26-

63 54 2
                                    

Barlas ve denis bir adım geri çekilerek önlerinde duran kişiye bakmaya devam ettiler.

"Sizin ne işiniz var burada?"

ikisindende yanıt gelmemişti.

"Cevap verecek misiniz?"

Denis öne doğru bir adım atarak ona doğru yaklaştı.

"Asıl senin ne işin var burada ha?"

"Sen bana hesap mı soruyorsun lan!"

Denis bir an kendine gelmiş her şeyi idrak etmişti.

"Şey ben... hayır."

"Gelin benimle hadi."

Gelen kişi görevliydi. Oldukça öfkeli görünüyordu Barlas bunu fark ettiği için göz teması kurmamaya çalışıyordu.

"Hey nereye gidiyoruz söyler misin?"

"Doktorun geldi barlas. Unuttun heralde görüşmen var."

"Ne görüşmesi ? Görüşme falan Istemiyorum "

"Kapa çeneni. Uzun sürmeyecek konuştum ben."

"Iyi peki gidelim bakalım ne saçmalayacak yine."

Salona geldiklerinde barlas doktorun odasına doğru yürürken görevli denisi odasına doğru götürüyordu.

Barlas kapıyı iki defa tıkladiktan sonra gel dönütünü alınca yavaşça odaya girdi. Ancak bir terslik vardı koltukta oturan doktor değildi.
Barlas Önünde duran koltuğa oturduktan sonra derin bir nefes aldı.

"Sen neden buradasın? "

"Seninle konuşmak istiyorum."

"Ben istemiyorum."

"Önemli ama-"

"Istemiyorum dedim. Vaktimi harcayamam suan."

"Sadece yarım saat."

"Iyi taman çabuk konuş hadi fazla zamanım yok."

"Barlas ilk önce düzgün konuş benimle. "

"Konumuz ne ?"

"Çocukluğun desem?"

"Hatırlamıyorum."

Barlas hızla gözlerini masaya dikip sinirlendiğini yansıtmamaya çalışarak kendi içinde sakinleşmeye çalıştı.

"Iste bu yüzden çok iyi hatırladığını biliyorum. Ellerine bak titriyor."

"Hatırlamıyorum dedim."

"Hatırlıyorsun. Baban doktordu değil mi?"

"Evet."

"Başarılı ve zeki bir adamın oğlu, tek varisi akıl hastanesinde inanılır gibi değil."

"Sana ne bundan!"

"Babandan nefret ettiğini duydum. Hah bu Çok gülünç."
(Sinsi bir gülüş vardı yüzünde)

"Gülünç mü? "

"Evet öyle. Düşünsene adamın hic bir suçu yok ama biricik deli oğlu ondan nefret ediyor normal mi bu?"

"Ne söylemek istiyorsan açıkça söyle"

"Bak şunlara"

Masanın üzerinde duran bir kaç kağıt parçasını ve bir gazeteyi barlasa doğru uzattı.

"Bak şu tarihe sen bu hastaneye gelmedem 2 hafta önce basılmış ancak haberin yalan olduğu söylenerek gerekli kurumlara şikayet bildirilmiş.
Annenin kalp krizi geçirerek öldüğü söylenmiş ancak kadının vücudundaki morlukların olduğu rapor göz önünde bulundurulmamış."

(Barlasın göz devirdiğini görünce ses tonunu değiştirerek konuşmaya devam etti.)

"Hayır... hayır barlas düşündüğün şeyi söylemeyeceğim. Babanın bir katil olduğunu söylemeyeceğim cünkü benim tahminlerime göre baban bir katil değil ve katilin kim olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun.
Küçük bir çocuk ya da genç mi desem bilemiyorum. Yıllar önce bir çocuk neden bilinmez, gerçi insanlara uydurulan bir yalan var ama biz onu şimdilik göz ardı edelim. Bu Çocuk zeki ve yaşıtlarına göre kuvvetliydi, ailesinin göz bebeğiydi babasının kolu yüksek kurumlara kadar ulaşıyordu gerçi şimdide öyle adam biraz yaşlandı tabi.
Çocuğun tek bir kusuru yoktu ama herkesten çok daha yalnızdı tek bir dostu vardı ama o da gitmişti.
Çocuk babasını bezdirip bir şekilde ikna ederek bu dostunun peşinden gidiyor. Bak şimdi burayı dikkatlice dinle; çocuğun arkadaşını akıl hastanesine gönderiyorlar ve çocuk bunu öğrenince yıkılıyor. Sadece yalnız kalacağı için değil o zamanlarda çıkan haberlere göre bu hastanede iki kıza zorla dokunulmaya çalışılmış. Bizim çocukta arkadaşı için korkmuş. Ilk önce babasına onu oradan çıkartmasını söylemiş ancak babası bunu asla yapamayacağını söylemiş. Düşünsene adamın kolu ta nerelere uzanıyor ama küçük bir kızı oradan çıkaramıyor saçmalık ışte.
Neyse çocuk pes etmiyor ve kız gidince çok geçmeden nasıl oldu bilinmez ama babasını ikna edip hastaneye göndertiyor kendini.
(Kahkaha atarak gülmeye başladı)
Hah inandın mı buna ?"

Barlas bir şeylerin döndüğünü anlamıştı sessizliğini bozmadan onu dinliyordu.

"Iste bu hikaye bana anlatılan yalan. Ama ben buna inanmadim tabiki, araştırdım ve gerçeği öğrendim bu süreç oldukça uzun sürdü hatta o kadar yorucuydu ki bir ara vazgeçmeyi bile düşündüm. Ama bu hırslı kişiliğim sayesinde vazgeçmedim. Benim asıl işin gazetecilik bilirsin merak olgusu çok önemlidir bu ışte. Babamda gazeteciydi şimdi küçük bir dükkanda çalışıyor. Ama geçmiş olayları araştırmamda bana çok yardımcı oluyor. Yarım saatimiz dolmuş barlas."

Barlas cevap vermeden hızla ayağı kalkıp odadan çıktı. Kapıyı sertçe kapatıp salona geçti. O kadar sinirliydiki şuan gördüğü her şeyi dağitabilirdi. Bir an gözünü karşı koridora dikmişti ama aslinda gördüğü hiç bir şey yoktu hatta o duvarı bile görmüyordu dalıp gitmişti adeta.

Biraz geçtikten sonra kendine gelmişti. Gözünü duvardan çekip doktorun odasına doğru baktı.

"Demek buradasın."

O da odadan çıkıp barlasa doğru yaklaştı. Barlas gözlerini tekrar duvara dikmişken barlasin kulağına doğru fısıldadı. Fısıldarken o da koridorun sonundaki duvara bakıyordu.

"Bazen kimsenin göremedigi şeyler burnumuzun dibinde biter. Gözlerini dört açıp bakma algıların açık olsun yeter. Dalıp baktığın yer aradığın o yerdir belkide."

Tebessüm ederek dış kapıya doğru yürümeye başladı.
Barlas bir an kendine geldi başını ona doğru dönüp baktı.
Her şey o kadar çok ani olmuştu ki şimdi her şeyi kavramış ne yapması gerektiğini biliyordu.

"Hey merlin teşekkür ederim. "

Ufak bir gülümsemeyle hastaneden çıktı merlin.

Barlas hızla koridorda yürümeye başladı dar koridordan geçtikten sonra demir kapının önünde durdu kapı kilitlenmisti. Barkas demirlikler arasından bakmaya çalıştı ancak etrafta görünür hiç bir şey yoktu.

Tam arkasını dönüp gidecekken bir sesin yankılandığını sezer gibi oldu.
Tekrar dönüp kapının dibinde geçti.
Dikkat kesilip ileriye bakmaya devam etti.

Denisin gelmesiyle irkilip ona doğru döndü.

"Sana çok önemli bir şey göstermeliyim."

"Bende sana çok önemli bir şey söylemeliyim."

"Taman gel hadi gözlerine inanamayacaksin dostum yemin ederim!"

Denis barlasın kolundan tutup doktorun odasının önüne kadar götürdü ve kapının önünde durdular.

"Neden buraya geldik ?"

"Icerde inanılmaz bir şey buldum."

"Sessiz ol. "

"Girelim mi?"

"Ya yakalanırsak ?"

"Bilmiyorum. Ne yapacağız peki?"

Kapının önünde zamanla savaşırken önemli bir karar vereceklerdi. Her ikiside arafta kalmış gibiydi.
Kısa sürede önemli bir karar alacaklardı ve bu kararın sonuçlarına katlanacaklardı.






YOLUN SONUNDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin