22. Bölüm

4.7K 160 12
                                    

Medya; Dirim Çağıran

"Anka." Dirim'in adımı seslenmesiyle hemen yüz ifademi düzeltip içeri geçtim. Handan teyzeyle beraber gelmişlerdi. Handan teyze otururken Dirim çayları döküyordu.

"Bir sorun mu var?" dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Yok ya Ercan biraz geç gelecekmiş herhalde onu haber verdi." dediğimde kafasını sallayarak onayladı. "Tamam hadi otur." Sandalyeme otururken bizi gülümseyerek izleyen Handan teyzeye tebessüm ettim.

"Düğün yapmayı düşünüyor musunuz?" diye bir soru ortaya attığında Dirim'le kısa bir süre birbirimize baktık. Ben kaşlarımı kaldırıp indirerek 'hayır' dediğimde o da kafasını iki yana salladı.

"Düşünmüyoruz anne. İkimiz de çok meşgulüz zaten gerek yok öyle bir uğraşa." dediğinde kafamı sallayarak onu onayladım.

"Kesinlikle katılıyorum." Handan teyze dudak bükerek kafa salladı.

"Kararınıza saygı duyuyorum ancak senden bir isteğim olacak Anka." dediğinde devamını getirmesini istercesine kaşlarımı kaldırarak baktım karşımdaki kadına. "Hafta sonu dernekte toplantı var. Benimle beraber gelmeni istiyorum. Oğlumla evlendiğini duyurmanın en kolay yöntemi." dediğinde sıkıntılı bir ifadeyle baktım ona.

"Bunu yapmamız şart mı Handan teyze? Yani ben öyle ortamlardan pek haz etmiyorum." 

"Maalesef güzel kızım. Emin ol ben de nefret ediyorum ama evliliğiniz dedikodu olarak duyuldu zaten. Annen onlara bir konuşma yapmadan biz yapsak daha iyi olur." dediğinde ofladım. Annem vardı bir de değil mi? 

"Peki gelmeye çalışırım. Saat kaçta?" "Bu cumartesi, öğlen." Kafamı salladım. Bir cumartesi gitmesem iş batmazdı ya. Üstelik annemle konuşmam gerekenler vardı.

Dirim sessizce bizi izlerken kahvaltımızı bitirmiştik. Tam sofrayı toparlamaya kalkmıştım ki sevgili kayınvalidem beni durdurdu. 

"Siz işe gidin çocuklar ben evdeyim zaten, hallederim." dediğinde bakışlarım Dirim'e kaydı. Gülümseyerek annesinin yanağına bir öpücük kondurup kapıya yönelince ben de çantamı ve ceketimi alıp Handan teyzeye tebessüm ettim ve Dirim'in peşinden evden çıktım. Kapıyı arkamdan kapatır kapatmaz Dirim beni duvara yasladı ve dudaklarıma yapıştı. Tek kolumu boynuna dolayıp ben de ona karşılık verirken bir süre sonra geri çekildi.

"Bugün öğlen yemek yer miyiz?" dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Böyle bir teklif beklememiştim.

"Bilmem, işlerime bağlı." dediğimde kafa salladı. "O zamana müsait olursan ararsın." dediğinde kafa salladım. 

Gülümseyip dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırıp kısa bir öpücük verdikten sonra arabasına bindi. Ben de kendi arabama bindiğimde o bahçeden çıkmıştı. Bir süre hiçbir şey yapmadan arkasından baktım. Bu adama kapılmamak benim için çok zor olacaktı. Derin bir nefes alıp arabayı çalıştırırken dudaklarımı yaladım. Dudaklarının tadını tekrar alırken gözlerimi kapatıp bekledim birkaç saniye. Tekrar gözlerimi açtığımdaysa arabadan çıktım ve şirkete doğru sürdüm. 

"Efendim Pamir Bey geldiler. Toplantı odasında bekleyebileceğini söyledim ancak ısrarla odanızda beklemek istedi." Odamın olduğu kata çıkar çıkmaz beni bu sözlerle karşılamıştı Ercan. Derin bir nefes aldım. Çok uzun zaman sonra güzel başlayan ilk ve muhtemelen tek günüm de bu saate kadar sürmüştü. 

"Tamam Ercan, sorun değil." dediğimde kafa salladı. Derin bir nefes alıp odama girdiğimde Pamir'i camın kenarında dışarıya bakarken buldum. 

Düşmedim Daha +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin