Bölüm 53

29 4 10
                                    


Delirmiş olmalıydım!

Onunla öpüştüğüme inanamıyordum!

Pencereye doğru yöneldikten sonra pencereyi açtım. Nefese ihtiyacım vardı. Dünden beri boğuluyormuş gibi hissediyordum. Beni boğan şeyin henüz ne olduğunu bilmiyordum. Aras'ın beni seviyor oluşu mu? Yoksa benim hislerim mi? Bilmiyordum...

Kendimi yatağıma sırt üstü attıktan sonra tepinmeye başladım. Bu utanç duygusu geçmiyordu! Bir daha Aras'ın yüzüne nasıl bakacaktım? Beni sevdiğini söylemişti... Bana rüya gibi gelen bir itiraftı. Bunun olacağına ihtimal bile vermezdim. Onun beni sevmesi...

"Neden beni seviyor?"

Bakışlarımı Tombiş'e çevirdim. "Sence de çok saçma değil mi? Neden beni sevsin ki? Sürekli benimle dalga geçiyordu. Ve..." dedim bakışlarımı elime çevirerek. "Onun abisini sevdiğimi biliyordu." dedim kısık çıkan sesimle.

"Ona zor zamanlar yaşatmış olmalıyım, Tombiş. Onun duygularını fark etmemiştim bile. Sadece kendimi düşündüm. Çevremdeki insanların duygularına kafa yormadım. Sadece kendi acıma odaklandım. Gerçekten bencilim..." dedim iç çekerek. Bakışlarımı Tombiş'e çevirdiğimde bana aynı ifadesiyle baktığını fark ettim.

"Sıkıldığını biliyorum. Ama senden başka dertleşebileceğim kimse yok." dedim dudak büzerek. Ardından "Gerçekten kafayı yedim. Oyuncakla saatlerce konuşuyorum." dedim kendi halime gülerek.

"Ama... Neden onu öptüm?" dedim bakışlarımı tavana dikerek. Parmaklarım dudağıma değdiği an elektrik çarpmış gibi anında geri çektim. Kalp atışlarım tekrar hızlanmıştı! Yatağın üstünde tekrar utançla çırpınmaya başladığımda odanın kapısı gürültülü bir şekilde açıldı. Bakışlarım anında kapıdaki kişiye odaklandığında, o kişinin annem olduğunu fark ettim.

Annem bana şüpheci bir bakış attıktan sonra elindeki poşetleri yere bıraktı. "Sana kaç kere diyeceğim, eşyalarını ortalık yere bırakma diye!" dedi sert yüz ifadesiyle.

Bakışlarım yere bıraktığı poşetleri bulduğunda yutkundum. Dün bana verilen hediyelerdi...

"Almayı unutmuşum." diye mırıldandım. Annemle şuan tartışmak istemiyordum.

"Unutmuşmuş." dedi tıslar gibi bir sesle. "Zaten son zamanlarda aklın bir karış kafada. Allah'tan hayırlısı!"

Odadan çıkmadan önce bana laf sokmayı ihmal etmemişti. Gözlerimi devirdikten sonra yataktan kalktım. Poşetlerin tam önünde bağdaş kurarak oturdum. İlk poşeti elime aldığımda gülümsedim. Dün gece ayrılmadan önce herkes bana hediye vermişti. İlk unutulmaz doğum günümdü. Hayatım boyunca hatırlayacağım bir gün olmuştu.

İlk hediyemi açtığımda yüzümde geniş bir gülümseme oluştu. Dicle uzun zamandır istediğim Harry Potter serisini almıştı! Üzerindeki minik notu elime aldığımda yüzümdeki gülümseme daha da genişledi.

"Bu seriyi okurken her zaman beni hatırla. Doğum günün kutlu olsun, birtanem. Senin için mucize gibi bir yıl olsun. Seni çoook seviyorum. Her yılının benimle olması dileğiyle. Aksi zaten olamaz. ;) "

Son cümlesi beni sesli güldürmüştü. Kıskanç Dicle!

Elime ikinci paketi aldığımda Beste'nin olduğunu hatırlamıştım. Beste ile tanışalı çok uzun zaman olmamıştı. Ama yıllardır tanışıyormuşuz gibi bir samimiyet vardı aramızda. Onunla tanıştığım için kendimi şanslı hissediyordum. Beste, kısa zamanda hayatımda önemli bir yer edinmişti.

SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin