1.BÖLÜM: "YILDIZLAR"

950 45 37
                                    

"The darker the night, the brighter the stars,
The deeper the grief, the closer is God!"

― Fyodor Dostoevsky,

Güneşin batmak üzere olduğu serin bir akşamdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin batmak üzere olduğu serin bir akşamdı. Yeni yanmaya başlamış sokak lambalarının turunculuğu, arabasının camından parça parça içeri giriyordu. Hastanenin önüne geldiğinde yavaş hareketlerle arabayı park edip camı sonuna kadar indirdi. Kontağı çevirip kapatmadan önce radyodaki sese kulak verdi bir süre. "Irak'ın kuzeyinde PKK'lı teröristlerce önceden yerleştirilen el yapımı patlayıcının (EYP) patlaması sonucu ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit düşen asker için Van'da tören düzenlendi. Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Helikopter Filo Komutanlığındaki törende, şehit İstihkam Uzman Onbaşı Ahmet Sinan Demircan'ın Türk bayrağına sarılı naaşı-"

Tek hareketiyle kapattığı radyo, derin bir iç çekmesine sebep oldu. Bugün katıldığı töreni akşam haberlerinde duyunca o ana geri dönmüştü sanki. Onbaşının parçalara ayrılmış vücudu gözlerinin önünden gitmiyordu. Arabanın içine aniden giren soğuk havanın etkisinden mi yoksa kucağında bir askerin daha şehit oluşundan mıydı bilmiyordu ama, üşüyordu.

Camı açtığı hızla kapatırken kısık kısık cızırtılar çıkaran telsizini de kapatıp arabadan indi. Anlaşılan Van Askeri Hastanesi'nde uzun bir nöbet bu gece onu bekliyordu.

Üzerinde törenden kalma, bir numaralı üniforması* vardı. Bu yüzden direkt soyunma odasını gidip önlüğünü giymek istese de acil girişinden içeri alınan sedye dikkatini dağıtmıştı. Sedyenin üstündeki kişi muhtemelen dün sağlık kontrolleri yapılan yeni askere gelmiş çocuklardan biriydi. Bilinci açıktı, uzaktan bir yaralanma da göremiyordu fakat çocuğun feryatları tüm hastaneyi inletmişti. Merakına yenik düşerek üstünü değiştirmeden direkt acile daldı. Her zamankinden sakin olan acilin bir köşesinde durup yeni gelen cerrahi asistanın hastayı alışı ve müdahalesini izlemeye karar vermişti. Hem dün tanışamamışlardı bu yeni adamla. Yanında da yine asistan doktor olduğunu düşündüğü bir kız vardı.

"Komutanım yalan söylemiyorum gerçekten çok ağrım var. Ah!"

Askerin yanındaki arkadaşı ise onun aksine çok rahattı.

"Biz dün senin tüm kontrollerini yapmadık mı aslan parçası? Nereden çıktı bir anda bu ağrı?" Asistan doktor bir yandan askerin karın bölgesini muayene ediyor bir yandan da konuşuyordu. "Cidden ilk gece görevden kaçmak için hâlâ işe yarıyor mu bu numaralar," dedi keyifle gülerken. Askerin arkadaşı da belli ki aynı fikirdeydi. Karnındaki büyük ağrının gerçek olduğuyla ilgili yeminler eden çocuk bir yandan feryat ediyor diğer yandan doktoru ikna etmeye çalışıyordu.

"İyi tamam," dedi doktor ilgisizce. "Bir ağrı kesici yazarım ama görevine geri dönüyorsun bu akşam. Yani burada kalayım falan yok. Tıpış tıpış yerine."

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin