39. Bölüm

3.3K 157 12
                                    

Medya; Anka Çağıran

Koridordan insanlar gelip geçerken Anka yere çökmüş tepkisiz bir şekilde ellerindeki kana bakıyordu. Ne zaman hastaneye geldiğini, ne zaman ameliyathaneye geldiğini, şu anda ne yaptığını bilmiyordu. Hiçbir şeyin farkında değildi. Aklındaki tek şey Dirim'in vurulduğu ve kan kaybettiğiydi.

"Anka? Anka ne oluyor?" Gediz hızlı adımlarla Anka'nın önüne gelip diz çöktüğünde endişeyle Anka'ya bakıyordu. Genç kadının hali hiç iyi değildi. Anka yavaşça Gediz'e çevirdi bakışlarını. Gözlerinden yaşlar o fark etmeden akıyordu ama yüz ifadesi donuktu.

"O-o vuruldu. Onu vurdular." dediğinde güçlükle Gediz üzgün bir ifadeyle baktı ona. "Gel hadi yengelerin gülü. Yerde oturma." Anka'yı kollarından tutarak kaldırdı ve kenardaki oturma yerlerinden birine oturttu. Yanına oturduğunda Anka dolu gözlerini ona çevirdi.

"Ona bir şey olmayacak değil mi Gediz?" dediğinde Gediz dolan gözlerini kırpıştırdı. İçeride yatan kişi onun kardeşiydi ancak şu an önceliği Anka olmalıydı. Genç kadın hamileydi ve daha önce hiç hamile kadın görmese de üzüntü ve stresin onlara iyi gelmeyeceğini biliyordu.

"İyileşecek tabii ki aksi mümkün mü? Hem siz daha bebeğinizin cinsiyetini öğreneceksiniz. Odasını hazırlayacaksınız, ona küçük küçük kıyafetler alacaksınız. Dirim baba olacak." konuşurken genç kadının gözyaşlarının artmasıyla kollarının arasına alıp göğsüne yasladı genç kadını. "Birkaç dakika daha ağlamana izin veriyorum ama sonra toparlanacaksın anladın mı? Bebeğin için, Dirim için güçlü duracaksın. O şimdi sizden güç alacak, senin daha güçlü durman lazım." dediğinde Anka'nın ağlaması biraz daha artmıştı.

Koridorun başında Ahsen ve Beran görünürken Gediz'le göz göze geldiklerinde Gediz'in gözlerinin dolu olduğunu gördüler. Ahsen ağlamaya başlarken olduğu yerde kalmıştı. Kötü bir şey olduğunu düşünse de aslında hiç kimse bilmiyordu nasıl olduğunu. Beran hızlıca onların yanına aklaştığında Anka sesleri duyup kafasını kaldırdı. Beran önlerinde durduğunda bakışlarının odağında Anka vardı.

"Nasıl oldu?" 

"Biz sahilde yürüyorduk. Birden durup bir yere bakmaya başladı." Cümlesini bitirdikten sonra hıçkırırken gözlerini kapatıp ellerini yüzüne kapattı ve sarsılarak ağlamaya başladı. 

Diğerleri sıkıntılı bir ifadeyle birbirlerine bakarlarken Ahsen Anka'nın diğer yanına oturdu ve elini omzuna koydu. Anka, Ahsen'in elini hissedince kafasını kaldırdı ve duvara baktı.

"Benim önüme geçti. Hedef bendim, benim önüme geçti." Sesi acı dolu çıkarken karşılarındaki kadının daha kötü olduğunu anladıklarında endişeyle birbirlerine baktılar.

"Anka, hadi biz seninle bahçeye çıkıp biraz hava alalım." Beran bu ortamda daha fazla kalmasını istemeyerek bir öneri sunduğunda Anka kafasını iki yana salladı.

"Olmaz. O uyanana kadar buradan ayrılmayacağım." Diğeri ne yapacaklarını bilemeden öylece durdular.

Ne kadar geçtiğini bilemedikleri bir süre sonra Ahsen tekrar Anka'nın yanına oturdu. Elindeki tostu ve çayı uzattı.

"Anka, bak üç saattir burada öylece oturuyorsun. Biz sana bir oda ayarlayalım mı?" dediğinde Anka konuşmadan kafasını iki yana salladı. "Tamam o zaman en azından bunları ye?" Ahsen başka bir öneriyle geldiğinde Anka yine kafasını iki yana salladı.

"Hiçbir şey istemiyorum." 

"Biliyorum, ama saatlerdir burada oturuyorsun aç aç. Kendin için değilse bile bebek için yesen?" dediğinde Anka ona çevirdi bakışlarını. O kadar çok ağlamıştı ki gözyaşları akmıyordu artık. Ahsen'in uzattığı tostu alıp küçük bir ısırık aldı. Ağzına gelen tatla midesi kalkarken suratını buruşturup hızlıca ayaklandı ve köşedeki lavaboya gitti hızlıca. Ahsen de peşinden endişeyle gittiğinde genç kadını lavaboda kusarken buldu. Saçlarını toparlayıp ona yardımcı oldu. Anka daha fazla kusmayacağını anlayıp doğrulduğunda Ahsen ona destek olarak yüzünü yıkadı ve oturdukları yere geri döndüler.

Düşmedim Daha +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin