28.BÖLÜM: "BEDEL"

212 14 13
                                    

"Babam canımı çökertiyor

Hep aynı tarlanın önünde

Aynı topraktan kalkıp

Türbesini yontuyor içime..."

—Toprak şiiri, Cahit Zarifoğlu

Elleri cebinde, gördüklerine selam vererek ve ıslık çalmayı hiç bırakmayarak kantine girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elleri cebinde, gördüklerine selam vererek ve ıslık çalmayı hiç bırakmayarak kantine girdi. Keyfi yerinde görünüyordu.

"Kolay gelsin," dedi kantinciye. "Abicim bana oradan bir..."

Ekstra shotlu sade filtre kahve istemeye alışmış olsa da bugün nedense canı istemiyordu. Hatta birkaç seferdir içtiği kahveyi acı buluyordu. Daha sütlü, şekerli ve tek shotlu bol buzlu bir kahve isteyip beklemeye başladı. Birazdan asistan odasında kongre bileti eline verileceği için keyifliydi. Demir veya Nazlı'dan hangisinin kazandığını bilmiyor olsa da kendi iki günlük tatili kesinleşmişti. Ankara'da güzel bir otel ve boş iki gün bulmuşken gittiği yerde sabahtan akşama kadar kongreye katılıp doktorları dinlemeyi düşünmüyordu herhalde. Kongre salonunda birkaç saat takılıp çıkma planlarını yaparken kahvesini alıp yudumlayarak asistan odasına girdi.

Herkes gelmiş, hocaları bekliyordu. Arkadaşlarının bu havada buzlu kahve içmesini sorgulayan bakış ve sözleri arasında gülümseyerek Demir'in yanına oturdu. Zaten Tanju Hoca da gelmişti. Elinde kongre davetiyesi olduğunu düşündükleri iki zarf vardı. Masanın ucundaki sandalyeye oturup asistanlarını tek tek süzdü. Zarflardan birini Doruk'a uzatıp gülümsedi.

"İyi iş, tebrikler."

"Sağ olun Hocam," dedi ve diğerlerine üstten bir bakış attı. "Ben varken şansınız yok demiştim."

Nazlı ve Demir, Doruk'un gıcıklıklarıyla uğraşacak halde değildi. İkisi de Tanju'nun elindeki beyaz zarfa odaklanmıştı.

"Şimdi..." dedi Tanju ve arkasına yaslandı. "Demir-"

"Evet be! İşte bu be! Biliyordum!"

Demir bir anda ayağa fırlayıp bağırmaya başlamıştı. Tanju ve diğerlerinin garip bakışlarından sonra hafifçe öksürerek hocasına baktı. "Ben mi aldım Hocam?"

"Bir dinleseydin dünkü ameliyata gerçekten çalışıp geldiğini, iyi olduğunu söyleyecektim. Ama Ferman'ın dediğinde göre Nazlı-"

"Nasıl yani Hocam?" dedi Demir sesini yine kontrol edemeyerek. "Nazlı mı aldı? Hocam önce direkt söyleseniz sonra nedenini açıklasanız olmaz mı?"

Doruk, Demir'i kolundan çekip zorla oturttuğunda gülmesini engelleyemiyordu.

"Bir söyletmedin ki oğlum! İki dakika sabret," dedi Tanju ve yeniden Nazlı'ya döndü.

"Nerede kalmıştım?"

"Ferman Hoca benim için demiş ki..." dedi Nazlı heyecanla.

"Dedi ki inferiorları sen bağlamışsın. Aferin."

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin