FİNAL

6.7K 199 71
                                    

Notu görmemeyi diledi. Okuduğu her bir kelime bıçak olup, kesti vücudunu. Nasıl seçim yapabilirdi ki? Biri ona can verendi, diğeri canıydı. Çıkmazın ortasında öylece duruyordu. Ayaklarını sürüyerek çıktı hastaneden, bağırmak haykırmak istiyordu. Bu şerefsiz hala onunla oyun oynuyordu. Bir türlü yakalayamamıştı onu, bela olmuştu sevdiklerine. İliklerinde hissetti korkuyu, sahi o hiç korkmazdı. Şimdi bu da neyin nesiydi? Kendini toplaması gerekiyordu. Hastaneden çok fazla uzaklaşamadı, kapının önündeki banka oturdu.

Dilek eve geldiğinde Sinan’ı görmeyi beklemiyordu. Onu gördüğü için şaşırsa da belli etmedi. Sinan sabrının son noktasındaydı. Acilen konuşmazsa delirecekti. Bu yüzden hemen konuşmak istediğini söyleyerek, onu terasa sürüklemişti. Karşılıklı birbirlerini tarttılar bir süre, konuşmayı başlatan Sinan oldu.

—Dilek ben konuşmazsam delireceğim. Bunları sana sormam lazım. Sormadan içim rahat etmeyecek. Seni huzursuz etmek istemiyorum.

—Lütfen Sinan sor lütfen, seni dinliyorum.

Alkan sende bitti mi? Bunu bilmem gerek. Ben birbirinize olan bakışlarınızı gördüm. Ben aranızdan çekilebilirim. Söylemen yeter.

—Sinan o konu kapandı. Biz asla beraber olamayız. Ama bu onu unuttuğum, sevmiyorum anlamına gelmiyor. Ben sadece atlatmaya çalışıyorum. Onu unutmaya hayatımdan çıkarmaya çabalıyorum. Bu yolda bana destek olmak istediğini söylediğin için senin yanındayım. Bak senin elini tutuyorum. Seninle hayatı paylaşmayı istiyorum. Birkaç güne senin karın olacağım. Lütfen aklındaki tüm soru işaretlerini yok et. Yeterince yorgunum ne olur birde sen beni yorma. Çünkü benim artık dayanacak gücüm kalmadı.

Özür dilerim canım. Sormam gerekiyordu. İçim başka türlü rahat etmeyecekti.

—Anlaştığımıza göre müsaadenle ben artık dinlenmek istiyorum.

Tamam, canım sen dinlen, yarın görüşürüz.

Sinan’ın çıkmasıyla gözyaşlarını serbest bıraktı. Canı yanıyordu. Alkan’ın gözlerinde bir ışık görseydi. Ama yoktu, o hayatını asla bırakmazdı. Dilek fazlalık olduğunu bugün bir kez daha anlamıştı. Yalnız kalmak istemiyordu. Sinan ona verilmiş bir şanstı. Onu kaybetmek istemiyordu.

Alkan bankta ne yapacağını düşünürken, omzuna dokunan elle kendine geldi. Yavuz yine Hızır gibi yetişmişti. Alkan’ın niye bu halde olduğunu deli gibi merak etse de, o konuşana kadar, tek kelime etmedi. Biliyordu o anlatmak isterse, anlatırdı. Bir süre geceyi dinlediler. Sonunda Alkan avucunda sıktığı notu, Yavuz’a uzattı. Yavuz elindeki kâğıdı açıp, okuduğunda sinirden çıldırıyordu. Hemen telefona sarıldı. Gereken talimatları verdi. Hastane değişikliği yapmak şart olmuştu. Ayten için tehlikeli olsa da, yapmak zorundaydılar. Alkan Yavuz’un konuşmalarını dinledi. Sonucu o da biliyordu. Onu bu hastaneden çıkarıp, güvenli bir yere nakletmek için gelecek haberleri beklediler. Bir saatin sonunda her şey hazırdı. Nakil için gereken her şey ayarlanmıştı. Alkan annesine veda etmek istedi. Artık o şerefsiz için yolun sonu gelmişti. Bu yola çıkmadan sevdiklerine veda etmeliydi. Çünkü bu gidişin dönüşü olmayabilirdi.

Annesinin elini tuttuğunda içindeki sıcaklık onu şaşırttı. Demek ki anne sıcaklığı bu demekti. Unuttuğu bu sıcaklık bir anda sarmalamıştı onu. Sahi güçlendirmiş miydi şimdi bu sıcaklık onu? Yüzündeki bu sıcaklık da neyin nesiydi? Bu AKAN DAMLALAR GERÇEKTEN GÖZYAŞI MIYDI? O ağlayabiliyordu. Anneye veda etmek ne kadar da zordu. Hele ki bu sıcaklığı aldıktan sonra, daha da zorlaşmıştı. Kelimeler boğazına dizildi. Hiç bir şey çıkmadı ağzından. Konuşmak istese de, yapamadı. Annesinin gül kokulu yanaklarını öptü. Sımsıkı, sarılabildiği kadar sarıldı. Ayağa kalktı. Kapıdan çıkarken, görevliler içeriye girdi. Ambulansla yeni yere nakli yapılacaktı. Yavuz her şeyi ayarlamıştı. Alkan gönül rahatlığıyla çıktı hastaneden, biliyordu Yavuz en iyisini yapardı. Nereye gideceğini, nereden başlayacağını bilmiyordu. Ayaklarının onu götürmesine izin verdi. Her gece geldiği yere geldi. Sevdiği çıksın diye beklemeye başladı.

TeK kUrŞuNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin