19.BÖLÜM: "NEFRETTEN DAHA AĞIR BİR HİS"

286 20 30
                                    

Merhaba. Gecikme telafisi olarak çok uzun bir bölümle geldim.

"Dünyanın seni mahvetmeyeceğine inanmak. Bunu kaldıracak gücüm yok."
―Khaled Hosseini

Günler birbirine çarpa çarpa ilerliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günler birbirine çarpa çarpa ilerliyordu. Bu orantılı akışı durdurmanın imkansız olması bazıları için bir avantajdı. Bazılarıysa yaşamıyor, yalnızca nefes alıyordu. Hayat geçip gidiyordu gözlerinin önünden, sanki onlar içinde yokmuş gibi.

Seksen yaşlarında bir hastanın organ nakli ameliyatıyla ilgili tetkiklerini tamamlamış halde odasından çıktılar. Ferman Hoca, arkasında üç asistan ve Açelya hemşireyle birlikte yürüyordu. Gülin'in yanına ulaştıklarında birkaç test sonucu isteyip imzaladı. Gülin'in oldukça telaşlı görünen hali Doruk'un gözünden kaçmamıştı. Telefonlara gergince cevap veriyor, bir bilgisayarına bir de önündeki notlara bakarak bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyordu. Diğerleri konuşurken duymuştu, bir yandan hukuk okuduğu için ve hastanede aynı anda çok fazla iş yaptığı için olmalıydı bu telaş.

Ferman Hoca bir anda yeni aklına gelmiş gibi arkasındaki ekibe döndü. "Demir nerede?"

Nazlı ve Ali birbirlerine dönmüşlerdi, Açelya ise dudaklarını dişleyerek kolundaki saate baktı. Tanju Hoca'nın verdiği yeni klinik cezasından henüz kurtulmuşken yeniden bir ceza almasına asla izin veremezdi. Gördüğü ilk yerde onu öldüreceğine dair kendi içinde yeminler ederek başını kaldırdı. Onun yüzünden sağlam bir yalan uydurmayı deneyecekti, hesabını da sağlam soracaktı. "Hocam..." dedi ama Doruk'un sesiyle sözü yarıda kesildi.

"Tanju Hoca yeni klinikte bir iş vermişti Hocam. Onu bitirip bize katılacağını söyledi."

Nazlı ve Açelya şaşkınlıkla Doruk'a bakarken Ferman Hoca kaşlarını çattı. "Onun cezası dün bitmedi mi?"

"Evet Hocam yeni bitti, yapılması gereken son bir iş kalmış işte. Eksik evraklarla ilgili olabilir. Tam bilmiyorum detayını. İsterseniz gidip Tanju Hoca'dan öğrenebilirim."

Ferman Hoca şüpheli bakışlarını ekibin üzerinde gezdirdikten sonra, "Gerek yok," dedi ve ameliyathaneyle ilgili bir şeyler söyleyip yanlarından uzaklaştı. Giderken Ali'yi yanına çağırmıştı.

Doruk bakışlarını üzerinden çekmeyen ikiliye, "Ne?" dedi sakin bir sesle.

Açelya ellerini belinde birleştirerek şüpheyle gözlerini kıstı. "Neden yardım ettin sen Demir'e? Tanju Hoca'nın öyle bir şey söylemediğini hepimiz biliyoruz. Ayrıca gidip sorarım da ne demek? Hadi git dese ne diyeceksin?"

Doruk sinir bozucu gülüşünü yüzüne yerleştirdi. "Yok ya demez, demeyeceğini bildiğim için öyle söyledim."

"Daha önce direkt satmıştın Demir'i. Şimdi ne oldu birden?"

Nazlı'nın sorusuyla derin bir iç çekerek gülmeye devam etti. "Evet işte geçen sefer doğruyu söylediğim için bana güvendi ve şüphelenmedi. Ayrıca beyefendiyi korumaya çok meraklı olduğumdan değil, bir yanımda sarı fırtına diğer yanımda cerrahinin zaptiyesi. Başka şansım mı vardı?" Sözlerini bitirdikten sonra gülerek ikilinin tepkilerini izledi. "Sence de öyle değil mi Gülo, başka şansım yoktu değil mi?"

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin