-2-

13.1K 501 46
                                    

medya: Alkan

Adam yalanlarına ağladı. Kadın kalbinde yeşeren umutlarını suladı. Adam azapların en büyüğüyle sınandı, ateşler de yandı. Kadın kızgın kumlardan, serin sulara atlamanın ferahlığını yaşadı. İki yürekten birinde ateş, diğerinde ferahlık kaldı.

Dilek okula her zamankinden daha neşeli geldi. Oysa gece hiç uyuyamamıştı. Afacanlarıyla oynadı. Kitap okudu. İlk kez işini yaparken aklında biri vardı. İlk kez ne yapıyor şimdi diye düşünmenin derdine düştü.

Adam tüm gece ateşlerle kavruldu durdu. Uyku da uğramamıştı yatağına…

İşinin olmaması canını sıktı. Görevden uzaklaşmak, bilgisayar başında kalmak ona göre değildi. Allahtan billur sesli güzel vardı. Aklının her zerresini meşgul ettiğinden, görevi takmadı. Bilgisayarın başına geçip, istenenleri sorunsuz yaptı. İlk kez istenilenleri sorunsuz yapması, herkesin dikkatini çekmişti. Amirine söylediklerinde, işten şüphelense de, bunu uzun süre devam etmesi tüm kuşkuları yok etti.

Yalanlarla süslenmiş altı ayın sonunda, görüşmeye karar verdiler. Alkan ilk kez korkuyordu. Bacakları titriyordu. Elleri heyecandan ter içinde kaldı. Arabaya bindiğinde, kalbinin teklemeleri, kulaklarının uğultusuna eşlik ediyordu. İnsan görmediği birine nasıl aşık olabilirdi? Aşk bu kadar heyecanlımıydı? Kalbin bu kadar teklemesi normal miydi? Sayısız göreve giden, damla terlemeyip, heyecanlanmayan adam, billur sesli güzelin narına ne hallere düştü.

Altı ay rüya gibi geçmişti. Dilek asla yapmam dediği şeyi yapmıştı. Görmeden aşık olmam, hayatıma birinin girmesi mümkün değil derdi. Sadece altı ay içinde, kalbi kanatlanıp ona gitmişti. Aşıktı. Görmediği bir adam sevdiği olabilir miydi?

Aşk bir insanı böyle mutlu edebilir miydi? Hani aşk kanatırdı, hani mutlu sonla bitmezdi. Yoksa söylenen her şey yalan mıydı? Mutluydu Dilek, seviyordu. Seviliyordu. Tüm gece heyecandan uyuyamamıştı. Günlerdir hazırlanıyordu. Sayısız kıyafet denemişti. Sayısını bilmediği kadar ayakkabı giyip, çıkarmıştı. Gelmesine saatler kalmıştı. Yola çıktım demişti Alkan… O hala hazırlanamamıştı. Önce sıcak bir duş aldı. Kalbi artık heyecandan duracaktı. Banyodan çıktı. Dolabının önüne geçti. Gözlerini kapattı. Elini uzattı. Bir süre üzerlerinde gezdirdi. Sonunda bir tanesini çekip, çıkardı. Bu en sevdiği mavi elbisesiydi. Babasının mezuniyet hediyesiydi. Onu seçmek tüm gücünü yerine getirdi. Bir çırpıda hazırlandı. Saçlarını açık bıraktı. Kokusunu unutmasın istedi. Buluşacakları yere gitmek için arabasına bindi. Bacaklarımıydı titreyen? Ondan bağımsız atan kalbimiydi? Bu kesilen nefesimiydi? Ya bu kulak uğuldaması neye işaretti?

Alkan için yol nasıl bitti, zaman nasıl geçti tam bir muammaydı. Buluşacakları yere yaklaştığında, “GELDİM “ yazdı. Sevdiğiydi, değer verdiğiydi. Aşık olmuştu. Olmaması gerektiğini bile bile olmuştu. O sırada radyodan gelen sese kulak verdi. Ne güzel diyordu şarkıda.

Olmayacak bir hayale kaptırdım kendimi

Sonra kuşkular sardı bedenimi

Kocaman bir aşkın içinde kayboldum

Bulamam yolumu sen olmayınca

Yanımda kalsan hep yanımda olsan

Gitmesen dursan öylece baksan bana

Söz versen, sözünden hiç dönmesen

TeK kUrŞuNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin