Yavuz, dağılanları toplamaya çalışıyordu. Zühre, iyice yıkılmıştı. Alkan, Dilek’i kaptığı gibi arabaya bindirmiş, yola çıkmıştı. Yavuz, sakinleşmesini beklediği güzelin, kendine gelmesiyle yola çıktı. Aklı Alkanlaydı. Beklemesini söylemişti ona. Ama Alkan Dilek’i o halde görünce dünyayı unutmuştu. Tek gitmesi tehlikeliydi. Yavuz bu düşüncelerle arabayı kullanırken, biraz ilerisinde bir patlama sesi duyuldu. Korktuğu başına mı gelmişti? Daha fazla hızlandı. Zühre deli gibi bağırıp, ağlıyordu. Bu Alkan’ın arabasıydı. Cayır cayır yanıyordu. Zühre deli gibi indi arabadan, ateşe giderken yakaladı Yavuz. O bile ağlıyordu. Araba ateşler içindeydi. Herkes şaşkındı. Nasıl oldu kimse bilmiyordu. Olay yeri ekibine haber verdi hemen. Zühre sakinleşmek bilmiyordu. Yerde deli gibi ağlıyordu. Arabanın yanışını izledikçe daha bir deliriyordu. Ben ne diyeceğim diye sayıklıyordu. Sahi şimdi ne olacaktı. Bu ateş mi ayıracaktı iki can dostu? Bitmiş miydi şimdi?
Her şey çok hızlı olmuştu. Kulakları sağır edecek şiddetten bir patlama, sonrasında kocaman bir sessizlik. Arkada kalanlar, ne durumdalar, Şoför cayır cayır yandı. Alkan yanında olan adamlara bir kez daha minnet etti. Adamları bombayı fark ettiğin de, arabadan atlamışlardı. Can havliyle atlarken, dikkatsizlikle bayılmalarına sebep olacak şekilde atladıklarından, neler olduğunu kestiremiyorlardı. Dilek’in hastaneye gitmesi gerekiyordu. Durumu hiç iyi değildi. Telefon yoktu ellerinde. Alkan’ın Dilek’i taşıyacak gücü yoktu. Zaten oda yaralıydı. Ses aradı, hiçbir ses gelmiyordu. Aklını mı kaybediyordu? Ses olmamasına imkan yoktu. Bu kadar büyük bir patlamadan sonra herkes burada olmalıydı.
Yavuz özellikle sessiz ve titizlikle çalışılmasını istemişti. Hala burada olabilirlerdi. Alkan gibi bir adamın bunu fark etmemesi mümkün değildi. O yüzden belki bir umut atlamışlardır diyordu. Yangın ancak söndürülmüştü. Sonunda Zühre biraz sakinleşmişti. Yangından kalanlara bakmak için aracın başında dikiliyordu. Yavuz bir tim istediğinde herkes şaşırmıştı. Hatta bir sürü tepki de almıştı. Tim gelince hemen bölgeyi araması için emir verdi. Zühre, emir verecek durumda olmadığından tüm yetkileri Yavuz almıştı. Tim sessizlik içinde çalışmaya başladı. Her yeri karış karış arıyorlardı. Bir iz bulabileceklerinden ümitleri olmasa da, emirleri uyguluyorlardı.
İlerideki hareketlilik dikkatlerini çekmişti. Tüm tim daire içine almıştı o bölgeyi. Yavaşça ilerlediler. Gördükleri manzara ise herkesin senelerce akıllarından çıkmayacak, görülmeye değer bir manzaraydı. Alkan, Dilek’i kucağına almış, mırıldanıyordu. Hemen Yavuz amire haber verildi. Haber veren görevlinin sesi titriyordu. Amirim, bulduk yaşıyorlar. Herkes susmuştu. Zühre duyduklarını herkes mi duydu diye etrafına baktı. Evet herkes duymuştu. Herkes sessizdi. Yavuz’un neredeler demesiyle, herkes o tarafa doğru koşmaya başladı. Zühre, deli gibi koşuyordu. Yaşıyordu canı. Yavuz, bulunduklarına sevinse de, oldukça endişeliydi. Nasıl bulacaklarını bilememenin endişesiyle, daha da hızlandı. Timin bulunduğu alana geldiklerinde, kimsenin dokunmadan onları seyretmesi, görülmemiş bir şeydi. Zühre nefes nefese yanlarına ulaştığında, ikisi de transtan çıkmıştı. Hemen Alkan ve Dilek hastaneye kaldırıldı. Zühre ağlamaktan kızlara haber veremiyordu. Mahvolmuşlardı, kızların da bilmesi gerekiyordu. Yavuz Öykü’yü aradı. Haberi verdikten sonra daha bir rahatlamışlardı. Yavuz sımsıkı sarıldı Zühre’ye, o gün kendine bir söz verdi. Bir daha asla bu küçük kızı üzmelerine izin vermeyecekti. Geçmişi tamamen silip atacaktı hayatından. Yaşanacakları bilmeden verdiği sözün, tutmakta zor olacağını bilemedi. Zühre’nin hayatı pahasına vazgeçmeyeceğini bilse, asla bu sözü vermezdi.
Hastaneye geldiklerinde, Dilek acil ameliyata alındı. Çene ve yüz kemiklerinde kırıklar vardı. Kaburgalarındaki kırıklar ve vücudundaki izlerde cabasıydı. Alkan’da ameliyata alınmıştı. Ameliyat yeri açılmış ve oldukça kan kaybetmişti. Zühre ve kızlar ameliyathane kapısında bekleyişteydiler. Hepsi merak içinde, gelecek haberleri bekliyordu. Zühre çok kötü diyememişti. Yavuz, nereden başlayacağını bilemeden, oradan oraya savruluyordu. Ayten Müdür’e haber vermişti önce, o gerisini halledecekti. Fikret amirin adamı sorgudaydı. Bu patlamadan da onlar sorumluydu. Ona kimse dokunamıyordu. Yavuz sinirden delirmek üzereydi. Kendi içlerinde de köstebek vardı. Ameliyathaneden çıkan doktorlardan haber almak için, hemen yanlarına ilerledi. Doktorlar ikisinin de iyi olduğunu söyledi. Herkes rahat bir nefes almıştı. Bu nefesin kısa süreceğinden habersiz rahatlamışlardı. Zühre de dahil herkes hastaneden ayrıldı. Yavuz, en iyi ekibini hastaneye yerleştirip, Ayten Müdür’ün yanına gitti. Ayten Müdür sorgudaydı. Bu çok tuhaftı. Herkes onun gibi şaşkındı.
![](https://img.wattpad.com/cover/25520676-288-k362605.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TeK kUrŞuN
General FictionTek kurşunla beyaza, kara düşen kandamlasıydı onların aşkı... Yakacak, kavuracak sonrasında da küllerini savuracaktı rüzgâra Tüm âşıklara fısıldayacaktı aşkı... Kan kokan aşklarını....