleyince etrafta yan yana dizilmiş âdeta birbirine yapıştırılmış küçük dükkânlar görülüyordu,ilk önce firın tam bitişiğinde tahtaları eskimiş bir Koşum ve eyer takımları yapıp satan saraç ve kunduracı dükkanıydı. Bir kaç dükkanı geçtikten sonra karşınıza verandalı evler çıkıyordu.
Kasabanın sonuna doğru küçük, duvarları yıkık dökük bir akıl hastanesi vardı. Bu akıl hastanesinde görevli 3 adam vardı yaşları 30'u geçmiş bu adamlar oldukça acımasız ve şimdiki cani insanoğlunun vücut bulmuş halini andırıyordu âdeta.
Burada tedavi gördüğü söylenen yalnızca 6 kişi vardı. Hastanenin üst katında, 2.katında, güneş ışığı almayan bir oda vardı,
karanlık olan bu oda da yalnızca genç bir kadın vardı. oda kibrit kutusunu andırıyordu yalnızca bir dolap,yatak ve demir bir kapıdan ibaretti.
Genç kadın yeni uyanmıştı, her zaman ki gibi yüzünde tebessümle uyanmıştı."Yine etraf çok karanlık. Işık istiyorum
Bu oda çok karanlık kimse yok mu bi bakar mısınız biraz su ve ışık istiyorum "Etrafta kimse yok gibi.
Yatağın kenarına dokundu ve yavaşca elini gezdirdi soğuk çarşafı hissetti, yavaşça yatağın en köşesine oturdu"Hey ışığı açın çok karanlık"
cevap veren yine olmadı yatağa doğru elini gezdirdi üzerinde herhangi bir eşya olmadığına kanaat getirince yavaşça sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladı, aslında izleyebileceği hatta bakabileceği hiçbir şey yoktu ortada.Oda o kadar çok karanlıktı ki âdeta siyahlık kaplamıştı tüm odayı. Genç kadın yumdu gözlerini, uyumaya çalışıyordu ama zihnindeki sesler bir türlü susmak bilmiyordu.
Genç kadın bir şeyler mırıldanıyordu ancak kelimeler belli belirsizdi.
Ilk önce sessizlik korkutucu gelsede şimdi alışmış gibi görünüyordu.
Tam yan odasında duran bir adam vardı yaşları neredeyse aynıydı.
Karakterleri farklı olsada çok iyi anlaştıkları icin herkes imrenirdi onlara.Görevlilerden ses çıkmıyordu.
Genç kadın gelmelerini beklerken çok sıkıldığını fark edip yatagindan doğruldu.
Ve soğuk zeminde turlar atmaya başladı.
Sonunda bedeni dayanamayıp kendini yorgunluğun kollarına bırakıverdi.-4 saat sonra-
Güneş doğmuştu artık sessizlik yoktu. Rüzgar eserken perde hareketleniyordu. Gözlerini kocaman açıp aniden yatağından doğruldu. Kapıya doğru yönelip bir dakika boyunca durdu ve konuşmaya başladı
"2 dakika geç kaldınız bayım"
diye seslendi kapının deliğine doğru eğilerek, delikten dışarıya bakmaya çalışıyordu. Aniden kapı açılınca hızla kendini geri çekti.
"Hadi çıkar beni bayım çok sıkıldım"
"sadece 15 dakika tamam mı? "
" tamam bayım"
birlikte uzun koridordan geçtikten sonra büyük bir salonun girişinde durdular.
Genç kadın heyecanla her zaman ki yerine oturdu ve etrafinda onun gibi oturan herkese başını eğip selam verdi." Bayım gidebilirsiniz artık. Biz sohbet edeceğiz biraz"
" kiminle efendim "
"Bayım görmüyor musun arkadaşlarımla işte"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLUN SONUNDA
Teen Fiction"Büyük bir oyunun içine hapsolmuştuk. Kaçmaya çalışırken birbirimizden uzaklaşıp adını bilmediğimiz istasyonlarda bulmuştuk kendimizi. 5 kişiydik yolun başında...gelenler oldu ardimizdan Adini koyamadığız hislerle tanıştik aşkı öğrendik belkide Ş...