27.BÖLÜM: "GÖĞE EN YAKIN YER"

291 15 23
                                    

Tadı damağımızda kalacak uzun ve güzel bir bölüm oldu... Keyifli okumalar.

"Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda,

oturup ağlayacağım,

bir deniz kıyısında".

—Okyanusla İlk Karşılaşma, Ataol Behramoğlu

Ayağındaki siyah sporların yer zemininde bıraktığı ses beynini kemirmek üzereydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayağındaki siyah sporların yer zemininde bıraktığı ses beynini kemirmek üzereydi. Buna rağmen oturmadı. Koridor boyu ileri geri yürümeye devam etti. Ağzından sıkıntılı mırıltılar dökülmesine engel olamıyordu.

"Neden bana daha erken haber vermediniz Nisan?"

Sesindeki sitemli tonu bastırmaya çalışsa da işe yaramamıştı. Nisan koltuklardan birinde oturuyordu. Ellerini kucağında birleştirmişti ve hareket etmiyordu. Doruk'un sorusuna cevap verirken de soğuk bakışlarını ayakkabılarından çekmedi.

"Bir anda oldu her şey. Durumu kötüleşti. Hayati fonksiyonları düşmeye başladı. Sonra bir anda nefes alamadı yine. Ateş Hoca ve Zehra Hocalar gelip hızlıca ameliyathaneye götürdüler. Durumu stabil olmadığı için ameliyat daha riskliymiş ama başka çareleri de yokmuş."

Sesi içine kaçmış gibi kısıldı. "Bu sefer kritik olduğunu söylediler."

Doruk kolundaki saate bakıp sinirini yatıştırmaya çalıştı. Biraz daha orada ne olduğunu bilmeden beklerse kafayı yiyecekti. Telefonunu çıkarıp Anıl ile ilgilenen hemşireyi aradı. Ama ulaşamamıştı. Kattaki görevlinin yanına gidip Anıl'ın oda numarasını söyleyerek sonuçlarına bakmak istedi. Fakat görevliyi ikna edememişti. Kendisinin de doktor olduğunu söylemesi bir işe yaramıyordu. Tanıdığı tüm doktorları ve hemşireleri saysa da kadın ikna olmamıştı. Ellerini saçlarının arasından sertçe geçirip kendi etrafında bir tur döndü.

Masanın diğer ucunda duran telefon çaldığında görevli kadın oraya yürüdü. Doruk bu fırsatı değerlendirip masaya eğildi. Bilgisayar, raporlar ve tablet vardı. Bulana kadar hepsine bakacaktı. Tableti açıp sonuçlar arasında Anıl'ın ismini ararken mırıldandı.

"Sen vermezsen ben de kendin bulurum o zaman."

"Beyefendi ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Doruk tableti alıp hızla ameliyathanenin önüne döndü. Bir yerden ekranı kontrol ediyor, bir yandan da ameliyathane kapısına bakıyordu. Nihayet iki hemşire dışarı çıktığında kapı açılmıştı. Oraya doğru hızlı adımlarla yürürken Nisan'a baktı. "Ne olduğunu öğreneceğim endişelenme sen."

Kapı kapanmadan kendini içeri attığında birkaç kişinin uyarısını umursamadan ameliyathane kapılarındaki ekranlara tek tek baktı. Aradığı ismi bulduğunda önce direkt içeri dalmayı düşünse de bundan vazgeçti. O sırada arkasından gelen iki güvenlik görevlisinin uyarılarını duyuyordu. Onları görmezden gelerek izleme odasına girdi. Hemen arkasından içeri giren iki görevli kollarından tuttuğunda öfkeyle bağırdı.

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin