11-

167 137 6
                                    

Masada yalnızca barlas ve alex vardı. Ikiside konuşmamak için yeminli gibiydiler. Bir süre sonra görevli yanlarına gelip konuşmaya başladı,

"Alex doktor seninle görüşmek istiyormuş "

Barlas oldukça şaşırmış görünüyorlardı, şaşkınlığını konuşarak dile getirdi sonunda.

"Ne ? Delirdin mi sen.
Bilmiyor musun alexin görüşmesi son gün yani daha 5 gün var. "

"Kapa çeneni barlas ! Bu seni ilgilendirmez sen yemeğini bitir. "

"Saçmalık ne zamadan beri alexi bizden önce gönderir oldunuz ?
Ilk görüşme arınç sonra ben
daha sonra diğerleri ! Ne diye alex bizden önce gidiyor."

"Of barlas ne istiyorsun söylesene
Doktoru bu kadar sevdiğini bilmiyordum istersen ilk gün seni alalım !"

"Siz yine bir işler karıştırıyorsunuz biliyorum. Her neyse alexi alabilirsin"

"Ne sanıyorsun senden bunun için izin istediğimi mi ?"

"Evet."
Diyip yandan bir gülüş attıktan sonra kollarını göğsünde bağlayıp arkasına yaslanarak görevliye bakmaya başladı barlas.

"Her neyse seninle sonra görüşeceğiz barlas. Hadi alex hâlâ
oturuyor musun sen kalk hadi ne bu tembellik"

Alex tek bir kelime sarf etmeden kalktı ve görevliyle birlikte yürümeye başladı. Koridoru geçtikten sonra
dün ki odaya girdiler.
Burası doktorun odası değildi çünkü içeride ne bir doktor ne de herhangi bir eşya vardı, yalnızca karanlıktı.
Görevli cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve kapıyı kapattıktan sonra ikiside karanlık odaya girmişti.
Alex cebindeki parayı görevliye uzattıktan sonra arkasını dönüp gitmeyi düşünüyordu ki görevlinin sert kelimesinin yetersiz kalacağı tokadıyla yere yığıldı. Bir süre Yerde öylece kaldı. Bir an görevlinin gözlerini görür gibi oldu.
Elleriyle gözlerini ovuşturup emin olmaya çalıştı, evet bu görevlinin ta kendisiydi.

"Kalk seni pislik kalk dedim sana !"

Görevlinin bağırmasıyla tamamen kendine gelip yığıldığı yerden doğrulup görevliye baktı.

"Sana kaç paket verdik ?"

" 3 pa-ket efen-dim "

Alexin kekeleyerek konuşması görevlinin sabrını taşırıyor gibi görünüyordu.

"Peki buradaki para neden bu kadar az ?"

"Bi--bil-miyo-rum e-efen-dim"

"Ne demek bilmiyorum lan !!!"

Görevlinin ikinci tokadı öncekine göre hafifti. Oldukça sinirlenmiş neredeyse alexi öldürecekmiş gibi duruyordu.
Belkide öldürecekti.
Alex birden diz çöküp görevlinin ayaklarına kapandı elleri titremesine rağmen görevlinin ayakkabılarını sımsıkı kavramış yalvarmaya başlamıştı.

"Be-... ben ö-zür di-lerim "

"Ne saçmalıyorsun sen ?
Ah anladım sadece 2 paket sattın ve diğerlerinide kendin içtin değil mi?"

"Ne-nefes a-alama-dım
ye-min ede-rim "

Alex titreyen ellerine ve konuşma güçlüğü çekmesine rağmen sözlerini sürdürdü

"Ö-zür dile-rim "

"Bunu asla affetmeyecekler biliyorsun değil mi ?
Artık 1 gram bile içmeyeceksin anladın mı !
Eğer 1 gram bile içersen sana yemin ederim seni öldürürüm !!!"

"Lüt-fen ya-yalvarıyo-rum-"

"Kes sesini "

Görevli arkasını dönüp postere doğru yürüdü aynı şekilde posteri indirip paketleri eline aldı, tek tek saymaya basladı ki paketlerden birinin olmadığını fark etti

"Sadece 4 paket var. Sen mi aldın lan piç kurusu "

"Ha-yır "

"Anahtarlar sadece bendeydi. Kim aldı öyleyse ? Ha siktir yedek anahtarlar "

Görevli hızla koşup karşıdaki odaya girdi hızla vazoyu yokladı anahtar vazonun içindeydi. Görevli masanın üzerinde duran bileklikleri görünce yumruğunu sıkıp dudaklarının arasından 'delfin ' diye mırıldandı.
Hızla karanlık odaya girip alexe döndü

"Bu bileklikler delfinin değil mi ?"

Alex bir an duraksadı arınça ait olduğunu biliyordu. Ne diyecekti şimdi. Bir an için bütün dünyanın yükünü omuzlarında hissetmişti
Vicdanı ve mantığı ayrı kordinat düzlemlerindeydi.
Vicdanı arınça ait olduğunu söylemesi gerektiğini söylüyordu.
Ancak mantığı delfinin arınçtan daha güçlü olduğunu onun işkenceye dayanabileceğini söylüyordu.

Yeni bölüm için oylamayı unutmayın:)


YOLUN SONUNDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin