10. Bölüm

7.3K 153 7
                                    

"Kabul ediyor musun?" 

Cevabımı hiç beklemediği yüz ifadesinden belli oluyordu. Büyük bir şaşkınlıkla bakıyordu bana. 

"Evet." dediğimde bir süre daha boş boş bana baktı. "Pardon, kabul edebileceğini beklemiyordum."

Göz devirdim. "Ama kabul ettim." dediğimde elini ensesine atıp ovaladı. O sırada siparişlerimiz de gelmişti. 

"Ne yapacağız o zaman? Ailelere ne zaman söyleyelim?" Omuz silktim. "Şu an bile arayıp söyleyebilirsin." 

Bana hala şaşkınlıkla baksa da yemeğine odaklandı bir süre sonra. "Sadece istediğim bir şey var." dediğimde kafasını kaldırıp bana tek kaşı havada sorarcasına baktı.

"Sade bir nikah yapacağız. Düğün falan istemiyorum hatta mümkünse kimse olmasın nikahta. Biz bir de iki şahit yeter." dediğimde kaşları çatıldı.

"Neden? Yani neden düğün istemiyorsun ki? Annelerimize söylesek eminim ki güzel bir düğün hazırlayıp tüm sosyeteyi de çağırabilirler." dediğinde suratımı buruşturdum. Ben de bu yüzden istemiyordum ya zaten.

"Hiç çekemem o kalabalığı." dediğimde kafa salladı. "Nasıl istersen." dediğinde ben de derin bir nefes alıp yemeğime döndüm. 

"Pamir geldi mi bir daha sizin şirkete?" yemekten kafasını kaldırmadan sorduğunda ona kısa bir bakış attım. 

"Bugün geldi." Kafasını aniden kaldırıp bana baktığında tek kaşımı kaldırıp baktım.

"Onunla iş yapmak konusunda kararlısın yani?" dediğinde göz devirip arkama yaslandım. "Bak Dirim, sizin aranızdaki gerilim ya da düşmanlık benim umurumda değil. Ben şirketimi yükseltmek istiyorum sadece. Ve sen kabul etmesen de Pamir'in şirketi bunun için en iyilerden biri." dediğimde derin bir nefes aldı.

"Sonunda şirketi batırmasın da." dediğinde sinsice güldüm. "İsterse denesin." Dirim tekrar kafasını kaldırıp bana baktı ve yüzümdeki ifadeyi gördüğünde kaşlarını çatıp izledi yüzümü. 

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? O adamın neler yapabileceğinden haberin bile yok." dediğinde histerik bir kahkaha attım. 

"Dirim." dedikten sonra ona gülümseyerek baktım. Gözlerinde bariz bir şaşkınlık belirmişti. "Asıl sizin benim neler yapabileceğimden haberiniz yok." dedikten sonra yüzümdeki gülümsemeyi sildim ama gözlerinde hala haylaz parıltılar olduğundan emindim. Bir süre gözlerime baktı düşünceli bir ifadeyle. 

"Onu anladım sanırım." 

******

Dirim'le yemekten ayrıldıktan sonra nikah işlemlerini halletmiştik. Yarın öğlen kıyılacaktı nikah. Önümdeki tuvalden biraz uzaklaşıp çizdiğim şeyi inceledim. Bugün gibi düşünceli olduğum günlerde ne çizdiğime dikkat etmez rastgele vururdum fırça darbelerimi. Ama bu sefer sanırım rastgele değildi. Çizdiğim şeyi anlamlandırdığımda gözlerim kocaman açıldı. Seslice yutkunduğumda fırçayı ve paleti hızlıca bırakıp tuvali şövaleden indirdim ve kenardaki yığının üstüne atıp üstlerine örttüğüm bezi düzelttim. 

Telefonumun sesini duyunca girdiğim moddan hızlıca sıyrılıp telefonumu cevapladım. "Efendim?"

"Ben bizimkilere söyledim. Sen de haber verdin mi?"

Görmeyeceğini bilsem de kafa salladım. "Söyledim."

"Nikah şahidin belli mi?" dediğinde derin bir nefes aldım. 

"Hayır." 

"O zaman bizimkilerden biri olabilir mi?" dediğinde omuz silktim. "Fark etmez bana." 

Düşmedim Daha +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin