"Bütün trenleri kaçırdın,
acıklı bir roman gibisin şimdi."—Cahit Külebi
Anahtarı çekip kapıyı kapattıktan sonra çantasını ve ceketini girişin yanındaki askılığa astı. Ellerini belinde birleştirip uzun zamandır uğramadığı evine baktı.
"Burayı toplu bıraktığıma emindim, nasıl bu kadar dağılmış olabilir?"
Ayaklarını sürüye sürüye salondaki koltuğa ulaşıp üzerindeki her şeyi yere doğru ittirdi ve yorgunlukla ağzından çıkan kelimelerden sonra koltuğa uzandı. Uyanır uyanmaz orayı toplayacağını kendine hatırlattıktan sonra gözlerini kapattı. Gündüz uykuya dalmak oldukça zor bir işti. Neyse ki birkaç saate hava kararacaktı.
Gözlerini kapatır kapatmaz yüzüne garip bir gülümseme yayıldı. Son günlerde gizli saklı birçok iş yapmış olmasına rağmen dün gece Alya ile yaşadığı macera oldukça komikti. Babasının hastanesindeki arşiv odasında başlattıkları geniş çaplı arama fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Annesinin ölüm yılına ait tüm ameliyat kayıtlarını, hasta raporlarını incelemelerine rağmen bir şey bulamamışlardı. İmha edilmiş olduğu açıktı.
İmha edilmemiş bile olsa babasının o kayıtları orada bırakmayacağını tahmin etmiş olmalıydı. Yine de şanslarını denemişlerdi. Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silindi. Korhan'ın ucu açık lafları ve aniden çekip gitmesinin bu konuyla ilgisi olduğunu sanıyordu. Yakın zamanda belki de onunla bağlantı kurmayı denemeliydi.
Gözlerini açmadan yattığı yerde sağa döndü. Annesini ve hatırladığı tüm anlarla beraber Yıldız'ı düşündü. Göz altlarındaki morlukların aksine dudakları yeniden kıvrılmıştı. En çok da Anıl'ın ameliyat olacağı gün için heyecanlıydı. Başındaki ağrı bile eskisi kadar canını acıtmıyordu artık. Çantasına son anda sıkıştırdığı gerçek test sonuçlarını düşündü. Belki Anıl'dan sonra kendi için de bir şans olabilirdi. Düşüncelerinin izin verdiği kadarıyla yarım bir uykuya daldı. Haftanın yorgunluğu tek günde birleştiği için deliksiz bir uyku çekti ve gece yarısına kadar uyudu.
***
Hastaneye girer girmez üst kata yeni açılan polikliniğe doğru koştu. Bugün cezasının son günüydü yani eskisi gibi ilgi çekici cerrahi vakalarla ilgilenmeye dönebilecekti. Koşa koşa danışmaya ulaşıp hemşireden birikmiş dosyaları aldı. Muayene odasının önünde birikmiş kalabalığa bakıp derin bir nefes aldığında başını sola çevirdi. Hemşire, bütün masayı alt üst etmiş bir şey arıyor gibi görünüyordu.
"Ne oldu bir şey mi kayıp?" diye sordu merakla.
Hemşire ofladı. "İki gün önce tomografi ve kan testi yaptıran hastanın sonuçları kayıp. Bir türlü bulamıyorum. Birazdan hasta kontrole gelecek ve doktor sonuçları isteyecek."
Doruk elindeki hasta dosyalarını masaya bırakıp yavaşça başının arkasını kaşıdı. Hemşirenin bahsettiği sonuçlar, üzerindeki ismi değiştirerek kendininmiş gibi Tanju'ya verdiği dosyalardı. Tanju Hoca fark edene kadar gerçekten yaptırdığı testlerin sonuçlarını hastaneden biriyle görüşse iyi olacaktı. Yoksa Tanju Hoca'nın ona neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyordu. Elbette bir kopyasını gerçek hasta için ayırmıştı. Masanın etrafından dolaşıp en alttaki çekmeceyi açtı ve dosyaları çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİYAKALI RUHLAR
General Fiction❗️UYARI: Hikaye yer yer şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek anlatılar içermektedir. Özellikle psikolojik olarak aşırı hassas kişilerin dikkatli okuması/ belirli bölümleri okumaması tavsiye edilir. Bu hikâye Mucize Doktor dizisindeki Doruk Özütür...