11.BÖLÜM: "YARA BANDI"

237 25 26
                                    

"Çünkü eğer gözbebeklerin yaralanırsa, bir daha asla aynı gözle bakamazsın dünyaya."

— Elif Şafak

Gün aydınlanmak üzereydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün aydınlanmak üzereydi. Doruk apartmanın merdivenlerini bir bir çıkarak haftalardır uğramadığı dairesinin önüne geldi. Eliyle başını sıvazlayıp uykusuzluktan içeri giremeden bayılmak durumunda kalmamaya çalıştı. Kendine iki dakika verdikten sonra ellerini başından çekip ceplerine dokundu. Anahtar yoktu. En son ne zaman nerede bırakmıştı, üstündeki kıyafet ne zamandandı, ceplerinde evden çıkarken ne vardı... Hiçbir şey hatırlamıyordu. Korkuluktan yardım alarak merdiven basamağına oturup başını ellerinin arasına aldı ve ofladı. Her şey üst üste gelmek zorunda mıydı? Aptal bir anahtar yüzünden merdivenlere yığılıp kalmak üzereydi.

Bedeninde kalan son güçle korkuluktan destek alarak kalkıp en alt kata indi. Kapıcının kapısının önüne gelerek üç dört kez zile bastı. Açan olmamıştı. Halbuki gün aydınlanmıştı, neredeyse iş başı saati sayılırdı. Karşılaştığı her şey sabrını biraz daha sınıyordu. Zile basmaya bırakıp kapıyı kelimenin tam anlamıyla yumruklamaya başladı. Sinirlendikçe daha hızlı vuruyordu. "Nasıl derin bir uykuysa bu artık!" diye bağırdı öfkeyle. O sırada karşı dairenin kapısını açan orta yaşlı bir kadın "Ne oluyor sabah sabah?" diye sordu. Doruk kadına döndü, tüm öfkesini boşaltmamak için zor tutuyordu. "Kapıcıdan yedek anahtarı alacağım ama uyandıramıyorum ki. Hayır saat kaç olmuş iş başında olması gerekirken uyuyor adam!"

Kadının kaşları çatılmıştı. "Bugün Pazar olduğu için olabilir mi beyefendi! Ayrıca kapıcı evde yok, üç günlük izne gitti. Girişteki panoya da duyuru astı herkes görsün kimse mağduriyet yaşamasın diye!"

Doruk şaşkınlıkla kadına bakakaldığında elini başının arkasına götürerek yavaşça kaşıdı. Hangi günde olduklarından haberi mi vardı sanki. "Kusura bakmayın ben sabah sabah... Rahatsız ettim. Ama benim yedek anahtar..."

"İki üst kata, daire 7'ye bıraktı kapıcı yedek anahtarları. Oradan alırsınız. Sabah sabah rahatsız ettiniz evet, iyi günler."

Doruk suratına çarpan kapının ardından bir iki saniye yerinde bekleyerek sakinleşmeye çalıştı. Yeniden merdivenlere yöneldiğinde bir anda dengesini kaybederek tam düşmek üzereyken duvara tutunmuştu. Açlık ve uykusuzluğun karışımı elbette başının dönmesine yol açacaktı. "Hay ben böyle işin..." diye mırıldandı. Dişlerini sıkarak son bir gayretle merdivenleri çıkıp daire 7'nin kapısını çaldı.

Kapı yaşlı bir teyze tarafından açılınca içinden ikinci azar yüklemesine hazırlık yaptı. Linç edilmeden kendi katına ulaşmak istediği için bu sefer lafa daha kibar girmeyi denemeliydi.

"Ee şey, merhaba. Ben... pazar sabahı bu saate rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Yedek anahtarlar sizdeymiş sanırım, ben kapıda kaldım da. Daire 13'ün anahtarını alabilir miyim?"

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin