2.1

12.2K 532 70
                                    

İyi okumalar elmalı turtalarım...

______

On dakikadır sokağın başında bekliyordum. Bu her zaman olan birşey olsa da bugün hava her zamankinden soğuktu. Canım(!) arkadaşlarım ise beni bekletiyorlardı. Elimi cebimden çıkarıp saatime baktım. Sekizi yirmi geçiyordu. Sinirle soludum. İdil her sabah saat sekiz olmadan kalkmazdı. Can ve Mine'nin de ondan kalır yanı yoktu. Canım Asyam ise çoğu zaman erken kalkar ama diğerlerin gazabına uğrayıp geç kalırdı. İnşallah diye geçirdim içimden. İnşallah Şükran, Aygün ve Melek teyze -sırasıyla İdil, Can ve Mine'nin annesi Dilek teyzeyi saymıyorum çünkü Asya çoktan kalmıştır- hepsine terlik şovuna tutar. Artık beklemek istemediğim için derin bir nefes alıp okula doğru yürüdüm. Ayda yılda bir kez erken gelirlerdi. Hızlı yürümemin ardından on dakika sonra okula varmıştım.

Okula girip sınıfa çıktım. Bir de bugün kahvaltı edip evden bana göre geç çıkmıştım. Ona rağmen gelmemişlerdi. Söylene söylene sınıfa ulaşıp girdim. Rüzgarlar tam kadro yerlerindeydi. Tek fark Berkay'ın kafasını sıraya koyup uyumasıydı. Yerime doğru yürüdüm. Sakin ol kalbim onu hergün görüyoruz!

-Günaydın, beni ilk fark eden Batu olmuştu. Aynı şekilde karşılık verdim. Sanırım sesim biraz sinirli çıkmıştı.

-Sen birşeye mi sinirlendin? Montumu çıkarıp asarken konuştum.

-Neye sinirlenmiş olabilirim? Tabi ki sevgilin ve arkadaşlarına, güldü. Gökmen konuştu.

-Noldu ki?

-Bişey olmadı sorun da bu. Saat sekiz kırk ve ortada yoklar. Hayır madem geç geliceksiniz haber verin sizi beklemeyim, yerime geçip oturdum. Rüzgar konuşmaya başladı...

-Bak size diyor. Her sabah evlerinin önünde kırk kere kornoya basıyorum. Asla uyanmıyorlar Berkay'a bak gelmiş burada uyuyor, kalbim sıkışmaya başlayınca gözlerimi ondan çektim.

-İdil gelmeyecek mi şimdi? diyen Batu'yla sinirlerim tekrar tepeme çıktı. Kime anlatıyordum ki ben?

-İdil'in batsın senin kime anlatıyorum ben? Batu korkarak gözlerini büyüttü.

-Tamam Nevracım kızma sen, başımı iki yana salladım. Sınıfa giren dörtlüyle kaşlarımı kaldırdım. Can şirince sırıtıp yanımıza geldi.

-Günaydın benim en sevdiğim kankam ve diğerleri, kızdığımı bildiği için böyle davranıyordu. Sessiz kaldım.

-Nevra valla ben erken kalktım. Ama bunlar kalkmayınca evlerine gidip tek tek uyandırdım, dedi Asya.

-Senin erken kalktığını bildiğim için sana kızmıyorum. Asya gülümseyip sırasına oturdu.

-Bizde de kıyamazsın ki sen, dedi İdil. Kıyacağımı çok iyi biliyordu. Can Rüzgar'ı kibarca(!) kaldırarak yanıma oturdu. Rüzgarım ise ters ters bakınmakla yetindi.

-Ama bak sana ne aldım, diyip cebinden iki tane brovni çıkardı. Rüzgar baktığı için kafamı kızlara çevirdim. Durumu anladıkları için endişelenmişlerdi.

-Can benim bunu sevmediğimi bilmiyor musun? Ben beyaz çikolata severim, Allah'ım lütfen çarpılmıyım. Çünkü bunlara bayılıyorum ve beyaz çikolata sevmezdim. Can'ın gözleri büyüdü. Yazık çocuğa.

-Ama sen-

-Can kendine aldığın brovnileri neden Nevra'ya kaktırıyorsun? diye bana destek çıktı Mine. Garibim Can ağzı açık bir şekilde sıradan kalkıp kendi yerine oturdu. Rüzgar da tekrar yanıma oturdu. Dersin başlamasına beş dakika kala gelen haberle ilk iki dersin boş olduğunu öğrendik. Test kitabımı çıkarıp kaldığım yerden çözmeye başladım. Biraz sonra kapı çaldı ve Müdür ve yanında bir kız içeri girdi.

Çaklıtlı Kekim ~yarı texting~✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin