20.BÖLÜM: "YAŞAMAK"

255 18 42
                                    

Merhaba. Uzun bölüm sevenler için sevindirici bir bildirim olmalı, kitabın en uzun bölümü oldu. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım.

"Burada olmadığında, nerede oluyor bu kendim? Bu boşluk hem içimde, hem de dışımda."
—Bachmann

Boynunu ovalayarak uyuyakaldığı koltukta doğruldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boynunu ovalayarak uyuyakaldığı koltukta doğruldu. Yarım açık gözleriyle yerdeki telefonun ekranına basıp saate baktı. Henüz 7 olmamıştı. Koltukta tamamen doğrulup elleriyle başını ve boynunu yeniden ovaladı. Belki bu ayki maaşıyla artık bir yatak almalıydı.

Televizyondan gelen kısık kısık seslere bakıp minderin arkasındaki kumandayla seslerden ve parlak ışıktan kurtuldu. Pencereye yürüyüp tülü sonuna kadar çekti. Yeni aydınlanmaya başlayan göğe bakıp camı açtı ve başını yavaş yavaş gösteren güneşin odasını aydınlatmasına izin verdi. Havalar soğumaya başlamıştı. Hangi mevsimde olduklarını bilmiyordu ama yeni hastanesinde iki ayı devirmişti. Öyleyse kasım ayı çoktan gelmiş olmalıydı. 

Pencerenin önünde dikilmeyi bırakıp mutfağa yürüdü. Tezgah bir savaş alanına dönmüştü. Hem lavabonun içi hem de tüm mermerin üzeri boş pizza kutuları, onlarca plastik ve cam bardak, boşalmış hazır kahve kutuları ve bulaşık tabaklarla doluydu. Bu dağınıklığı ne ara yaptığını bile hatırlamıyordu. Başının arkasını yavaşça kaşıdıktan sonra manzara karşısında bir adım geriledi. Ayağını geri atar atmaz acıyla inlemişti. Ayağına batan şeyin ne olduğunu görmek için eğildiğinde elinde bir çatal duruyordu. Bir süre elindeki çatala donuk bakışlarla baktı. Ardından tezgahtaki yığının üzerine doğru savurup masanın üzerindeki bardaklardan birini aldı ve damacanaya yürüdü. Ama su kalmamıştı. Son bir umutla buzdolabını açtı ama bomboş raflarla karşılaştı.

"En azından fişini çekmeliyim," dedi düşünceli bir sesle. "Boşuna elektrik harcıyor."

Elindeki bardağı aldığı yere bırakıp koltuğuna döndü. Telefonundan her sabah girip okuduğu haber sitesine girdi. İçindeki her yanını kaplamış hissizlik duygusuyla parmağını başlıklar arasında kaydırmaya başladı.

"Ekonomik kriz, zincirleme kaza, sokakta donarak ölen köpek yavrusu, iklim krizi, mülteci krizi, siyasilerin oturdukları yerden ettikleri paçavra sözler, açlık sınırında yaşayan insanlar, bitmeyen savaşlar..."

Parmağını sertçe ekrana basmaya devam ederken sesini yükselterek dişlerini gıcırdattı. "Ve bu Allah'ın belası futbolcu transferleri! Şu açgözlülerle dolu adaletsiz b*ktan dünyada iyi olan bir tane şey bile yok!"

Telefonu koltuğa bırakıp başını avuçlarını arasına aldı. "Ne bekliyordum ki zaten? Yaşamaya çalışmak çok saçma."

Şimdiden kendine bir yatak almaktan vazgeçmişti. Bu dünya için çok fazlaydı. Biraz daha düşünürse intihar etmek zorunda kalacağına karar verdiği için üzerine herhangi bir şeyler giyip erkenden hastanenin yolunu tuttu.

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin