"O kadar uzun zamandır kendime acıyordum ki ona acımak garip gelmişti."
Kitapların arasına gömülmüş halde uzun süre çalıştığı için saatin gece yarısına geldiğini fark etmemişti. Asistan odasının kapısı gürültüyle açılmasa fark edeceği de yoktu.
Tanju, kucağında Leyla ile odaya dalmıştı. Tek elindeki bebek pusetini koltuğa koyduğunda Doruk'u ancak fark etmişti. Bu saatte burada kimseyi bulmayı beklemediği için koridordaki en rahat koltuğun olduğu odaya gelmeyi tercih etmişti. Leyla'nın sırtını okşamaya devam ederken çatık kaşlarıyla asistanına baktı.
"Daha çıkmadın mı?"
Doruk da şaşırmış görünüyordu fakat bozuntuya vermedi. Bir yandan kucağındaki bebeği uyutmaya çalışan bir yandan da kendini azarlayan adama bakınca gülesi geliyordu. Başını bebeğe çevirdiğinde yüzündeki ifade yumuşacık olmasına rağmen ona baktığında bir anda korkunç bir adama dönüşüyordu. Bu kadar kısa sürede bunun nasıl mümkün olabileceğini düşünürken hafifçe gülmeden edemedi.
"Hocam ben yarın için biraz çalışmak istedim."
Tanju, Leyla'yı pusetine yavaşça yerleştirip kendini koltuğa bıraktı. Lacivert kravatını gevşetirken Doruk'a cevap verdi.
"Çalış çalış. Giremeyeceği ameliyata bu kadar hevesle çalışan asistanı da ilk kez görüyorum."
Gözleri anında büyürken sandalyesini yüz seksen derece döndürüp "Efendim Hocam?" dedi heyecandan yükselen sesiyle.
Tanju yaslandığı koltukta hızla doğrulup Leyla'ya baktı. "Hşşt, sessiz ol be! Uyandıracaksın."
Doruk aynı soruyu fısıldayarak tekrarlamıştı.
"Önceki gece hiç uyumamış birini ameliyatıma almıyorum da o yüzden."
Doruk güldü, ardından çok ses çıkarmış olabileceğinden endişelenerek Leyla'ya baktı. "Hocam bir an korkmuştum," dedi ciddiye almamış gibi. "Benim iki saatlik uykuyla kaç gece atlattığımı, kaç ameliyata girdiğimi bilseniz var ya, ohoo. Bu ne ki?"
Tanju sırtını doğru pozisyonda yaslamaya çalışırken bir türlü rahat edememişti. En sonunda öne doğru kayıp ceketini çıkardı ve kenara koydu. Tekrar yaslandığında eskisinden daha iyiydi. Gözlerini de kapattı ve "Beni hiç ilgilendirmez," dedi.
Başka bir şey söylemediği için Doruk biraz endişelenmeye başlamıştı. Şüpheyle hocasına baktı yeniden. "Hocam?" dedi fısıltıyla. Cevap vermediğinde bir kez daha seslendi. "Hocam ciddi misiniz siz?"
Gözleri kapalı halde cevap verdi. "Yarın arkadaşının ameliyatını diğerleriyle beraber yukarıdan izlerken anlarsın, ciddi miyim değil miyim."
Leyla'nın yerinde huzursuzca kıpırdanmasıyla Tanju üzerine örttüğü örtüyü biraz açtıktan sonra puseti hafif hafif sallamaya başlamıştı. Doruk ise bu adamın şakaya gelmeyeceğini anlamıştı. Anlamadığı şey şuydu, onu daha önce defalarca pediatride ya da yeni doğanda çocukları izlerken görmüştü. Şimdi Leyla'ya da aynı bakışlarla bakıyordu. Böyle zamanlarda bakışlarındaki merhameti ve yumuşaklığı gören herhangi biri onu pamuk gibi bir adam sanırdı. Yine de konu asistanlara, diğer arkadaşlarına veya hasta yakınlarına geldiğinde farklı bir kişiliğe bürünüyor gibiydi. Dışarıdan çok sert, soğuk ve mesafeli duruyordu. İçine girince, yeni bir yüzüyle tanıştırıyordu insanları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİYAKALI RUHLAR
General Fiction❗️UYARI: Hikaye yer yer şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek anlatılar içermektedir. Özellikle psikolojik olarak aşırı hassas kişilerin dikkatli okuması/ belirli bölümleri okumaması tavsiye edilir. Bu hikâye Mucize Doktor dizisindeki Doruk Özütür...