17.BÖLÜM: "AYNA"

248 20 133
                                    

"Ben bir molozdan bir adam yapmaya çalışacağım."
― Sabahattin Ali

"Askeriyeye ilk girdiğimde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Askeriyeye ilk girdiğimde... Sanki benden başka herkesin çok ulvi amaçları varmış gibi gelmişti. Hepsi kendinden emin bakışlarla yürüyordu. Sadece ben bir inat uğruna oradaymışım gibi. Babama olan kendimi ispatlama arzuma ve hırsıma yenik düştüğüm için orada gibiydim. Ta ki ilk ciddi görevime çıkana kadar... O zaman anlamıştım, neden gerçekten orada olmak istediğimi. Sonsuza kadar orada yaşama arzusuyla dolup taşmıştı içim."

Ağzından çıkan buharı seyretti bir süre. Oturdukları yerde ayaklarını tepeden aşağı sarkıtmışlardı. Gözleri, karanlıktan dolayı görünmeyen ama orada olduğunu bildiği manzaraya ve uçuruma takılı kalırken anlatmaya devam etti.

"Bilmiyorum. Ailemle olmamıştı evet, ama onlarla olmuştu. Ordu benim gerçekten evim olmuştu, ailem olmuştu. Ben o gün, 'Tamam' dedim kendime. Tamam, ben artık yerimi buldum, burası..."

İçlerini ürperten bir rüzgar kendine özgü sesiyle bedenlerini yalayıp geçti. Alya önlüğünün sırılsıklam olmuş kollarını birbirine dolayarak Doruk'a çevirdi başını. Onu gerçekten kendinden dinlediği ilk andı belki de. Kendini ilk kez ona açtığını düşündüğü için bu anı bozmak istemiyordu ama Doruk'un üzeri sırılsıklamdı ve çok üşüyordu.

Doruk nihayet bakışlarını karanlık tepeden ayırıp kucağına çevirdiğinde dudaklarını tekrar araladı. Ses tonu, rüzgardan daha sert ve soğuktu.

"Sen de biliyordun değil mi?"

Yağmur artık eski hızıyla yağmıyordu. Arada rüzgarın taşıdığı birkaç damla yüzlerine çarpıyordu sadece. Alya uçuşan saçlarını kulağının arkasında toplayarak başını Doruk gibi önüne çevirdi. Neyi diye sormadı. Neyden bahsettiğini biliyordu. Ama ne cevap vereceğini bilmiyordu.

"Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Çok üzgünüm."

"Biliyordun."

Alya zorlukla yutkunarak başını sola çevirdi. Doruk'un ifadesiz yüzünü izledi bir süre. "Ben," diye söze başladığında Doruk aniden ayağa kalktı ve geldikleri istikamette hızla yürümeye başladı.

"Doruk lütfen yapma!" dedi o da arkasından giderken. "Bekler misin?" dedi yine bağırarak. Doruk olduğu yerde durarak başını arkasına çevirdi.

"Ne söyleyeceğini gerçekten çok merak ediyorum! Bu duruma nasıl bir açıklama getirebilirsin Alya?"

Alya ona yetiştiğinde başını kaldırdı ve onun aksine yumuşak bir ses tonuyla sakince konuştu.

"Haklısın, tamam mı? Ne dersen de haklısın. Ama kendini benim yerime koy. Nasıl yapabilirdim? O terapiye ihtiyacın vardı Doruk. Seni ayakta tutan o bir aylık umuda ve inanca ihtiyacın vardı. Ateş Hoca da ben de sadece senin iyiliğin için..."

FİYAKALI RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin