Merhaba.
Bölüm bu kadar geç geldiği için çok üzgünüm. Yaz aylarında bölümler maalesef biraz geç gelebilir. Elimden geleni yapacağım. Keyifli okumalar. ✨"Hayat acıdır, majesteleri. Aksini söyleyen bir şey satıyordur."
—William Goldman
İçindeki sesin dediği gibi olmuştu. Her şey yeni başlıyordu. Sıhhiye binasının kurulması, ardı arkası kesilmeyen bomba sesleri, araçlarla binaya taşınan yaralıları hayatta tutmaya çalışan doktor ve hemşireler, ameliyathanelerdeki telaşlı koşuşturmacalar...
Yataklardan birinin yanına elindeki ağrı kesici iğneyle ilerleyen Doruk, şırıngayı hiç beklemeden son nefesini vermek üzere olduğunu bildiği askere enjekte etti. Acıdan kıvranan hastanın başında beklerken derin derin nefesler verdi. Birazdan gözleri kapanacak ve sonsuza kadar açılmayacaktı. Yapılacak hiçbir şey yoktu. Gözlerinin önünde ölüme yürüyüşünü izlerken ağrı kesicinin hemen etki etmesini ve daha fazla acı çekmemesini diledi. Dudakları kurumuş adam biraz su istediğinde hemen isteğini yerine getirdi. Ardından yatağın yanına çömelerek elini sıkıca tuttu. Askerin bir şeyler söylemeye çalıştığını fark ettiğinde içindeki kahredici ruh haline rağmen gözlerinin tam içine bakarak kocaman gülümsedi.
"İyi olacaksın aslanım."
Adamın ağzından zorla bir isim çıktığında arkadaşını sorduğunu anlamıştı. Az önce ölüm saatini rapora yazdığı arkadaşını... Dolu dolu olmuş gözlerini hiç saklama gereği duymadan "Yaşıyor, o da seni soruyor," dedi. Gülümsüyordu. Askerin de gülümsediğini gördü. Son gülümsemesi de o olmuştu zaten.
Saatler ilerledikçe yoğunluk bir artıyor bir azalıyordu. Doruk ameliyathanelerden birine doğru koşar adım ilerlerken ondan önce bir hemşire içeri girip "İstediğiniz kandan hiç kalmamış Hocam," dedi. Hoca ekrana bakıp başını olumsuzca iki yana salladı. "Daha fazla lazım çok kan kaybı var."
Hemşire hanım ellerini iki yana açtığında Doruk gözlerini kısarak başını içeri uzatıp hastaya bağlı olan kanın üstündeki kağıda baktı. Ardından kolunu sıvayarak hemşireye döndü. "Ben veririm."
Hemşire Hanım "Ama..." dediğinde içeriden gelen ses ikisinin de başını o tarafa çevirmesini sağlamıştı. "Hocam hastayı kaybediyoruz!"
"Hiç vaktimiz yok. Acele edelim," diyerek bulabildiği ilk müdahale tepsisinden gerekli aletleri aldı. Tek eliyle sol kolundan aldığı kanla dolu numune poşetini hemşireye uzattı.
Hemşire ameliyathaneye doğru koştuğunda Doruk kolunu kapatarak ayaklanmıştı. Fakat ani bir baş dönmesiyle kalktığı yatağa tekrar oturdu. Eliyle alnını ovalayarak bir iki dakika beklemeye karar verdi.
Gözlerini kapattığı sırada oturduğu yatağın ucuna biri daha oturdu. Bu Alya'ydı. Birbirlerine baktılar. İkisi de konuşmadı. Başlarını tekrar önlerine çevirdiler sonra. Ânı sessizlik kapladı. Ezici, öldürücü, acımasız bir sessizlik. Bıraksalar sonsuza dek sürecek bir sessizlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİYAKALI RUHLAR
General Fiction❗️UYARI: Hikaye yer yer şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek anlatılar içermektedir. Özellikle psikolojik olarak aşırı hassas kişilerin dikkatli okuması/ belirli bölümleri okumaması tavsiye edilir. Bu hikâye Mucize Doktor dizisindeki Doruk Özütür...