1.6

13.1K 601 130
                                    

Sakin okumalarr.. (azcık sinirlenebilirsiniz bu bölüm)


______

Erken kalkmanın verdiği rahatlıkla yataktan doğrulup bir saat sonraki alarmımı kapattım. Erken kalktığıma göre duş alabilirdim. Banyoya gidip sıcak bir duş aldıktan sonra odama geri döndüm. Okul formalarımı giyip üstüme siyah sweatimi geçirdim. Saçlarımı kurutup kendi halinde bıraktım. Asyalar iki gün önce yeni evlerine taşınmışlardı. Evleri bize oldukça yakındı.  Sandalyenin üstündeki çantamı alıp odamdan çıktım. Aşağı indiğimde direk mutfağa yöneldim. 

-Günaydın Asiye Sul- baba.., salondaki tekli koltuğa oturmuş kahvesini yudumlayan adama babama baktım.

-Senin ne işin var burda? elindeki kahveyi sehpaya bırakıp bana döndü. Salonun girişindeki iki basamağın üstünde durdum.

-Birkaç parça eşyamız var onları almaya ve sana sevineceğin bir haber vermeye geldim, dedi. 'Senden sevineceğim bir haber duymam imkansız' demek istesem de dilimi tutup diyeceklerini bekledim.

-Bir kardeşin olucak hem de erkek, erkeği vurgulamıştı. Üvey annem olacak o kadınla babamın çocuğu olmuyordu. Kaç kere tedavi görse de başarısız olduğunu biliyordum.

-Bunu sana daha önce söylemem gerekirdi belki ama olan oldu. Her neyse artık Asiye haftada bir kere buraya uğrayacak. Annen hamile olduğu için onu yanında istedi. Yorulmaması lazım. Sen zaten kendi başının çaresine bakacak kadar büyüdün. Yakında 18 olunca benim sorumluluğum altından çıkıyorsun. Sonuçta ne de olsa kızımsın bir işe girinceye kadar kartlarını kapatmam. Ama artık tek çocuğum sen değilsin. Bu yüzden harcamalarına dikkat et, sinirle soludum.

-Şu ana kadar senin sorumluluğun altında değildim ben bundan sonra da istesen de olmam. Sen bana bu zamana kadar tek varisin olduğum için baktın. Ben ne yaptım sana ha ne yaptım? Neden beni hiç sevmedin?, gözlerinden geçen öfkeyi gördüm.

-Sen annenin ölümüne sebep oldun. O senin yüzünden öldü!, gözlerimden akan yaşları umursamadan başımı iki yana salladım.

-Onu ben öldürmedim. Benim yüzümden değil. Annem hasta olduğunu bilerek beni doğurdu. Savaştı onunla asla pes etmedi. Asla beni doğurduğu için pişman olmadı!, bir şey demedi ama bana kınayıcı küçümseyen bakışlar atıyordu. Burnumu çektim.

-Senin gibi baba olmaz olsun. İdil'in babası bile bana daha çok kızı gibi davrandı. Keşke annem yerine sen ölseydin. SENDEN DE O PARA AVCISI KARINDAN DA NEFRET EDİYORUM, hızla girişe gidip ayakkabılarımı giydim. Montumu da elime aldıktan sonra evden çıktım ve koştum. Okul falan umrumda değildi. Montumu giyip koştum. Ayaklarım beni sahile getirince biraz yavaşladım ve sahilin sonundaki tektük denize bakan evlerin bulunduğu kısma yürüdüm. Karşıma çıkan ilk evin yanındaki parka girdim. Uzak ve beni dikkatli bakmayınca kimsenin göremeyeceği bir banka oturdum. Buraya ilk defa gelmem ve etrafın ıssız olması beni ürkütüyordu. Yine de bunu önemsemedim. Telefonumu çıkarıp İdil'e okula gelmeyeceğime dair bir mesaj atıp telefonu tümden kapattım. Dizlerimi kendime çekip başımı gömdüm. Biraz içimi boşaltıp ağlamaya ve yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.


Rüzgar'dan...

Zilin çalmasına on dakika kadar kala sınıfa İdil, Can, Azra ve Mine sınıfa girdi. 

-Günaydın millet, dedi Can ve orta sıranın en arkasındaki yerine geçti. Ona karşılık verip arkama yaslandım. İdil önümdeki  sıralarından arkasına döndü. 

-Nevra gelmedi mi daha?

-Hep sizinle geliyordu.

-Dün bugün tek geleceğini söylemişti. Nevra asla bu kadar geç kalmaz.

Çaklıtlı Kekim ~yarı texting~✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin