42. Bölüm

3.1K 151 36
                                    

Medya; Anka Kurtulan

Herkesten özür dilerim biliyorum pazar günü gelebilir demiştim bölüm ancak bir türlü yazamadım. Bölüm de çok içime sinmedi aslında ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.

Herkese iyi okumalar. 😘

Bulanan midemle suratımı ekşitmemeye çalışarak elimi karnıma koydum.

Hayır annecim şimdi olmaz, on dakika daha bekle tamam mı? Lütfen annesinin bir tanesi. 

Çok önemli bir toplantının sonlarındaydım ve sunum yapıyordum. Şimdi kusmaya gidemezdim. Kendimi bastırırken sonunda toplantı bitmişti.

"Sizinle iş yapmak bizim için bir zevktir." Adamları yolcularken gülümseyerek kurmuştum bu cümleyi fakat hala midem bulanıyordu. Adamlar sonunda gittiğinde Ercan benimle konuşmaya çalışsa da onu umursamadan hızlıca lavaboya gittim. Sabah yediğim her şeyi çıkartırken gözümden akan yaşı sildim. Sonunda bittiğinde iğrenç bir halde tuvaletten çıktım ve lavaboda elimi yüzümü yıkayıp ağzımı çalkaladıktan sonra daha iyi göründüğüme karar verdim. Tuvaletten çıkıp odama döndüğümde Ercan da benim ardımdan içeri girdi.

"Anka Hanım, dediğiniz işleri hallettim. Ercüment Bey de söylediğiniz şeyleri harfi harfine yerine getirdiğini iletmemi istedi." Kafa salladım. Çantamı toparlarken cevap verdim.

"Sağ ol Ercan. Ben çıkıyorum." Kafasını sallarken eve gitmek için odamdan çıktım. O da birazdan çıkardı zaten. 

Eve geldiğimde kimse yoktu. Dirim'in işi uzamış olmalıydı. Odaya girdiğimde önce kısa bir duş alıp sonra günlük kıyafetler giydim. Mutfağa indikten sonra buzdolabını açıp birkaç saniye boş boş baktım. Yemek yoktu ve benim yemek yapmam gerekiyordu. Neler yapacağıma bakarken telefonumun sesini duymamla dolabı kapatıp telefonumu elime aldım ve kimin aradığına baktım.

"Efendim Dirim?" 

"Dirim ne ya? İnsan bir aşkım der, hayatım der, kocacığım der... Kapatıp bir daha arayacağım öyle aç tamam mı?" dedikten sonra telefonu kapattı. Şaşkınlıkla telefonu kapatırken iki hafta önce bir adamın dilini kesen adam mı bu diye düşünmedim değil. Telefon tekrar çaldığında gülerek açtım.

"Efendim hayatım?" dediğimde sesimden belli oluyordu güldüğüm.

"Ne yapıyorsun güzelim?" derken onun da sesi keyifli geliyordu. "Yemek yapacağım. Sen ne yapıyorsun? Gelemedin hala." 

"Geliyorum şimdi yoldayım. Yemek yapma bugün Ahsenlere gidiyoruz." dediğinde dudak büktüm. Bana uyardı zaten hiç yemek yapasım yoktu.

"Olur, zaten hiç yemek yapasım da yoktu." Güldü.

"Sen uğraşma zaten onlarla, beni bekle ben hallederim." dediğinde gülümsedim.

"Tamam o zaman seni bekliyorum." dediğimde vedalaştık ve kapattık. Üstümdekilerin gayet normal olduğunu fark edince salona geçip oturdum ve ses olsun diye televizyonu açtım. Telefonumu elime alıp gizli mesajlaşmaları yaptığım uygulamalara girdim ve herhangi bir gelişme olup olmadığına baktım. Ercü'den mesaj gelmişti.

'Hasan denilen adama uğradım. Kendisine geri kalan ömründe taşıyacağı bir iz armağan ettik. Aklın kalmasın kraliçem.'

Güldüm. Hasan denilen adam Dirim'le ilk evlendiğimizde gittiğimiz mafya(!) toplantısında beni tanıyan adamdı. Hani Pirana'nın nasıl öldüğünü biliyorum diyen adam. 

Onun karşısına aniden çıkacağımı söylemiştim. Hayatı boyunca ne zaman nereden çıkacağımı ve ne yapacağımı kestiremeyecekti. Şimdi ise Ercü kendisine güzel bir yanık izi hediye etmişti.

Düşmedim Daha +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin