Zühre odaya girse de, Dilek’e yaklaşmayı başaramıyordu. Yatakta büzülmüş, gözleri kapalı çığlık atıyordu. Zühre dostuna uzandı. Dokunduğunda, Dilek daha çok panik oldu. Daha çok bağırmaya başladı. Dokunmaaaa, vurrrmmaaa, yapmaaaaa diye bağırıyordu. O bağırdıkça, Zühre’nin eli ayağı birbirine dolandı. En sonunda Sıla’nın sesi duyuldu. Dilek, biz buradayız, uyan lütfen! Diye bağırmasıyla herkes kendine geldi. Dilek uyandı. Zühre ilk kez deli gibi, hıçkırarak ağlamaya başladı. Kızlar oldukça şaşırdılar. Dilek, yataktan kalkıp yanına geldi. Oda ağlamaya başladı. Yaşananlar herkese fazla geldi. Zühre gibi güçlü bi kadın bile ağlıyordu. Dilek o an kararını bir kez daha sorguladı. Ailesine zarar veriyordu. Bu şekilde sakin bir hayat süremeyeceklerdi. Kesinleşmişti artık. Zühre’yi kaldırıp odasına götürdüler, kızların önünde ağlayarak uyudu ilk kez. Hepsi ne yapacağını şaşırdı. İyice dağılmışlardı. Şevval’in tuhaf kıyafetleri kimsenin dikkatini çekmemişti. Şevval ise yakalanacak olmanın korkusunu yaşadı. Allah’tan olay büyüktü de, kimse onu fark etmemişti. Bu evde yaşayan herkesin kendisine sakladığı bir şeyleri vardı. Hepsinin hortlamaya hazır bir geçmişi, alacak intikamları vardı. HEPSİ SIRASININ GELMESİNİ BEKLİYORDU.
Gece kızlar için hiç iyi geçmemişti. Hepsi dağılmıştı. Herkes farklı şeyler düşünerek, farklı korkularla uykuya dalmış. Sabahta gecenin etkileri ile uyanmıştı. Masaya ilk gelen Sıla’ydı. Tüm gece ağrısı olmuştu ve bebeğini düşünmüştü. Bu gün çok işi vardı. Hemen kahvaltısını yaptı. Apar topar evden çıktı. Bugün yeni bir mimar gelecekti. Diğer dükkanı alınca tüm proje değişmişti. Eski mimarları çok yoğun olduğundan başka bir şirkete yönlendirmişti.
Savaş, bu sabah şirkete geç gidecekti. Kendisine tatil ilan etmişti bugünü. Çok bunaldığı zamanlarda böyle kaçardı. Duşunu aldı. Hazır kahvaltısına oturdu. Gazetesini aldı, huzur bu demekti. Çalan telefon sinirlerini gerse de, bugünü kimse bozamaz diye düşündü. Arayan sekreteriydi. Söylediklerini duyunca bir küfür savurdu. Ya o patrondu. Ne işi vardı basit bir yerde, bir sürü çalışanı vardı. Niye oydu ve bu iş neden bugündü. Yavuz alacağın olsun diyerek kalktı masadan. Dönüp bir kez daha baktı, sinirle giyinmeye çıktı. Söylenerek giyindi. Arabasına bindiğinde hala söyleniyordu. Bunu fark edince haline güldü. Gerçekten gülünecek bir haldeydi. Verilen adrese geldiğinde, çok güzel bir kadın görmeyi beklemiyordu. Yaklaştı.
-Merhaba, ben Sıla hanıma bakmıştım. Kendisini nerede bulabilirim acaba?
-Ben Sıla, buyurun.
-Ben Savaş Akman, mimar isteğiniz üzerine buradayım.
-Çok affedersiniz buyurun lütfen. Mekân burası, siz bi gezin sonra oturup, konuşalım olur mu?
-Tamam, ben geziyorum o zaman. Yanınıza gelirim birazdan. Siz bakın işinize.
Sıla izlendiğinden habersiz, işine geri dönmüştü. Bu kadınla ilgili her şeyi öğrenmeliydi. Aklını bir türlü mekâna veremiyordu. Telefonunu alıp, Yavuz’u aradı. Bu kızla ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum. İki saate her zamanki yerde görüşelim diyerek kapattı telefonu. Yavuz buna anlam veremese de, tamam demekten başka çaresi yoktu. Zühre, bu gün ne işe gelmişti, ne de ofise gelecekti. Ne olduğunu deli gibi merak etse de, üzerine gitmek istemiyordu. O isterse arardı zaten. Bu gün Ayten Müdür evine yerleşecekti. Her şey yerine oturmaya başlamışken, Zühre’yi kızdırmamalıydı. Kendini işlere vermeye çalıştı.
Savaş, mekana bakmaya çalışıyordu. Sıla her şeyden habersiz, malzeme eksiklerini yazıyordu. Evde yaptıkları çok güzeldi. Tüm örneklerden olsun herkes görsün, beğensin istiyordu. Para kazansındı tek amacı. Malzeme eksiklerini not edip, Hanife’ye listeyi verdi. Kendisinin dikkat etmesi gerekiyordu. Bu yüzden çok fazla gezmiyordu. Hanife bu konularda usta olduğu için ona güveniyordu. Savaş sonunda çareyi fotoğraf çekmekte buldu. Mekânın her yerinin fotoğrafını çekti. Kafasını toplayamıyordu bir türlü. Sonunda Sıla’nın yanına geldi. İki gün içerisinde ona döneceğini söyleyerek yanından ayrıldı. Sıla, bu adamın tavrına şaşırsa da, üzerinde durmadı. Zaten kafasında bir sürü şey vardı. Bu gün raporu bitiyordu. Onun için hastaneye gitmesi gerekiyordu. Canı sıkılıyordu. Tekrar oraya dönemezdi. Yeniden hayat kurmak için paraya ihtiyacı vardı. Maaşı olmazsa, şuanda geçinemezdi. Bu yüzden biraz daha diyerek kendini mutlu etmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TeK kUrŞuN
General FictionTek kurşunla beyaza, kara düşen kandamlasıydı onların aşkı... Yakacak, kavuracak sonrasında da küllerini savuracaktı rüzgâra Tüm âşıklara fısıldayacaktı aşkı... Kan kokan aşklarını....