18-

84 66 2
                                    

Doktor ve merlin kapının tam önündeydi şimdi.
Merlin doktorun elini kapıp ite kaka yukarı çıkardı.
En üst kata çıkardıktan sonra olduğu yerde durup doktora doğru döndü.

"Hastaneyi geziyordum ve son olarak bu kata geldim burada beklemediğim bir şey ile karşılaştım."

"Neyle ?"

"Gel benimle"

Tekrar yürümeye başladılar sola doğru döndüklerinde karşılarına bir kapı çıktı. Kapı yalıtım malzemelerinden yapılmış gibiydi. Ses geçirmediği için içeride birinin olup olmadığını anlamak oldukça zordu.

"Ne var yani ?"

"Kulağını kapıya yaklaştır"

Doktor yavaşça kulağını kapıya yaklaştırınca aniden irkildi.

"Buda ne böyle? "

"Içerde biri var"

"Iyide bu hastanede 3 görevi 5 hasya var. Bu içerdeki de kim böyle? "

"Bilmiyorum. Burada yıllardır çalışan sensin ben değilim "

"Ben daha önce üst kata hiç çıkmamıştı."

"Hastanede olanlardan habersiz hastalarını tedavi ediyorsun amca."

"Bana verilen emirlere uyuyorum ben"

"Sana verilen emirlere azda olsa karşı çıkman gerekiyormuş. Onlar haklı amcacım sen onları tedavi ettiğini zannediyordun onlara inanmayarak"

"Ne saçmalıyorsun merlin. Ben senin amcanım benimle düzgün konuşmalısın"

"Alt katta bulunan karanlık odadaki kanları gördün mü hiç ?"

"Evet gördüm "

"Onlara ne olduğunu sordun mu? Yani inandığın o görevlilere "

"Evet sordum "

"Ne dediler sana?"

"Hastalar sinir krizine girdiklerinde kendilerine zarar veriyor ve onlarda odaya koyup sakinleşmelerini sağlıyorlarmış"

"Bu doğru bir yöntem mi amcacım ? Çünkü benim düşünceme göre bu onları sakinleştirmiş olsa bile canlarını acıtıyor ve belkide bu yüzden içlerinden bazıları bedenine zarar verip sakinleşme gibi bir hastalık geçirmeye başlamış olabilir. "

"Onları oraya koyduklarında sakinleştiricide veriyorlar"

"Peki ya görevliler o odada onlara zarar veriyorsa. Yani demek istediğim belkide görevliler onların bu hastalık nöbetlerine dayanamıyıp şiddetle bastırmaya çalışıyordur. Olamaz mı ?
Belkide sana anlatmak istedikleri budur ve senin onlara inanmamanda onları çaresizleştirip psikolojik ve fiziki olarak hastalıklarını kat be kat arttırıyordur."

"Böyle bir şey olamaz onlar akıl hastası ve sürekli kendilerine zarar verme eğilimindeler. Ayrıca görevlilere gelince onlar ile bir kaç senedir buradayız kendilerini yakındanda tanırım böyle insanlar değillerdir onlar."

"Iste onların sana anlatmak istediğide tam olarak bu. Onlara inanmıyorsun amcacım. Ne olursa olsun inanmayı reddediyorsun. Bu durumda ya o görevliye arkadaşlarına çok fazla güven besliyorsun ya da onların akıl
Hastası olmaları kafanda ön yargı yaratmış doktor olmana rağmen.
Sende toplumdaki insanlar gibi onları dışlıyorsun içten içe.
Aslında bakacak olursak böyle bir durumda insanların geneli böyledir. Yoldan geçen farklı bir insan görürler ise ki fark ettiysen hasta ya da engelli demiyorum onlara göre farklı bir insan görürlerse içten içe bir acıma duygusu kaplar içlerini.
Üzülerek bakarlar onlara.
O durumda olmayan ya da sevdiği biri o durumda olmayan biri için oldukça enteresan bir durumdur bu. Yolda durup o kisiye ister istemez bakar. Her ne kadar bakıp onu rahatsız etmek istemesede içindeki bir şeyler onu bakmaya zorlar. Ve o duygularını yansıtmaktan "acıma duygusunu" yansıtmaktan kendini alamaz.
Bu farklılığının farkında olan biri için öyle zor bir durumdur ki o an yerin dibine girmek ister hatta hiç var olmamayı bile diler.
Normal şartlarda isyan etmemesine rağmen sırf o bakışlar yüzünden ölümü diler içten içe.
Halbuki insanlar kanun önünde eşit olduğu kadar sosyal hayatta da eşittir. Bedendeki ve zihindeki eksiklikler onları her zaman bir adım hatta on adım geriye iter.
Iyi insanlarda kötü insanlarda ki böyle bir ayrımı yapmak her ne kadar doğru olmasada her çeşit insanın hemen hemen aynı şeyleri hissedeceği açık bir gerçektir.
Keşke birimizin eksikliğini diğerimiz kapatabilsede farklılıklar böylelikle son bulsa. Hayata tutunmaya çalışanlar için ;insanlar, onların düşünceleri ve bakışları farklılar için yaşarken öldüren en büyük etkenlerdir. Benim için bir insan düşünceleriyle zengindir ve düşünceleriyle farklıdır. Gözlerimi yumduğumda karşımdaki kişinin ne bakışını ne de bedenini görürüm yalnızca konuşarak düşüncelerini anlayabilirim. Onu farklı yapanda budur zaten. Bilinçli bir insan her şeyi hem farkında olan hemde ona göre davranandır. Içten bir gülümseme onlar için büyük bir nimettir ve biz bu tebessümü bile onlara çok görecek kadar benciliz.
Insanların çoğu dışarıdan bakan biri tarafından ciddi görünür ki o kişininde istediği budur. Ciddi görünmek ve ağır başlı olmak.
Bana sorarsan ben dışarıdan böyle görünmeyi kattiyen istemem.
Neden insanlar beni soğuk görüp geri çekilsinki aksine ben kişiliğimi olduğu gibi yansıtmayı tercih ederim.
Düşünsene yolda yürüyorsun ciddi bir yüz ifadesiyle ve biriyle göz göze denk geliyorsun. O kişi tam sana gülümseyecek hatta içinden "iyi birine benziyor arkadas olsaydık belkide iyi anlaşırdık" diyor ama senin o ciddi bakışların yüzünden o da ciddi bir yüze bürünüp başını eğerek yanından geçip gidiyor. Düşündüğü tek şey ise" sanırım insanlara göre itici biriyim ya da acaba neden bana öyle baktı çok mu kötü görünüyorum bir daha kimseyle göz göze gelmek istemiyorum" Der kendi kendine tabi bu her zaman için geçerli değildir.
Şahsen ben bana gülümseyerek bakan insanları hep daha çok sevmişimdir. çünkü onlar böyle bakınca yalnız olmadığımı hissediyorum ve tek bir tebessüm ile dıştan sempatik ve tatlı biri göründüğümü ve insanlar ile kolayca iletişim kurabileceğimi düşünüyorum."

"Ah Merlincim düşüncelerin gerçekten çok etkiledi beni ancak şuan ne yapmam gerektiği konusunda hiç yardımcı olmadın bana"

"Bundan kolay ne var amcacım.
Onlara inanmaya çalışıcaksın. Onlarında insan olduğunu insanların gördüğü gibi birer canavar olmadıklarını göstereceksin ve buna çocukluk anılarını anlatmalarını isteyerek başlayabilirsin"

YOLUN SONUNDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin