17-

76 66 0
                                    

Herbiri şaşkınca karşılarında duran bu adama bakakalmıştı.
Adam asıl yaşı 35 olmasına karşın oldukça genç ve sağlıklı görünüyordu.
Dıştan bakan biri için içten ve samimi biri olarak görünüyordu.
Fakat adamın bakışlarında ayrı bir bilmişlik seziliyordu.
Barlas sinirle adama bakarken adam onlara doğru yürümeye başlayınca her biri geri çekildi ve arabanın kapısı açılınca içinden biri daha çıktı.
Bu hiç beklemedikleri bir şeydi.
Üst üste yaşadıkları şaşkınlıkla ne tepki vereceklerinide bilmiyorlardı.

"Bu da kim ?"

"Ah evet ışte bu da benim sevgili yeğenim merlin"

"Onun Ne işi var burada andre ? "

"Kendisi medya okur-yazarlığı okuyor ve önemli bir yayın evinde çalışıyor. "

"Sana onun hayatını anlatmanı istediğimizi hatırlamıyorum ahmak"

"Bugün onu getirdim çünkü hastane hakkında bir kaç şey yazması gerekiyormuş. Herne ise hadi girin içeriye arınç birazdan görüşmen başlayacak unutma "

"Şu yanındaki zürafada görüşmeye girmeyecek değil mi?"

"Ah saçmalama lütfen barlas tabi ki girmeyecek birlirsin gizlilik konusunda çok sıkıyımdır."

"Onu gözüm hiç tutmadı!"

Barlasın bu derece açık sözlü oluşuna alışmalarına rağmen hiç biri bu kadarını beklemiyormuşçasına oldukça şaşkın gözlerle barlasa döndü.

"Tutmadı mı ? Nedenmiş o ?"

"Baksana ağzı var dili yok gibi. 20 yaşlarında görünüyor ancak tek bir kelime etmedi. Ne kendini tanıttı ne de ona karşı bulunduğum hakarete karşı çıktı. Ne bu suskunluk ve neden bize böyle tuhaf bakıyor ? Onu yiycekmişiz gibi bakıyor. "

Denis Biraz daha çocuğa doğru yaklaşıp aralarında 5 cm kadar bir mesafe bıraktıktan sonra başını kaldırıp çocuğa dikkatlice baktı.

"Bö"
(Denis aniden korkutma amacıyla bağırınca çocuk yerinden fırladı.)
Hepsi tek bir ağızdan gülmeye başlayınca çocuk herbirine kaşlarını çatıp göz gezdirdikten sonra başını tekrar yere eğip amcasından gelecek yanıtı beklemeye koyuldu.

"Çok kötüsünüz özellikle barlas sen ve denis çok çirkin hareketler sergilemeye başlamışsınız bunu sizden bekliyordum açıkçası. Ama sizi bu konuda ciddi bir şekilde uyarıyorum merline karşı saygılı olun yoksa-"

"Yoksa ne ?"

"Yoksa ikinizlede 4 saat görüşme yapacağım ve emin olun bu görüşme diğerlerinden daha çekilmez olacak"

Her ikiside umursamaz bir şekilde bakışlarını andre dışında her yerde gezdirdiler.

Birlikte içeri girdikten sonra hep birlikte salona geçtiler.
Bir süre sonra arınçın görüşmesi başladı.
Arınç odaya iki kez tıkladıktan sonra 'gel ' çağrısı üzerine içeri girdi.

Oldukça gergin hissediyordu. Şimdiden kızarmış dudakları hafifçe titremeye başlamıştı.

"Bugün nasıl hissediyorsun arınç ?"

" iyiyim bayım ya siz ?"

"Ben hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyorum"

"Neden bayım?"

"Sizlerin bir ay içerisinde bu kadar değişeceğinizi hiç ama hiç düşünmemiştim "

"Biz değişmedik bayım "

"Ilk geldiğin günü hatırlıyor musun?"

"Hayır."

Doktor yavaşça çekmeceyi açıp içinden bir kağıt çıkarıp arınça doğru uzattı.

"Bunları hatırlıyor musun?"

"Hayır."

"Bunları senden yazmanı ben istemiştim. Çünkü içine kapanmış hiç kimseyle konuşmuyordun. Günlük tarzında bir kağıda hislerini ve düşüncelerini dökmeni istemiştim senden;yalnız hissettiğin her gün yazardın. Şimdi sana bunları okumak istiyorum;

9 Ekim Cuma

Her şey birer hayal gibi
Önce istediklerini veriyor sonra bir anda yok oluyor gibi...
Gerçek olmadığını anladığındaki o hayal kırıklığı gibi...
Çok fazla beklentim vardı kendimden
Ama yapamayacağımı anladım
Kendimle baş edemiyorum. Düşüncelerim duygularım sürekli değişiyor.
Uyum sağlamak çok zor.
Insanlara, zamana, hislere , birikmişmlere...
Beklemeyi bilmeliymis insan
Nereye kadar ?
Fırtına koptu , denizler duruldu, ıslıklar tükendi. Sessizzce adımlar atıldı, fısıltılar kesildi peki ya neden hic bir şey bitmedi ?
Neden hâlâ devam ediyoruz ayni şeylere ?
Nereye gidebiliriz gidecek bir yer yok...
Çaresizlik mecburiyetten doğan en büyük düşmandı.
Nefes almaya ihtiyacım var Sahil kenarında güneşin batışını izlemeye,
Derin bir sonsuzluk uykusuna ihtiyacım var,
Yıldızların altında gözlerimi sımsıkı yummaya,
Gözyaşlarımın içinde boğulmaya ihtiyacım var,
Mavi okyanusun derinlerine dalmaya...
Yalnızlığa ihtiyacım var savrulup gitmeden önce kendimi anlamaya ihtiyacım var..."

"Bunu gerçekten ben mi yazdım bayım? "

"Ah evet arınç inanamıyorsun değil mi ? Bende ilk elime alıp okuduğumda çok şaşırmıştım.
Aslında sen müzede sergilenecek kadar mükemmel birisin ancak zamanla yaşadıkların seni değiştirdi"

"Okumaya devam edin bayım "

"20 Ekim Salı

Bitkin, yazamayacak kadar bitkin hissediyorum.
Kaybolmak istiyorum;
Bir kelebek olmak ve üçüncü günün sonunu görebilmek...
Düşünmekten yoruldum anlayamıyorum
Çırpınıp duruyorum kendi etrafımda.
Yardım çağrıları tükendi sesler kısıldı sessizlik çöktü karanlığa...
Üç noktanın sonuydu söyleyemediklerim hep orada saklıydı.
Kaçmak çözüm değildi peki ya yaşamak mümkün müydü?
Yağmur dindi yanaklar kurudu sahte gülüşler sardı her yanı.
Anılar tekrar okundu canlandı tekrar yaşanmıs gibiydi...
Saat 02.34 fırtına koptu bardak çatladı geri dönülmeyecek hatalara imza atıldı.
Saat 02. 50 fırtına dindi sesler kesildi boğazlar düğümlendi yalnızlık tüm bedeni ele geçirdi.
çaresizdim hemde çok...
Nefret ettiğim her şey şimdiki bendim.
Anlayamıyorum ve düşünmek istemiyorum düşünmek istemiyorum düşünmek istemiyorum!!!
Icimdeki kuklalarla konuşmaktan yoruldum.
Sonu yok hicbir şeyin sonu yok.
Kuralları çiğniyorum ve var olmayı reddediyorum. "

"Var olmayı reddediyorum tüm benliğimi çiğniyor ve ben artık kendimden vazgeçiyorum demek istemiş gibisin. Yaşadıklarını hatırlamadığını biliyorum sana yapılanları unuttun ve şimdi güçsüz hissediyorsun kimsesiz. Barlas ve diğerleri bu boşluğu doldurmayı başaramadı çünkü bunu yalnızca sen başarabilirsin. Çok iyi hatırlıyorum arınç sen daha 15 yaşındaydın bir gün tüm odaları gezerken senin odanda beklemediğim bir şeyle karşılaştım-"

Odaya bir anda merlin girdi. Her ikiside onu şaşkınca baktı.

"Amca gelebilir misin ?"

"Hayır. Biliyorsun görüşmelerimin kesilmesinden nefret ederim !"

"Bu çok önemli tanrıya yemin olsunki çok önemli lütfen gel"

"Tamam sen çık geliyorum "

"Arınç sen biraz bekleyebilir misin ? Bunun için senden çok ama çok özür diliyorum"

"Sorun değil bayım"

Doktor kapıyı kapatıp çıktıktan sonra arınç odada yalnız kalmıştı.
Doktor beklediğinden daha uzun bir sürede gelecek gibiydi.
Arınç kağıtları eline alıp tekrar okumaya başladı. Arada göz yaşları geliyor ama ne yaparsa yapsın geçmişini hatırlayamıyordu.





YOLUN SONUNDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin